♧26♧ CEHENNEM

1.1K 61 2
                                    

Beklediğiniz bölümler artık daha yakın. Yeni bir sayfa açmak için çabalayacağımız bölümlere az kaldığını söyleyebilirim.

Emircan İğrek- Sapa

Keyifli Okumalar :)

Gölge'nin planını uygulamasına artık sadece bir adım vardı. Kardeşinin yanından ayrıldıktan sonra olağanüstü bir hızla, Yeraltı'ndaki eve gelmiş, oradan, gerekli gördüğü birkaç eşyayı siyah geniş bir çantaya doldurmuş, daha önce birini öldürmek adına kullanmadığı ama kendisini korumak adına sahip olduğu silahı, yine o şerefsizden de kendini korumak maksatıyla yanına almıştı. Amacı başkaydı. Önceliği Sansar'ı yalnız yakalamak ve onu ölüme terk etmeden önce kafasındaki soru işaretlerinden kurtulmak adına bazı cevaplar almaktı. Sansar, yanında köpekleri olmadan dışarı adım atmıyordu zaten ama son olaylardan sonra onun kendini daha da sağlama aldığından emindi. Geceleri Yeraltı'ndaki odada kaldığı zamanlar oluyordu ama onun haricinde Gölge onun evinin yerini de biliyordu. Yine de önce onu işleri yürütürken kullandığı ofisinde bulmaya çalışacaktı.

Sansar'ın seveni, yalakaları, kadar düşmanı da boldu. Maçlarda tarafını tuttuğu bazı adamları kayırdığı için rakipleri de haliyle ona cephe alıyorlardı. Yaptığı işlerle anlaşamadığı başka güçlü adamlarla da sorunları çıkıyordu. Gölge istese şu an bile yanına birçok yancı bulurdu ama bu onun kişisel meselesiydi. Ne dövüşlerin yönetimiyle ilgili bir sorundu ne de mekanlarla ilgili.

Kardeşine, ondan önce de Mihre'ye verdiği sözü bir şekilde tutmaya çalışacaktı. Bu temiz halletmesi gereken bir işti. Vahşilik, yaptığı işte bile vardı. Bundan şüphe duymuyor, elinin titreyeceğini sanmıyor, silahı onun alnına dayasa çekmemek için bir sebep de görmüyordu. Birini öldürmenin doğuracağı vicdani ve ahlaki sonuçları da öfkeyle dolu mantığıyla şu an hiç düşünmüyordu. Ama dünyadan bir pisliğin bağını kopardığı için yıllarca hapis yatmak istemiyordu. Sansar bunu hak edecek değerde biri değildi. Onun hastalıklı ruhunu biliyordu. Tahmini doğru işlerse bu iş için kendini yormasına gerek bile kalmayacaktı.

Çıkmadan evvel kamufle olmak adına başına siyah bir kep geçirdi. Evden çıktıktan sonra arabaya binip, yine kısa mesafede bulunan Mahzen'e geldi. Vakit geçerken hava da yeni yeni kararmaya başlıyordu. Yine de bugün bir maç günü değildi ve ortalık çok daha sakindi. Mahzen'den içeriye girerken çalışanlar onu selamladı. Kimseyi görecek gözü yoktu. Hedefe kilitlenmiş bir avcıdan farksız, oldukça sessizdi. Kafası çatlayacakmış gibi ağrıyordu. En son ne zaman bir şeyler yediğini, içtiğini hatırlamıyordu. Hayatla bağlantısını kesmişti sanki. Bir yol göstereni olmasını o da dilerdi ama gösterilen yolun da sadece Ahu'nun yeninden yaşamasından geçeceğini biliyordu. Bara yaklaştı. Elindeki çantayı ayaklarının dibine attı, sandalyeye oturdu.  Barmen bardakları temizliyordu.  Daha açılmamışlardı ama az bir süre kaldığına emindi. Bu sırada mekanı akşam için gözden geçiren, işletmeden sorumlu Ahmet yanına yaklaştı. Burayı ilk aldığında Sansar'a karşı bir koz olarak kullanacağını her zaman biliyordu. Ama geleni gideniyle uğraşmak ona göre şeyler değildi. Ahmet de karşısına şans eseri çıkmış biriydi. Aralarında anlaştıktan sonra işletmeyi o devralmıştı. Mekanla ilgili çıkan büyük pürüzlerde Gölge ancak işe el atıyordu, onun dışında kimsenin derdiyle ilgilenmek istemiyordu.

"Hoşgeldin Gölge."

Gölge sesli bir cevap vermeden, sadece kafasını salladı. Barmene bir bakış attı. 

"Bir ağrı kesici bulsana bana, bir de viski ver."

Barmen başını sallayıp ilaç getirmek için arkaya giderken Ahmet yanına oturdu. Gölge burada sadece zaman geçirmek için oturuyordu. Gözüne kestirdiği av, çoktan hedef alanına girmişti.

LEZÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin