♧49♧ YÜZLEŞME

746 45 18
                                    

Selam Bebitolar. Keyifler Nasıl?

Wattpad'de son birkaç gündür bir sorun var. Ben de giremedim bir süre, umarım hesaplarını kaybedeniniz yoktur diye yazıyorum bunu.

Aysel Yakupoğlu-Öldüm Yar

INSTAGRAM: @tamamyayazar

Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli Okumalar :)

Kötü kâbusların sirayeti altında, huzursuz bir uyku uyurum sanmıştım ama bedenim öyle yorgundu ki, ne bir rüya gördüğümü hatırlıyordum ne de dıştan, beni uyandıracak kadar etkili bir ses duymuştum. Gölge'nin bakışlarının beni koruduğunu düşünürken, güvende hissedişim de uykuyu çabuk kucaklamama sebep olmuştu.

Zaten sabahın erken saatlerinde geldiğimiz evimizde, öğlene doğru beni uyandıran şey, durmaksızın çalan zildi. Yanımda yatan Gölge'nin kalkıp kapıyı açmasını ve kim geldiyse geri göndermesini o kadar çok istemiştim ki... Ama ne yanımda bir hareketlilik vardı ne de kapıdakiler pes edip, zil susuyordu.

Şişen gözlerim, içinde küçük dikenler var gibi gözlerimi açıp kaparken birbirine batıyordu. İçlerinde bir yangın başlamış gibi, her an da bir sızlama vardı. Oflayarak yerimde doğruldum. Odağımı bulana kadar bile saniyeler geçmişti. Yatakta, yanım boştu. "Gölge." Sesim pürüzlü bir tonda çıkınca öksürüp, boğazımı temizlemeye çalıştım. Birkaç damla su harici saatlerdir yemek de yememiş, bir şey içmemiştim. "Gölge?"

Seslenişim cevapsız kaldı. Belki alt kattadır diye düşünerek, banyoya bile bakmadan dağınık bir biçimde yataktan kalkıp merdivenleri ağır ağır inmeye başladım. Bir yandan da karmaşık bir hale giren saçlarımı düzeltmeye uğraşıyor, sağ bileğimi zorlayan acıya anlam yüklemeye çalışıyordum. Galiba bu bileğimde bir ezilme vardı. Diğeri ancak dokunulduğunda acıyordu ama sağdaki hareketsizken bile sızlıyordu. Gerçekten de sağlığımı ihmal etmeyip bir hastaneye gitmeliydim. Bir de doktor olacaktım!

Kapı deliğinden, bir gözümü kısıp kimin geldiğine baktım. Gözlerim şaşkınlıkla irileşirken, çaresiz bir halde, dudaklarımı dişlerken berbat görüntümü es geçerek kapıyı açmıştım.

Karşımda üniformalı iki polis memuru duruyordu. Beni gördüklerinde birkaç saniye sessiz kaldılar. Halbuki zili çalarken ısrarcılardı. Ben konuştum. "Buyurun?"

"Mihre Alkar?"

Sağda kalan, onay bekler gibi sorduğunda kafamı aşağı yukarı salladım. "Bizimle emniyete gelip, ifade vermeniz gerekiyor." İşin komiği şuydu ki neden diye bile sormuyordum. Çünkü aklı olan her insanın, başta yapması gereken hareket bu olurdu. Herkesin bildiği bazı bilgiler vardı bir de bilmedikleri. Bu yüzden tamamen aydınlanmak için de başkalarına ihtiyaç duyuyorduk. Ben karmaşık bir halde onlara bakınca gözleri ardımdan boş eve takıldı. Sorarcasına iki genç memura baktım. "Tamam, başka bir şey?" Hakkımızdaki bilgileri tamamen biliyorlarmış gibi, ifadesini istedikleri diğer ismi söylediler.

LEZÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin