♧28♧ TEPETAKLAK

1K 61 9
                                    

Ceren Gündoğdu-Tepetaklak

Keyifli Okumalar :)

Eve gidene kadar, babamın bizim aç olduğumuzu bilip, yoldan alıp getirdiği dürümleri arabada, onun sakın dökmeyin yere tembihleriyle yemiştik, hem de ben ağzıma tıktığım lokmalar arasında yol boyunca resmen meslek değişimi yapmış ve babamı sorgular duruma geçmiştim. Gölge hakkında onun öğrendiği ve benim bilmediğim bir şey var mı merak ediyordum. Babam sorun olmadığını söylemişti. Gölge'nin nasıl bir ifade verdiğini sormuştum. 

"Ahu'yu, Sansar'ın kaçırdığına ve bunu durdurmak için vurduğuna dair elinde kanıt olduğunu ileri sürmüş. Sevgilisi olarak kızdığını, bu yüzden de hakim olamayarak onu dövdüğünü de itiraf etmiş. Gölge'nin dövüştüğünü ve yumruklarının sert oluşunu biliyoruz, bu yüzden Sansar'ın burnunu ve birkaç kemiğini kırması orantısız güç kaynaklı bir sorun sayılabilir. Polis arkadaşlar kanıtı istediler. Gölge vermeyeceğini belirtmiş ama sevgilisinin ona bıraktığı defterin gerekli fotoğraflarını önceden çekmiş anlaşılan. Onu da almışlar. Sansar'ın kendi adamının onu vurmasının kendi düşüncesizliği olduğunu söylemiş. Sansar'ın asıl niyeti kendini öldürmekken bir karışıklık olmuş ve Gölge de zaten bunun kanıtı gibi vurulmuş. Ee bu yine onu masumiyette öne çekiyor. Sansar'ın telefonundan adama atılan bir mesaj da var. Şu adam, adı Ali, bütün olanları yalanlamaya çalışıyor ama artık emrine çalıştığı ve onu koruyacak bir adam yok. Bu yüzden ceza alacak alan da o. Kendini korumak tek istediği, herhangi birisi Sansar hakkında dava açmazsa da Gölge'nin mahkemede sorgulanmasına gerek olmayacak. Gölge de büyük ihtimalle bir başka sorun çıkarıp, önümüze gelene kadar bu durumdan bertaraf etmiş sayılacaktır."

Arkada oturan Damla'ya döndüm. Bana göz kırptı. Sevinçle birbirimize baktık.

"Oh be Cengiz amca, valla ben sevindim. Dünyadan bir pislik kurtulmuş. O kadın bunları hak etmemişti en nihayetinde. Ya masum bir bebek, hiç. Gölge onu öldürse bile suç sayılmamalıydı ama adamın dediği gibi, kendi de vuruldu. Sansar da güçlü kartlarını oynasaydı eminim boş durmaz Gölge için bir plan yapardı."

Kulağımı çekiştirip, torpidoya elimi vurdum.

"Ay Allah korumuş."

Babam bakışlarını çevirip bana baktı. Bu fevri hareketlere bir süre dikkat etsem iyice mimlenmesem iyi olurdu ama kendimi durduramıyordum.

"Ne yapayım baba? Hak edilmiş bir ceza değil mi sence de? Polis değil de insan olarak düşün."

Babam yola diktiği gözlerini yeniden bana çevirdi. Bir sır verir gibi fısıldamıştı.

"Az bile."

Aynı şeylerin, Allah muhafaza bizim başımıza geldiğini falan düşünmüş olmalı ki yüzünde kaya kadar sert bir ifade oluşmuştu. Artık bu konuları konuşmamıza gerek yoktu. İçim şimdi çok daha rahattı. Damla'yı da bizim eve davet ettik. Bu karışık zamanda onun da yalnız kalmaya niyeti olmayacak ki kabul etti. Ben de sevinmiştim. Annemlerin evine geldiğimizde apar topar inip kapıya koşturdum. Zili çaldım. Kapıyı açan annemle ayak üstü aynı konuları konuştuktan sonra, dinleneceğimi söyleyip merdivenlere yöneldim.

Odama girdim. Hemen ardımdan Damla da gelmişti. Üzerimdekileri hızlıca çıkardım. İç çamaşırlarımla, odamdaki küçük banyoya girdim. Buna öyle çok ihtiyacım vardı ki. Sıcak suyun altında uzun uzun durdum. Kendimi bolca şampuanlayıp, lifledim. Tüm o kandan artık daha iyi kurtulduğumu hissediyordum. Bornozumu giyip, başıma da bir havlu sararak banyodan çıktım. Damla'ya içimden geçenleri söylerken sesimde inanılmaz bir rahatlamışlık vardı.

"Oh be, sonunda normal bir hayata döndük sanki. Dünyalar varmış."

Damla da gülerek banyoya yöneldi. Elinde, dolabın alt tarafından aldığı temiz bir havlu vardı. Bu evde ben bile kalmayalı bayağı olmuştu ama o eski alışkanlıklarından dolayı hâlâ her şeyin yerini net hatırlıyor olmalıydı. Bornozumla birlikte yatağıma uzandım. Omuzlarım bile tüm o gerginlik yok olmuş gibi gevşemişti. Artık normal hayatıma dönme zamanım gelmişti. Beş dakika kadar yüzümde tebessümle yatağın ortasında yattım. Banyo kapısı açılınca gözlerimi açmış Damla'ya bakmıştım. O da göğsüne sardığı havlu ve başına doladığı havluyla, yüzünde hinlikle bana bakıyordu. 

LEZÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin