♧61♧ TEKLİF

508 37 12
                                    

Selamsss. Nasıl gidiyor?

Bu ara ilham perilerim kaçık gibi hissediyorum ve yazmaya fırsatım da her an olmuyor. Umarım beğenirsiniz. Keyifli Okumalar :)

Oğuzhan Koç-Heyecandan

Damla ve Nihat, aldıkları kararı ve bu güzel haberi, Damla'nın ailesine gerçekten de söylemek istedikleri için, Uludağ'dan merkeze inmeden önceki, izinlerindeki son gün, kaymak için ancak zaman yaratabilmiş; uygun ekipmanları kiralayarak, kayak merkezinin zorunluluklarından biriymiş gibi bu aktiviteyi yapmaya karar vermiştik. Damla birkaç gün havada gibi dolaştığından, aklı beş karış havadayken de bu spora pek gönüllü olmamıştı ve dağınık dikkati, gözünü yüzüğünden ayıramaması herhangi bir kazaya sebebiyet verir diye beni de korkutuyordu. Neyse ki kazasız belasız günü tamamlamıştık.

O gün, bizim çat pat bildiğimiz kayma, Gölge'nin bilmemesine rağmen, uygun yönlendirmelerle kısa sürede olayı kavramasıyla, aslında çok eğlenceli ve yorucu geçmişti. Bu adamın, isteyip de elde edemediği ya da uğraşıp da başaramadığı bir şey var mı, gerçekten merak ediyordum. Eli ayağı tutan, sağlıklı her insan kaymayı öğrenirdi bununla bir sorunum yoktu ama bu, bir günde çözülecek iş değildi ve Gölge bu konuda herkesten daha iyiydi bunu da yadsıyamıyordum.

Orada bilmeyenler için ders verecek hocalardan, özellikle erkek bir tanesiyle anlaşmasını ben istemiştim. Yani bilirsiniz, kıskançlık... O da neyse ki bu konuda bana şaka bile yapmamış, isteklerimi gerçekleştirmeyi bana bırakmıştı.

Zaten çok dik yamaçlardan kaymak gibi bir yiğitlik sergilemek değildi amacımız, daha basit yerlerde şansımızı denemiştik ama gelmişken eğlenmeden de dönemezdik. Karın keyfini, biraz kayarak, biraz toplu gruplara katılıp onlarla birlikte karşılıklı kartopu savaşı yaparak çıkartmıştık. Harçlıklarından artırıp, okullarının birkaç günlük tatilini bile değerlendirmek isteyerek gelen o kadar çok üniversiteli vardı ki. Bazıları da zaten Bursa'da okuyordu ve hafta sonu için, günübirlik gelmişlerdi. Enerjileri tavan olanlar da, bunu doğru kullanıp, her anlamda gülmeyi ve güldürmeyi iyi biliyorlardı ve onlarla birkaç saat de olsa takılmak, bizi de olduğumuzdan daha da genç yaşlara kesinlikle götürmüştü. Neyse ki bu aktivitelerde, gerçekten üşütüp, hasta olmamıştım. Hareket alanımı kısıtlasa bile kalın giyinmemin ve kendimi toparlamaya karar verdikten sonra, düzenli beslenmeye özen göstermemin yararı vardı galiba. Ve reglim de tam Damlaların gideceği günün sabahında başlamıştı. Bu da iyiydi çünkü zaten birlikteyken eğleneceğimiz kadar eğlenmiştik. Şansımı son kez burada kullanmış olabilirdim.

Damla ve Nihat, bugün sabah otelden çıkış işlemlerini halletmişlerdi. Tam da tahmin ettiğim gibi, Gölge'yle gece konuşmuştuk ve yaklaşık dört gün sonra gireceğimiz yeni yılı burada, Uludağ'da geçirmeye karar vermiştik.

Bunun için, bu seneye kadar her yeni yılı ailemle karşıladığımdan onlarla konuşmam gerekmişti. Gölge, onlar onaylamazsa bizim de dönmemizde sakınca görmüyordu ama baş başa bir yeni yıla girmek; o yeni yıla, nasıl girersen öyle devam eder klişesinden medet beklemek ve bunun bizim için romantik bir an olması düşüncesi de kanımı kaynattığından, aileme bu isteğimden açıkça bahsetmiştim.

Gölge'nin bir işi olduğunu söyleyip lobiye inmesini fırsat bilmiş, bizimkileri görüntülü aramış, hatırlarını sormuştum. Yanımda Damla'nın da olduğunu bilmeleri, Damla'nın evlilik teklifi aldığını öğrenmeleri gecenin konusu olduğunda ve annem, bu kış tatilinden ne kadar zevk aldığımı gördüğünde, kararıma saygı duymaları çok da zor olmamıştı. Zaten onlar da doğuma günler kaldığı için, Leyla'nın yanında olmak için, yılbaşında, gelinlerinin memleketlerinden gelen ailesiyle vakit geçirecekler, o gece abimlerde buluşacaklardı. Büyük aile buluşmasının içinde, hem aile bireyi olarak hem de Gölge'yi de aramıza katarak katılma fikri de cazipti ama hiçbir şey, bizim yan yana olmamızdan önemli gelmiyordu. Nerede olursak olalım, bir olalım.

LEZÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin