Selam. Keyifler Nasıl? 💓
Tamamıyla duygu odaklı, Mihre'nin iç dünyasına yönelik bir bölüm oldu haberiniz olsun, ona göre okuyun pls. Yavrulara kıyamıyorum ama dram da severim yağniii.🤔 Spoiler olsun, Mihre'nin güçsüz göründüğüne bakmayın. 🤫 Şimdiden İyi Bayramlar diliyorum. Göksel'den Depresyondayım dinleseniz de fena olmaz aslında ama :((
Melike Şahin-Tutuşmuş Beraber
INSTAGRAM: @tamamyayazar
Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli Okumalar :)
Bu hayata; bu fiziksel görüntüyle, bu adla, Mihre Alkar olarak gelse de iki farklı yaşamı, yakından tatmış bir kadın tanıyordum. O, bendim. Şimdi dışarıdan bir gözmüş gibi, kendime bakmak hiçbir şeyi değiştirmeyecekti belki ama böyle olduğunda, battığım dibi daha net görüyordum.
Birincisi, dertsiz tasasız; hayatı kendi dünyasına aldığı sayılı insanların çevresinde geçen, tek bildiği eğlencesi; bazı gece kaçamaklar olan, en yakın arkadaşına uyan ve bundan da zevk alan, dünyayı böyle bir yer sanan genç bir kızdı. Toydu. Tek istediği ve tek bildiği çok çalışmaktı. Her insanın isteyebileceği konforlu bir hayattı. Aralara bir yerlere, ödülmüş gibi sıkıştırdığı keyifli ve birkaç aksiyonlu anlarını çok değerli bulurdu. Bundan harici bir zevki hiç tatmamıştı. Belki de ihtiyacı olmamıştı.
Daha yaşım bir çeyreklik olmasına rağmen tanıştığım ikinci kişi ise, aşk için sonuna kadar gidip aklına gelmeyecek şeyleri yapan, vicdanının pençesine düşmüş, bu yolda sınırları zorlayan, tanımadığı insanların yanında korkusuz duran ve utangaç yanını bile birkaç günde unutan, tutkulu bir kadındı. O girdiği dünyanın karanlık yanlarını da bir kez değil, çok kez görmüştü. Daha olgundu, daha akıllıydı, daha sakindi ve duyguları aslında daha uçlarda yaşıyordu. Siyaha âşık olmuştu, normalde sadece sevdiği bir renkken, bir çift gözde gördükleri o rengi;- ki bu bilimsel olarak bile doğru değildi- favorisi haline getirmişti. Mesleğinde gördüğü kanların yanında zevk için dökülen kanları izlemiş; akan kana bir alkışı da kendisi tutmuştu. İnsanları kurtarmak görevi iken, birden fazla kere kurtarılacak duruma düşmüştü. Düşene de bir tekmeyi kendi vurmuştu. Yediği darbeleri saymazsak.
İki Mihre'yi de seviyordum. Neden sevmeseydim ki, ikisi de bendim sonuçta. Biri daha çocuksu olabilirdi ama gerçekti. Mutluydu. Biri daha tutkulu olabilirdi belki ama gerçekti, aşkı biliyordu. Sınırsız bir sevginin neler yapabileceğini kısa bir zamanda öğrenmişti. Ve bundan ne yaşarsa yaşasın pişman olmazdı.
Şimdiyse elde avuçta kalan tek şey, aynadaki görüntüsü bana benzese de dışı bir kabuk gibi kalmış, yıkılmış bir duvardı. Esecek ilk rüzgârda, kalan yıkıntıların da devrilmesini bekliyordu sanki. Dümdüz olsa belki yeniden inşası için daha kolay toparlanırdı. Ama yıkıntılar arasındaki tümseklerden dolayı, ki bunlar geçmişim ve anılarım oluyordu, tamamen düzleşmesi mümkün değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEZÂ
General FictionTolstoy: Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir, der. İki noktada da haklıdır. Ben de tamamen duygularımın esareti altında, yeni bir yolculuğa çıkmış, yolculuk boyunca sızlayan vicd...