Hikayeye bölümler geç geliyor farkındayım ama arayı kapatacağımızı umuyorum. Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar :)
Noah Kahan-Hold It Down
Hava bulutluydu bu yüzden dışarı çıktığımda saat çok geç olmasa da etrafa bir karanlık çökmüştü sanki. Ben girerken ortalıkta görünmeyen birkaç insanın da buraya geldiğine şahit oldum. Bu gece dövüş varsa bile daha o saate epey vardı. Hâlâ kimin dövüştüğünü delice merak ediyordum ve birine sorup sormamak arasında bocalıyordum. Bu vahim anımda biri kolumdan tuttu. Karşımda gördüğüm kızı bir süre düşünmesem çıkaramazdım. İlk geldiğim gece yanına oturduğum kızdı.
"Sen de mi gene buradasın? Bu akşamı da kaçırmak istemedin değil mi?"
"Anlamadım?"
"Gölge gene dövüşecek bu akşam. Diğer geceden daha erken bir saatte. Onun için gelmedin mi?"
Bu gece yine onun maçının olması kader miydi yoksa tesadüf mü?
"Hayır."
"Neden buradasın o zaman?"
"Öylesine."
"Biz de erken geldik."
Arkasında bir grup insanı işaret etti. Arkadaşları olmalıydılar.
"Biraz takılırız başka bir mekanda sonra Mahzen'e geçeriz. Bize katılmak ister misin?"
Aslında istememeliydim ama durduramadığım bir yanımla evet dedim.
"Olur ama arkadaşların rahatsız olmasın?"
"Saçmalama daha çok kişi, daha çok eğlence kafasında hepsi hadi gel."
"Bir şey diyeceğim ben bu sefer de bilet falan alamadım. Öyle bir şey gerekiyor mu?"
Kız benim buralara daha önce çok kez geldiğimi düşündüğünden olacak ki bana şaşırarak baktı.
"Ee tabi ama gel gidip soralım önce, varsa alırsın. Bazen ayırıyorlar. Ama internetten daha ucuza geliyor öyle yapsana."
Kız bunları gülerek söylüyordu. İş oldukça profesyoneldi demek. Diğer alışverişler gibi indirim zamanları bile oluyordu. Buraya ne çok para döküyordum. Lafını etmek istemesem de kafamda bir kenarda duruyordu.
Kız arkadaşlarına bir şeyler dedi. Ben de kabalık olmasın diye gülümseyip kafamı salladım. Böylece selamlaştık. Onlar Mahzen'in karşısında Red yazan bir mekana girdiler. Ben de kızın heyecanlı sürükleyişiyle Mahzen'in kapısındaki görevliye yaklaştım. Kız benim adıma çoktan konuşmuştu. Adam elindeki kağıda birkaç not aldı benim elime de bir bilet tutuşturdu. Parayı verdim. Kızın ayarlama konuşmalarıyla o ve arkadaşlarının yanında boş bir yer ayarlanmıştı.
Tüm bunları olurken kızın adını bilmiyordum. Sonunda karşıya yürümeye başladığımızda sordum.
"Adın ne?"
"Asu. Senin?"
"Mihre. O kadar konuştuk ama tanışmamışız resmen."
Asu güldü.
"Hadi gel."
Red denen mekana girdik. Adından da bas bas bağırdığı gibi her yer kırmızı ve tonlarıydı. Bu seferki maç saat sekizde yazıyordu. Saat daha ancak beş olmuştu. Gece hayatı için erken bir saati ama bu maç sebebiyle erken açılıyor olmalılardı.
Acıkmıştım. Bu kıza yakalanmasam ve benim aklımı çelmese evimde karnımı doyuruyor olurdum. Çünkü açtım. Onlar içmeye erken başlayacaklardı. Bira içiyorlardı ama aç karnına bu bile benim için kötüydü. Laf olsun diye arkadaşlarının yanına oturduğumuzda meyveli kokteyl istedim. Aç uzun süre çalıştığım çok zaman olmuştu tempo açısından sorun değildi ama biraz baş ağrısı yapıyordu. Masaya konan atıştırmalık çerezlerden görgüsüz gibi gözükmemek adına yavaş yavaş yemeye başladım. Asu'nun arkadaşları cidden kafa insanlardı. Üniversitede sınıf arkadaşıydı hepsi. Eğlenmeyi ve muhabbeti dediği gibi seviyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEZÂ
Fiksi UmumTolstoy: Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir, der. İki noktada da haklıdır. Ben de tamamen duygularımın esareti altında, yeni bir yolculuğa çıkmış, yolculuk boyunca sızlayan vicd...