Selam arkadaşlar, nasılsınız? Keyfiniz ve sağlığınız umarım yerindedir.
Adım adım finale giderken acaba şu da olsa dediğiniz bir sahne var mı merak ettim yazabilirsiniz. <3
Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin, öpüyorum.
Keyifli Okumalar :')
Instagram: @tamamyayazar
Ars Longa- Gerçek Aşk Bekler
Kahvaltı sofrasına nihayet oturduğumuzda, herkesin yüzünde 32 dişlik tebessümler vardı. Ben de bunların başını çekiyordum.
Bebeklerimin bu denli heyecanla kabul edileceğini bilmek farklı, görmek daha bir farklıydı.
Anne ve babamın, aslında içinden taşmak isteyen duygularını söylemeseler de görebiliyordum. Hissettiriyorlardı ama ne diyeceklerini tam bilemiyorlardı. Dilleri lal olmuş, tüm kelimeleri unutmuşlardı sanki. Elvin için de aynı heyecanı yaşamışlardı evet ama onları asıl şaşırtanın, bizim ailemizde olmasa bile ikiz bebeklerimin olacağını söylememdi. Benim mucizelerim, hepimizin mucizesi olmuştu.
Özel bir ilgi, annemden bana yönelik şimdiden başlamıştı. Ben anne olacağım diyordum, o beni yeniden bebek olmuşum gibi pamuklara sarıp sarmalamak istiyordu. Tabağımı tepeleme doldurmuştu. Çay almak için bile kalkmama izin vermiyordu. Masada Gölge'nin yanındaydım. Her zaman olduğu gibi... Daimi yerimi artık onun yanı bellemiştim.
Masanın altında benim sol elim ile onun sağ eli birleşmişti. Açtım ama yemek yemek, heyecanımın altında kalmış gibiydi. Yine de karşı konulmaz hamur işlerinden ısırıp duruyordum. Bunda, Gölge'nin 'ye' diyen bakışları da etkili olabilirdi.
"Sağlıkla doğup büyüsünler de anneciğim, kalan her şey nasıl güzel ilerleyecek göreceksin."
Deniz, Damla ve annem kendi aralarında bir şeyleri şimdiden çekiştirmeye başlamışlardı. Sohbetlerini bir yakalıyor, bir yakalayamıyordum. Kendi düşüncelerim beni andan koparıyordu.
"Ne?" dedim bu yüzden. En son nerede kaldıklarını anlamamıştım.
"Damla ikiz doğurmanın zorluklarını anlatıyor ama sen onu dinleme," dedi Deniz. Zaten dinlemiyordum şansa bak. Beni korumak ister gibi Damla'ya karşı olmuştu şimdi. Damla da kendini savundu. Bana havadan bir öpücük attı. "Ya ne yapayım. Onlar benim mini minnacık yeğenlerim olacak ama Mihre'yi de bir doktor olarak düşünmeden edemedim." Ona kızmıyordum ama moralim bozuluyordu. Kötülüklerin benden uzak olmasını aylar boyunca dileyecektim.
"Ben kendime dikkat ederim," dedim. Gerekirse spor yapardım, saati saatine beslenirdim. Düzgün ve sağlıklı kilo alırdım, aşı olma zamanlarımı kaçırmazdım. Vitamin takviyelerine başlardım. Bebeklerimin ikisine de kavuşmak için her şeyi yapardım. İçime dünyayı karşıma alacakmışım gibi bir güç yüklenmişti. Her zaman, yerine ve durumuna göre güçlü bir kadındım ama şimdi bu arşa çıkmıştı.
"Ben onlar için her şeyi yaparım," diye ekledim. Kararlı sesim, herkesin kendi aralarındaki muhabbetini kesti. Gölge'ye döndüm. Yapacağımı biliyordu. O da yapacaktı. Bana elinden gelen tüm desteği verecekti. Sevgisi yeterdi. Beni kendine çekerek, şakağıma bir öpücük kondurdu. Başımı omzuna yasladım. Şimdilik her halimiz aynıydı. Mutlaka hamilelik hormonlarıyla onu da kendimi de çıldırtacağım anlar da gelecekti. Ama bence bu da yaşanması gereken bir durumdu. Biraz da tadına varmak istiyordum, hamileliğimin. Kesinlikle ilgi delisi olmanın değil!
"Elbette yaparsın kuzum, herkes fazla heyecanlı. Ondan ne dediğimizi bilmiyor olabiliriz," dedi annem. Söylemeyecektik ama madem Damla, doktor olarak bu konuyu açmıştı iç çekerek onlara da bahsetme zamanım gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEZÂ
General FictionTolstoy: Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir, der. İki noktada da haklıdır. Ben de tamamen duygularımın esareti altında, yeni bir yolculuğa çıkmış, yolculuk boyunca sızlayan vicd...