Selam Arkadaşlar. Keyifler nasıl?😇 Yeni bir INSTAGRAM SAYFASI açtım. @tamamyayazar adıyla, takipleşebiliriz. Öneri ve yorumlarınızı da konuşuruz. Mesajlaşırız. KISA HİKAYELER'DE bir bölüm için video da var. Yakında LEZÂ için de yapmayı düşünüyorumm.
Bu arada yeni kapağımız nasıl? :D
Gölge'nin sırtındaki dövmenin, net fotoğrafını da paylaştım bence bir bakın, aklımdakine çok yakın. Çok seksiiii ahaha. Hikâyeyi buradan veya oradan, arkadaşlarınıza da önerebilirsiniz. Sevinirim.
Ayçin Asan-Arka Mahalle, Göksel-Denize Bıraksam
Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli Okumalar :)
Hava sonbahar olduğunu belli edercesine birden atıştırmaya başlamıştı. Bazı geceler yağıyordu ama gündüz yağmura yakalanmadığım sürece bunun bile farkında değilmiş gibi davranıyordum. Doğa, düzen içinde hüküm sürüyordu. Yağmur damlaları, arabanın ön camına vururken silecekleri çalıştırıp, düşüncelerle ağrıyan kafamı yola odaklamaya çalıştım. Esasında Gölge'yi ve bu tavrını anlıyordum. Anlamak da kendime daha çok yüklenmeme neden oluyordu.
Onun için dövüşmek, gözü gören, elleri sağlam tutan birinin, ipliği iğneden geçirmesi kadar basit bir olaydı. Üstelik bu konuda kendince uzmandı ve bu işi de kendi gördüğüm ve bizzat duyduğum kadarıyla çok iyi yapıyordu. Ama bana göre titreyen ellerim, bir insan yarasını göz kırpmadan dikerdi mesela ama kesinlikle birinde yara açmaz, açamazdı. Onarmak için kullandığı iğneyi, birinin teninde çizdiremezdi. Tercih de etmeyebilirdim tabi tüm bunları. Ben bunu başaramayacağımdan, bir an için fikre çok yakınlaşmış, onu da artık tam anlamıyla kendim gibi görmüş, şimdilik bir söylem de olsa buna sıcak bakmıştım. Sanki yarın işi bırakabilirmiş gibi.
Maçları bıraksa, sevdiği hayatı da bırakacak değildi belki, öyle olsaydı da ağzından duymadıkça emin olamazdım ama boşluğa düşmesini normal karşılardım. Düşmese sorun olurdu. Bunca yılı çöpmüş gibi hissederdi. Kendine meslek edindiği şey buydu ve ha deyince, anlıyordum ki bırakılmıyordu. Başka yapacağı bir iş de yoktu, en azından seveceği tarzda bir şeyden benim haberim yoktu. Ki kendisi akıllı davranıp, iyi yatırımlar yapan biri olarak mantığını burada da konuşturmuştu ve artık benim net bildiğim iki adet çok tutulan mekânın sahibiydi. Bunu yapmasaydı eğer, parasını kazanacağı bir hayat için okuduğu bir okul bile yoktu. Onu asla küçümsemiyordum bu öyle bir şey zaten değildi ama elinden alınan ve herkese daha sıradan gözükecek hayatı da bir şekilde engellerle kapanmıştı, belki kendisi de içinde bir noktada bunu hep düşünüyordu.
Tıp okumayı, neredeyse çeyrek bir yılda bıraktığını söylediğinde nasıl da şaşırmıştım. Onun gibi zeki bir adamdan, standart testlerle, saatler içerisinde zekânın ölçüldüğü bir sistemde, daha alt bir bölüm kazanmasını beklemezdim de zaten ama şimdi o yoldan da çoktan sapmıştı ve bunu da net olarak istemediğini de zaten belirtmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEZÂ
General FictionTolstoy: Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir, der. İki noktada da haklıdır. Ben de tamamen duygularımın esareti altında, yeni bir yolculuğa çıkmış, yolculuk boyunca sızlayan vicd...