Selamlar. 14 Şubat gerçekte de hikayede de denk geldi ben de hızlıca bölümü yazmaya çalıştım. Romantik ötesi bir bölüm oldu benim hayalimde.
Görseller temsilidir. Farklı hayal ederseniz size kalmış <3
Beğeni ve yorum beklerim, muck muck. Keyifli Okumalar.
Lara Fabian-Je T'aime.
Nöbetten normalden daha geç bir saatte çıkmak zorunda kalmıştım. Sabaha karşı, iki arabanın çarpışması yüzünden büyük yıkımlı bir trafik kazası olmuştu ve gelenlere acil müdahale etmek ve ameliyat için gereken doktorları koordine etmek büyük çapta bana kalmıştı. Neyse ki nöbette tek değildim. Kaza arabanın buzda kaymasıyla oluşmuştu ve gereğinden fazla hız yapmış araba yüzünden şimdi iki şoförün de canı tehlikedeydi. Durumlarını stabilleştirmek için canla başla çalışmıştık. Galiba ara verdiğim zamanları da sayarsam, uzun zaman olmuştu böyle ciddi yaralanmaları görmeyeli. Her gün onlarca olay oluyordu tabi ki ama hepsinin bizim hastaneye gelmediği de ortadaydı. Nöbet bitiminde, üstüm başım batık haldeydim. Rahat olmak için giydiğim formalarım kan gölüne dönmüştü.
Fazlaca umursamazlığın ve biraz ihmalin birleşimi, hepimizin canını sıkmıştı. Hayır yani hız ne yapacak ne vardı? Kışın özellikle Gölge'yi uyarmalarımın altında işte böyle gördüğüm ciddi olaylar yatıyordu. Neyse ki, arabanın birinde yan tarafta oturan kadının durumu iyiydi. Kolu kırılmıştı ama ameliyat gerekmemişti anlaşılan. Kocasını sorarken, psikolojisinin çok etkilendiği belliydi ama mecburen sakinleştirici vermek zorunda kalmıştık. Gün içinde yoğun bakımdan kocasının iyi haberinin gelmesini onun için diliyordum. Hastaneden çıktığımda saat on ikiydi. İştahım o kadar kapanmıştı ki su bile içmek istememiştim. Tek istediğim sevgilimin sıcak koynuna girmekti ama bu sefer, ben geç çıktığım için Gölge'nin de bana attığı mesajından gördüğüm kadarıyla Mahzen'de olacağı için bunu gerçekleştiremeycektik.
Arabamın içine girip ısıtıcıyı açtığımda, başımı yorgunlukla birkaç saniye direksiyona dayadım. Her olay, ne kadar sağlam olursan ol insani yönünü etkiliyordu. En azından benim için, yılların tecrübesi henüz sırtıma yüklenmediğinden işler biraz ciddileşince kalbimin kırılması normal oluyordu. Kadının uyanır uyanmaz kocasını sorması ve bu sevgi de, istemeden de olsa aklıma ikimizi getirmişti galiba. Derin bir nefes aldım. Çok yorgundum ama Gölge'yi görmeden eve geçmek istememiştim.
Beni mesajla sabah erkenden haberdar etmişti ama ne ben gece o uyuduğu için onu aramıştım ne de o işime engel olmak adına beni sıkıştırıyordu. Haliyle yoğunken de ona dönememiştim. Bu yüzden arabayı, Mahzen'e sürmeye başladım. Gölge'nin sabah erken gidişinin altında bir iş olmalıydı ama ne olduğunu henüz bilmiyordum. Onu görmeden ve öpmeden de içim rahat etmeyecekti. Hem belki bana kıyamaz, benimle uyumak için eve dönerdi.
Radyoyu açtım. Öğle haberlerinde hiç iç acıcı bir şey yoktu, geri kapadım. Her gün mükemmelmiş gibi giden hayatta, bazı gerçekler yüzüme çarpılınca haddinden fazla etkilenmiştim sanırım. Her şey elbette sağlıklıyken güzeldi. Gölge'ye trip atışımın bile öyle zamanlarda değeri vardı.
Kendi kendime gülümsedim. Ondan bir saniye bile ayrı olmak istemiyorum derken yalan söylemiyordum. Her an her koşulda yanında olmak da sevgiyi gerekli kılıyordu işte.
Dakikalara yayılan yolu, ders çıkarmış gibi dikkatle daha yavaş bitirdim. Kar son demlerini yaşamak amaçlı yeniden yağmıştı ama havanın ani soğuyuşları yolları da haliyle kaygan yapıyordu. Çalışmalar yapılsa bile bir anlık dikkatsizlik her şeyin sonu olabilirdi. Arabanın ortasında duran su şişesinden zorla bir yudum aldım. Bayılıp kalmak istemiyordum. Mahzen'in tam önüne kadar da arabayı sürdüm. Nasılsa bu saatte buraya gelen olmazdı. Zaten benim park ettiğim yerin 15-20 metre uzağında Gölge'nin arabasını da görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEZÂ
General FictionTolstoy: Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir, der. İki noktada da haklıdır. Ben de tamamen duygularımın esareti altında, yeni bir yolculuğa çıkmış, yolculuk boyunca sızlayan vicd...