Selamlar olsun. Nasılsınız? Kaos geliyor demiştim... Bakın bakalım bölümde neler bulacaksınız? Akış için bunlar gerekiyor, sinirlenmeyin bundan sonra olacaklara :Dassfdhfjfk
Kaan Boşnak- Bırakma Kendini
INSTAGRAM: @tamamyayazar
Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli Okumalar :) ❤
Kelebek etkisi...
Galiba, birkaç filmden izleyip, hayatımın bir döneminde nasıl olur ya diye sorguladığım, yer yer araştırmalar yapıp, ütopik bir olaymış gibi daha sonra hafızamdan attığım bir garip etkileşim öyküsü, benim şu an tam anlamıyla yaşadığım olaylara örnekti.
Derlerdi ki bu etki, bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesidir.
Bazı şeylerin değişeceğini, önceden fark ettiğimi hatırlıyordum. Kaderimde yeni bir kapının açıldığını hissetmem, günler öncesine dayanıyordu. Bir değişiklik vardı ve bu değişiklik; değişimin kendisinden alakasız, bireylerle ilgili bir durumdu. Zaten evren ne zamandan beri kendi istediği değişikliklerden pişman oluyordu? Ancak biz, insanlar buna ayak uydurmakta zorlanarak, nafile çabalara girip, değişime karşı koyuyorduk.
Gelelim etkiye... Minik, zararsız bir kelebeğin iki kanadını çırpmasının, kıtalar arası farklı bir alanda fırtına oluşturabileceğini söylerlerdi. Galiba doğruydu. Bunu benim hayatıma uyarlarsak da yaptığım basit; yardım başlıklı hareketlerin, kendi hayatımı bu kadar kısa sürede etkileyişi derdim.
Herhâlde ben, hep farkında olsam da, bazen anlamsızca Deniz'in abisiyle olan ilişkisine ve sakladığı sırra, başına gelenlere ve sevgilisiyle ilişkisinin ortaya çıkmasına kafayı çok takmış, onlara yardım edeyim derken kendi hayatımda, bir şeylerin ortaya çıkması için sabitlenmiş birkaç taşı, biraz ani olarak kaldırmıştım.
Abimle birbirimize, sorularla veya anlamsız cevaplarla dalan gözlerimiz; dakikaları aşan bir sürede birbirine takılı kaldı. Sanki çok uzaklarda bir yerlerdeymiş gibi, Leyla'nın hâlâ ne olduğunu sorgulayan o kibar ama zaman aktıkça endişeli bir tınıya kaçan sesini, kulağıma çarpan bir yankı gibi, geç duyabiliyordum. Abimin sormak istediği onlarca soru, yüzlerce bilinmezlik, binlerce küfür boğazında takılı kalmış gibiydi. Diline ulaşmıyor, ağzından dışarı çıkmıyor, benim yüzüme çarpmıyordu. Alnında pıt pıt atan damar, anbean sinirlerinin gerildiğine işaretti. Dudaklarının anlamsız ancak ses çıkartmayan kıpırtıları da bunu destekliyordu.
Bense; yaşananların birbirine benzeyip benzemediğiyle alakalı bile, onlarca şey düşünerek kendimi yine sık yaptığım sorgulamaların ortasına atıyordum. Bana asırlar sürmüş gibi gelen birkaç dakikanın sonunda, abimin dudakları nihayet aralanmıştı. "Mihre?" dedi. O adımı seslenmiş olabilirdi ama benden her şeyi ortaya dökmemi beklediğini anlayabiliyordum. 'Mihre, anlat! Mihre, beni sinirlendirme! Mihre yalanla, inkâr et. Mihre konuş susma! Bu gördüklerimin hayal olduğunu söyle Mihre... Daha niceleri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEZÂ
General FictionTolstoy: Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir, der. İki noktada da haklıdır. Ben de tamamen duygularımın esareti altında, yeni bir yolculuğa çıkmış, yolculuk boyunca sızlayan vicd...