♧24♧ PLANLAR

1.2K 61 12
                                    

Ülkece savaştığımız olumsuz durumlardan sonra hikayeye odaklanmak bile zormuş ama sizin de kafanız dağılsın isterim. Umarım beğenirsiniz.

İkiye On Kala- Ben Bu Kafayla Napıcam

Keyifli Okumalar :)

Yol boyu içim dışıma çıkarcasına ağlamıştım ve bulanan gözlerimden yolu göremeyip kaza yapacağım diye bile korkmuştum ama abime de bir saat içinde geleceğimi söylemiştim ve artık onları da bilinmezliğe boğmak istemiyordum. Hatta bu istediğim en son şeydi artık. Elimde kalacak olan tek kişi yine ailem olmuştu ve Gölge'den beklediğim hiçbir yanıtı bulamamam da bu oyundan eksiyle ayrılmama sebep olmuştu. 

Bana hâlâ bir oyun gibi gelen gizli gerçeklerin içinden kesin olarak ayrıldığımdan da emin değildim ama Gölge'nin intikam ateşiyle bürünen, tek kişilik öfkesine beni katacağını da sanmıyordum. Arabanın aynasından berbat bir hale bürünen kızarmış gözlerime baktım. İçleri bile resmen kan çanağı olmuştu ve artık parmaklarımla yaşları silmek bile derime ciddi zarar veriyordu, canımı yakıyordu. Fiziksel görüntüm son düşündüğüm şey olsa da annemin beni böyle gördüğünde delireceğinden emindim. Derin bir nefes aldım. Dağılmış saçlarımı yeniden topladım ve tokayla at kuyruğu yaptım. Arabanın evin önünde durduğunu camdan görmüş olmalılar ki, abim çoktan kapıyı açmış ve arabanın yanına yürüyordu. Ben kapıyı açmadan abim açtı. Kolumu ona uzattım ve beni indirmesi için yardım dilemek istedim ama ağzımdan tek bir sözcük çıkmadı. 

Perişan halim, abimin beni bu hale neyin getirdiği düşüncesinin verdiği öfke ve merakın yanına, şokla açılmış gözlerini de eklemişti. Ben bir şey demeden beni kucakladı. Güçsüzce kollarımı boynuna sardım. Yengem, annem ve babam da çoktan kapının önüne çıkmışlardı. Kısılı gözlerimi hiçbir şey görmek istemeyerek kapatmak istedim. Bilincim de kapanmak için sinyal veriyordu ama direnmeye çalıştım. Abim beni çabucak eve soktu. Kendi aralarında panikle konuştuklarının farkındaydım ve hepsinin sesi birbirine giriyordu ama ne dediklerini net anlamak çok zordu. Beni koltuğa yatırdığını hatırlıyordum ama o anda bile benliğim ikiye bölünmüş gibiydi. Bedenimin kontrolü bende değildi, bir yanım sonsuza kadar uyumak ve uyandığımda belki de Gölge'yi hiç tanımamak pahasına bunların bir kabus olmasını isterken diğer yanım bir an evvel onlara gerçeği anlatmak ve artık gerekiyorsa hukuki yollara başvurmak istiyordu. Yanımda buna çok geç kaldığımı söyleyecek bir sürü insan varken üstelik.

Annemin yanıma oturduğunu hissettim. Şişmiş gözlerimi açmak bile zorlayıcıydı.

"Mihre, annem? İyi misin kızım?"

Ona cevap veremeden babam saçlarımı okşadı.

"Hastaneye gidelim mi kızım?"

Onların ilk düşündüğü sağlığımdı ama abimin çoktan Leyla'ya durumu sorduğunu duyuyordum. Benim söylemediğim her an deliriyordu ve aklına gelen türlü senaryolarda aradığı bir katil varken onu sıkıştırıyordu. Ona yüklediğim vebal beni bir kat daha yordu. İki canlı olmasını bile önemsemeden sağlığını riske atıyordum. O an daha önce evde olduğunun farkına varmadığım Damla yanıma yaklaştı. Elinde bir serum şişesi vardı. Bana yüzünde her şeyin iyi olacağını belirten bir tebessümle yaklaştı. Dudaklarını kıpırdattığını gördüm. "Biraz dinlen." Şu an canımın neden yandığını herkesten daha iyi anlayanlardandı ama doktor olarak bu perişan halden toparlanmam için, dinlenmeye ihtiyacım olduğunu da biliyordu. Gözlerimi kapattım. Elimin üstüne damar yolu açtığını bile hissetmeden bilincim karanlığa gömülmüştü.

♧♧♧

Beş yıl aradan sonra uyanan ve kim olduğunu bile hatırlamayacak kadar bulanan bir zihnin, benimki olmasını dilerken salondaki sessiz olmaya çalışan fısıltılara gözlerimi açmıştım. Maalesef bu gerçekleşmemişti ve her şey, kısa bir süre içinde tekrar zihnime dolmuştu. Göz kenarlarımdaki soğukluk ve ıslaklık hissini yadırgadım. Ben ne olduğunu sormadan Damla uyandığımı fark etmiş olmalı ki kızarıklığı ve şişliği geçirmek için koyduğu jel kompresleri kenara çekti.

LEZÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin