♧73♧ TARİHLERİN ANLAMI

540 28 6
                                    

Selam arkadaşlar, nasılsınız?

Bipolar tarzda yüksek ve düşük modlu bir bölüm getirdim size. Sonlara doğru ağlamaklı... Belki her şey iyi giderken ne gerek vardı diye düşüneniniz olur ama bu hikayeyi elimden geldiğince bağlılık ve sevgi üzerine yazdığımı anlamışsınızdır. Mihre ve pembe dünyası pek çok kişinin hayalleri üzerine, uzak bir gerçeklik taşıyor olabilir ama gerçekler de onu çarpabiliyor görün istedim. Gerçek hayatta da unutulmayan aile bireylerimizi düşünebiliriz, kaybımız varsa. Durum hiçbir zaman sadece aşk değildi çünkü. Umarım da yoktur.

Her neyse, okudukça anlayacaksınız, geçmişteki bölümlere atıfta bulunduğum bir bölüm oldu ve aylara göre ikiye bölüp okuyun isterseniz uzun bir oldu çünkü.

Keyifli Okumalar dilerim :')

Beğeni ve yorumlarınız benim için değerli, nasıl gidiyor fikir belirtin pleaseeeeeee :D

Mavi Gri-Kır Çiçeğim

Aylardan Mayıs

Tarihlerin bir anlamı vardı.

Her biri cansız olmasına rağmen, artık bazı evlerde bulunmayan kağıttan takvimlerin gösterdiği sayı ve semboller olmasına rağmen, somutlaşıp bize anıları hatırlatıyor, yeni anılar katmak için bize canlı hayaller kurduruyor, gizli umutlar ve istekler aşılıyorlardı.

Düğün tarihimiz için doğrusu ben çok düşünmüştüm. Gölge'ye kalsa, ayırıcı bir gün olmasına gerek yoktu, yani unutacağından değil ama takvimde neye denk gelirse kabulüydü, yine de ben aklımızda kalması gereken bir günün, yine güzel bir tarih olması açısından belediyeye nikah tarihi için başvurduğumuzda istediğimiz aylardan istediğimiz günlerin birinde boşluk bulmak için istekliydim.

Kendi aramızda konuşmak, evdeki hesap çarşıya uymayacağından sonuç getirmiyordu. Neyse ki çevremde, tarihler konusunda sıkıntı yapacak insan kalmamıştı. Yani anne ve babam emekliye ayrılmışlardı, hafta sonu olmasını istediğimiz düğün için çalışma, hiçbir davetlimiz tarafından bahane edilemezdi ama ailem evde oldukları için bize de her anlamda yardımcı olup, bizim yetişemediğimiz işlerin peşinde koşuyorlardı. Öyle ki, hem tatil hem de yüz yüze akrabalarımızı çağırma bahanesiyle, davetiyeleri çıkarttığımız ilk an, akrabalarımızın çoğunluğunu görmek için yakın zamanda Eskişehir'e de gideceklerdi.

Leyla, bebek yüzünden hâlâ çalışma hayatına dönmemişti, abimin de ailesiyle vakit geçirmek istediği için eskisi kadar çok dava almadığını biliyordum. Yani bir şey istesem onlar bile yapardı. Ama ne kadar adetleri kale alsak da, fazla geleneksel yapıda olmadığımız için onlara da az iş düştüğünü inkar edemezdim.

Tabi abim yardım mı ederdi yoksa engel mi olurdu o da muammaydı. Bu ara fazla çakallık yapıp, zenginlerin boşanma davasına bakarak, karşı tarafın donu da dahil olmak üzere, her şeylerini nafaka adı altında alıyordu; bu kendi tabiriydi. Maddi açıdan en yüksek zamanlarını yaşadığı da ailemizce bilinen bir durum olmuştu. Adam resmen kariyerinin zirvesindeydi. Eh orta yaşlara yaklaşırken bunun normal olduğunu kabullenmek gerekirdi. Bunu söyleyip onunla dalga geçtiğimde bana bir bakışı vardı ki, gerçekten korkak bir insan olsam aklımı uçururdum. Ciddi ciddi çocukluğumuzdaki gibi beni şamarlayacak diye korkmuştum ama haklıydım. Ne deseydim, yaşlanıyordu işte!

Abim bu durumdan, yani zenginliğinden gayet memnun, gevrek gevrek gülüp, kötü adam taklitleri yapıyor, elinde bir purosu eksikken kazandığı her davadan sonra -ki bu hepsi denilebilirdi-, egosunu arşa çıkartıyor; her şeyin Elvin için olduğunu söyleyerek de avukatların yalancı oluşuna dair söylenen sözleri bir kez daha kanıtlıyordu. Tabi evlenme arefesinde olsak bile, geleceğe yönelik boşanma düşündüğümde Gölge'nin de elinden avucundan her şeyini alabileceği yönünde iddiasını sadece benim kulağıma fısıldamıştı, o da beni sinir etmesine rağmen güldürdüğü ayrı bir sırdı.

LEZÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin