♧37♧ TUTKU

1.2K 60 2
                                    

Simge- Aşkın Olayım

Keyifli Okumalar :)

Serin bir rüzgar dalgası bedenimi okşarken, ürperdim ve gözlerimi, bunca yıllık yaşamımda olabilecek en güzel manzaraya, bir kez daha açtım. Sızlayan tüm kaslarımla beraber kendime gelmeye çalışırken yüzümde, yaşadıklarımızın etkisiyle silinmeyecek kadar kuvvetli bir tebessüm vardı. 

Yanı başımda Gölge, yüzüstü uzanmış yatıyordu. Üzeri çıplaktı, yüzü bana dönüktü. Gevşemiş yüz hatlarını, dağılmış ve alnına dökülmüş saçlarını, böyle rahat uyurken yaşından daha genç görünen görüntüsünü zevkle izledim. Elimi, onu uyandırmaktan korkarak saçlarına götürdüm. Çok kalın olmayan saç tellerinden, birkaç tutamı yavaşça okşarken, geriye doğru atarken bir şeyler mırıldandı ama sesi boğuk çıkmıştı ve yastık yüzünden de anlayamamıştım. Yerimde doğrulup omzuna küçük bir öpücük kondurdum. Her bir hareketi içime işliyordu. Çok sevmek böyle bir şey miydi?

"Ne diyorsun mırıl mırıl?"

Sözde kedi olan bendim, her sıcak ve yumuşak yerde uyuyordum ama o da sıcak havada üzerindeki örtüyü beline kadar sıyırmış, dünden beri dinmek bilmeyen tutkumuzun getirdiği yorgunluğun da etkisiyle derin bir uykuya dalmıştı.

Sayıyla da olsa yan yana uyuduğumuz uykularımızda, benden önce uyanıp beni izleyen ve uyanmamı bekleyen o da olmuştu, ben de ondan önce kalksam da zorunluluk gereği uzun uzun onu izleyebileceğim bir an yaratmak yerine, dün sabah yanından ayrılmak zorunda kaldığımdan anın tadını çıkaramamıştım.

Onun bu dertsiz tasasız görünen görüntüsünü hafızama kazımak yetmedi. Komodindeki telefonumu elime alıp, birkaç fotoğrafını çektim. Bilse kızardı belki ama dayanamamıştım. Çektiğim fotoğrafların, sanki bir yerde yayınlayacakmışım gibi, güzel olduğuna karar verdikten sonra telefonumu yeniden komodinin üzerine bıraktım. 

Başımı yeniden çıplak sırtına yaklaştırdım. Yavaş başlayan öpücüklerimi iki omzu arasından, adım adım kayarak devam ettirdim. Maşallah iki omzu arası mesafe öyle genişti ki, öp öp bitmemişti ve bundan çok memnundum. Yerimden biraz daha yana kaydım ve kendimi birden beş yaşında bir çocuk misali sırtına çıkmış vaziyette buldum. Kollarımı vücudunun iki yanına koymuştum, çıplak göğüslerim, geceliğin üzerinden sırtına değiyordu, ikimiz arasında ezilmişlerdi ve bacaklarımız da üst üste binmişti. Tüm ağırlığımı ona vermek doğrusu eğlenceliydi, teması kestiğimiz bir anın bile olmamasını isteyen yanıma da direnemiyordum. Başımı ve gövdemi kollarımdan destek alarak biraz yukarı kaldırdım, sırtındaki dövmedeki tüm çizgiler üzerinden öpücüklerimi devam ettirdim. Onun artık uyandığını biliyordum, nefesi sıklaşmıştı ama sesini çıkarmıyordu. En son sınırın ne olacağını ve benim kendi başıma eğlenirken nereye kadar gideceğimi merak ediyor olmalıydı.

"Ne uykucu çıktın sen böyle ya, halbuki benim uykum çoktan kanmıştı."

Bana hep laf attığı uykucu olmam konusunda, ona laf atıyordum şimdi de. Bu anı rüyamda görmüştüm herhalde, yoksa sabah sabah bu zindeliğin ve canımın çektiği şeylerin başka açıklaması olamazdı. Üstelik dünkü ilkini yaşadığı için utanan kıza ne olmuştu da her konuda bilgiliymiş gibi davranan bir kadına dönüşmüştü? İnsan kendini içgüdülerine bıraksa gerçekten de vahşi biri olabilirdi. Hâlâ ses çıkarmadığı ve kendine iradesini korumaya çalıştığı için, sinsice gülüp, dilimi sırtında belirginleşmiş kürek kemiklerinden birinin üstüne sürttüm. Gölge vahşi bir hareketle, yatakta altımda döndü.

"Siktir!"

Ani olduğu için yerimde sarsılmıştım ama ben devrilmeden beni belimden tutup, diğer eliyle de boynumu kendine çekerek dudaklarıma yapıştı. Zaten dakikalardır istediğim buydu, ona zevkle karşılık verdim, dillerimiz buluştu, kısık sesle inledim. Saçlarım ikimizin de yüzünü örtmüştü. Bir eliyle onu dinlemeyen telleri sürekli çekiştirirken, ben de yataktan destek alarak yüzümü ona bastırıyordum. Ben daha fazlasını istesem de, Gölge'nin bana sorulacak soruları vardı belli ki, birkaç dakika sonra nefes nefese ayrıldık.

LEZÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin