♧82♧ MÜJDE

526 32 2
                                    

Selam arkadaşlar, nasılsınız? Keyfiniz ve sağlığınız umarım yerindedir.

Bu bölümü yazarken arada yeni bir hikayeye başladım. Mafya Bey adında, texting tarzında çerezlik, okurken kasmaya gerek olmayan bir hikaye. Sevenine, bakmak isteyenine, ilgisini çekenine, okurum diyenine duyrulur.

Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin, öpüyorum.

Tan Taşçı-Sevda

Keyifli Okumalar :')

Instagram: @tamamyayazar

Gözlerimi hamile olduğumu bildiğim bir sabaha açtım. Yaklaşık 7-8 ay daha da bu durum, bilincimi kazandığım her sabah düşündüğüm ilk şey olacak gibiydi. Bir insan gözünü açınca ben hamileyim diye sevinir miydi? Benim düşüncelerime bürünmüş ve bunu daha farklı bir açıdan istiyorsa eğer, mutluluktan çığlık bile atabilirdi.

Dün Gölge'yle fazlaca yorulmamıza rağmen erkenden uyuyamamıştık. Heyecandan. Sesli düşünüp, aramızda konuşmasak bile onun eli hâlâ benim karnımdayken birbirimizi anlıyorduk. Bir kere ezber ettiği hayali noktadan, aylar boyunca ayrılamayacaktı galiba. Benim bununla bir derdim yoktu, tabi benimle işe falan da gelirdi hatta daha güzel olurdu. Ardımda dursa her daim, kahramanım olur ben yine bayılır kalırsam da beni korurdu. İkizlerimiz doğmadan, yapışık ikizler gibi gezmeye başlayan anne ile baba diye de ele güne madara olurduk.

Yine de işin içinde sevdiğim adam olunca o bile güzeldi.

Gecenin sonraki saatlerinde, ben gün içi yorgunluğuyla ve yediğim serumlarla erken pes edip uyuyakalan taraf olmuştum, uyku da ikinci aşkımdı nihayetinde ama Gölge'nin uyumadığını yataktaki kıpırtılarını bana uyku arasında bile hissettirmesinden biliyordum. Zaten dip dibe olmamıza rağmen sürekli beni yatakta kendine çekmiş, burnunu boynuma dayayıp uzunca bir süre orada soluklanmış, eli karnımı sevmiş sevmişti ve beni kolları arasına hapsetmek ister gibi sıkıca sardığından da bihaber gibiydi. Hem koruyup kollayan hem de beni ezmek isteyen bir tarafı vardı herhalde devasa kocacığımın. Tabi onun sarsıntıları bana ninni gibi geldiğinden rahatsız olmak yerine memnun olmuş, ben de sıcaklığına daha fazla sokulmuştum. En sonunda aklı değil de, bedeni galip gelmiş olmalıydı ki geceden uzak, sabaha daha yakın bir zamanda hareketleri durulmuştu.

İşte şimdi de ben çalan alarmımla uyanmışken, o uykusuna rahatça devam edebiliyordu.

Yan tarafımda yatan, çıplak sırtıyla göz dolduran kocama baktım. Eli bir ara harbiden Japon yapıştırıcısıyla karnıma yapıştı sanmıştım ama anlaşılan uyku halinde elini benden çekmiş, yüz üstü yatıp, başını diğer tarafa çevirmişti. Hayret, ilk olmalıydı. Genelde uyurken bile birbirimize sırtımızı dönmeme gibi huylarımız vardı. Ve bu huylar kendiliğinden gelişmiş gibiydi. Bazen o benim arkamdan, kaşık pozisyonunda sarılırken ben elbette ona sırtımı dönmüş oluyordum ama eli göğsümü ve karnımı daima sararken yüzümü görmekten daha fazla memnun durduğunun da farkındaydım. Sevdiğin kişiye karşı temas etmekten zevk almak bu olmalıydı. Yer ve zaman ya da bedenin hangi parçası olduğu fark etmezdi.

Bu saçma aşık halleri, ilk andan beri benim üzerimdeydi ve şimdi evlenmiş, yuva kurmuş, çocuklarını bekleyen yeni bir çift olduğumuzda da değişecek değildim.

Yüzümdeki sevgi dolu tebessümle Gölge'ye döndüm. Onu uyurken özleyecek kadar deli bir sevgiyle seviyordum. Sırf benim onu sevmem için uykusundan uyanmalıydı. Ve ben sırf onu sevmek için bugün işe kahvaltı yapmadan gitmeliydim mesela. Yani kendimden öne koyup sevme haliydi bu. Tabi artık düşünmem gereken başka canlar olduğundan, bu fikri Gölge'ye söylesem beni bir güzel azarlardı ama umrumda bile değildi. Bebeklerini elbette düşünsündü ama beni unutursa fena bozuşurduk! Çünkü o beni düşünmeliydi ki ben de bebeklerimizi daha çok düşüneyim. Bana vereceği en büyük hediye ve yapacağı tek iyilik beni sevmesi olurdu çünkü.

LEZÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin