Selam. Nasılsınız? Keyifler yerindedir umarım.
Elif Türkyılmaz- Bir Sana Yandım Ben
Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Keyifli Okumalar :)
Onu affedecektim.
İçimde, bana geldiği ilk gün, ilk saniye bile sözünü tuttu diye onu çoktan affetmiş olduğumu söyleyen, iflah olmaz âşık bir yan vardı zaten.
Daha fazla dayanamıyordum.
Onun da dediği gibi ikimize de bu eziyeti çektirmeye daha fazla katlanamıyordum. Ondan eksilttiğim her an, her anı, her saniye, bana bir şey kazandırmıyordu ki. O kaybederse ben de kaybediyordum. Bir tarafın kazanacağı bir savaşta değildik. Eğer ortada kutlanacak bir zafer varsa, bu ancak ikimizin de dengelenmesiyle gerçekleşirdi.
Neyi zorluyordum? Bu yolun sonunda vuslat yoksa bizim aşkımız için, bu bizi kahreden şeylerin ana nedeni hep sevda dedikleri şey değilse, ben neye direniyordum?
Onsuz bir yaşam mümkün müydü? Bunu, bir aylık bir süreçte bile yanarak deneyimlemiştim. Geride kalmış ve eğer varsa yaşanacak uzun yıllarımda, ona ulaşabilecekken ondan bağımsız yaşamak istiyor muydum? Asla!
O sabah uyandığımda, Gölge yanımda yoktu. Onu görmek istemediğimi, deyim yerindeyse onun kafasına vura vura kazımıştım. Bundan dolayı olsa gerek, sabahın ilk ışıklarında uyanan benden bile önce kalkmış ve evden gitmiş olmalıydı. O gittiğinde, soğuyan bedenimle de ben de fazla uyuyamamış olmalıydım.
Acaba beli ağrımış, boynu tutulmuş muydu? Kesin içmekten kaynaklı başı da ağrıyordu. Onu, kendi sıkıntılı uykuma rağmen, kendimden önce düşünüyordum işte, yapacak başka bir şeyim ya da inkar edecek bir gücüm artık yoktu.
Toparlanıp, koltuktaki eşyaları yeniden odama götürdüm. Yastığı ve battaniyeyi koyup, üzerime bir kot ve bir kapüşonlu sweat geçirdiğimde, geri kalan dağınıklığı, temizlik yapmadan toplamak mantıksız olacağından olduğu gibi bırakıp, çantamı alıp, spor bir ayakkabı giyip evden çıktım. Peluş montumu üstüme geçirirken, sabah sabah yürüyüş yaparak annemlerin evine gitme fikrinin hoş olacağını düşünüp, ellerimi cebime koymuş adımlarımı hızlandırmıştım.
Etrafta pek kimse yoktu. Bu sessizliğin bana huzur verdiğini düşündüğüm anlardan sıyrılıp, nerede olduğunu sormak için Gölge'yi arasam mı diye düşündüm ama bundan evvel yapmam gereken başka bir şey vardı. O da ailemle, bu konuyu tamamen kapatacak şekilde konuşmak. Özellikle de dünkü ani barışmamızdan sonra, abimle bu küslüğü kalıcı olarak bitirmek ve barış imzalamak istiyordum.
On beş dakika kadar süren kısa mesafenin ardından, kahvaltıdan sonra belki abimlere giderim diye düşünüyordum ama evin önünde abimin arabasını gördüğümde, buna gerek olmayacağını da anlamıştım. Belki hafta sonu diye onlar da kahvaltıya gelmişlerdi. Anahtarla kapıyı açtığımda, güzel kokular burnuma çarptı. Herhalde, annem evde olmaya erkenden alışmak için kendini yine mutfağa atmıştı. Ben üzerimdeki montu çıkarıp, çantamı da portmantoya asarken, mutfaktan bana seslendi. "Mihre? Sen misin?" İçeri doğru sesim duyulsun isteyerek bağırdım.
"Evet anne, erkencisiniz. Tatil diye uyusaydınız ya?" Benim evi inletmemi uygun bulmamış gibi yanına çağırdı
"Buraya gel."
Mutfağa çağırılma nedenim iş yapmak mıydı bilmesem de, ayakkabılarımı da çıkardıktan sonra oraya adımladım. Evin içi sıcacıktı. Kendi evimdeki soğukla bölünen uykumdan sonra bu iyi gelmişti. Kahvaltıdan sonra en acilinden bir duş da alsam ve birkaç saat daha uyusam çok güzel olurdu. Mutfak kapısından içeri girdiğimde, annemin yanında pijamalı Leyla görmeyi beklemiyordum. Elinde bir süt bardağı vardı. Mutfaktaki sandalyelerden birine oturmuş kat kat da giyinmişti. İyi olup olmadığından endişelenerek hızla başımı ona çevirdim. "Leyloş?" Bana bakışında sinsi bir sırıtış vardı. Güzel, o zaman iyiydi. Sütünden bir yudum alıp, dudaklarını yaladıktan sonra göz kırpıp konuştu. "Hoş geldin ve günaydın bebeğim." Başımı eğip, beni selamlayışına karşılık verdikten sonra, önünde dikildiğim kapı pervazına belimi dayadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEZÂ
General FictionTolstoy: Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir, der. İki noktada da haklıdır. Ben de tamamen duygularımın esareti altında, yeni bir yolculuğa çıkmış, yolculuk boyunca sızlayan vicd...