Merhabalarr!
Öncelikle bugün benim doğum günüm!!
Saniyelik bir mutluluğumu sizinle paylaşmak istedim.Ayrıca maalesef yorumlarınıza cevap veremiyorum. Ama yeni bölüm yazdıkça yayınlamaya çalışıyorum.
Sizi seviyorum! Gününüz güzel geçtin, iyi sahurlar!
Oflayıp elimdeki çatalı tabağa bıraktım.
"Neredesin Çağlar?"
Sabah yastığa sarılı bir şekilde uyanmıştım. Daha sonradan telaşla kalkıp evde Çağlar'ı aramıştım ama yoktu. Bir anda neden kaybolduğunu da anlayabiliyordum. Sonuçta benden yaşça büyük birisini öpmüştüm ve o da beni reddetmişti. Yutkunup bakışlarımı tırnaklarıma çevirdim.
Üzgündüm, en azından sabah onu evde görmek isterdim. Onunla konuşmayı ve yalan söylemeyi. Eğer karşımda olsaydı, sarhoşluktan oldu deyip suçu alkole atardım. Ama o yoktu.
Zilin çalmasıyla, mutlulukla masadan kalkıp hızla kapıyı açtım. Ama beklediğim kişi kesinlikle karşılaştığım kişi değildi. Elindeki ipi görmemle geri adım attım. Ama attıkça kendisi bana daha çok yaklaştı. Hızla odalardan birisine girdim ama ayağımdan tutulmasıyla yere düşmüştüm.
"Hayır!"
Çığlıklarım arasında, beni kendisine çektiğinde ayaklarım ve ellerimle vücuduna vuruyordum ama hiçbiri fayda etmiyordu. Çıplak ayaklarımı iple birbirine bağladığında, gözümden yaşlar akmaya başlamıştı. İnce olan bileklerimi tek eliyle yakalayıp aynı şekilde ipe sardı. Bu sırada çığlıklarım, haykırışlarım binayı sarıyordu ama hiç kimse ortalıkta yoktu.
"Ya bırak! Ne olur biriniz yardım etsin!"
Gözyaşlarım mermer taşına ulaştığında artık çırpınmak için hiçbir kuvvetim yoktu. Vücudumu omuzlarına alan kişiyi tanımaksa beni daha çok sarsıyordu. Apartmandan dışarıya çıkana kadar çığlıklarım devam etmişti ama çıktığımız anda arabaya bindirilmem bir olmuştu.
"Ya bırakın beni! Ne olur!"
Sırtımı kapıya yasladığımda, yanımda oturan kişinin başka birisi olduğunu anladım. Elini ses çıkarmam için ağzıma bastırdığında, yüzünü yaklaştırıp kokumu içine çekti. Hıçkırıklarım ve gözyaşlarım yüzünden başıma ağrılar girmişti bile.
Keşke beni yalnız bırakıp gitmeseydin Çağlar. Keşke...
Elini çekmesi için kafamı sağa sola salladığımda, çekmişti ama bu sefer hızla siyah koli bandı yapıştırmıştı. Kendilerini tanımak ve bana ne yapacaklarını bilemiyor olmak midemi bulandırıyordu. Ayaklarımı kendime çekip hızla karşımdaki kişiye vurmaya başladım ama güçlü olduğum söylenemezdi. Zaten zayıf bir kızdım şimdi korkudan, olan gücümü de kaybetmiştim. Ve sadece bir şey diliyordum.
En kısa zamanda Çağlar'a kavuşmak...
***Gözlerim pislik içinde olan odada gezinirken, ayaklarımı kendime çektim. Hava kararmıştı ve odada zar zor yanan bir ampul odayı loş hale getirmişti. Geldiğimizden beri ağlıyordum ve bu durumda olduğum için midem bulanıyordu.
Kirli duvarlar ve üstünde oturduğum yolunmuş kirli yatakta, sırtımı duvara yaslamıştım. Çürümüş kapının kilit açılma sesini duyduğumda, sırtımı daha çok duvara yaslayıp kendimi daha az görünme ihtimaline soktum. İçeriye elinde sadece su ile giren Mert'i gördüğümde kalbim korkudan hızlı atmaya başlamıştı. Bardağı bana uzattığında kafamı sağa sola salladım.
"Mert yalvarırım bırak beni! Ya sana yalvarıyorum lütfen!"
"Sen onu, bizden kaçmadan önce düşünecektin İzel hanım! Şimdi köpek gibi yalvaracaksın!"
Suyu bir köşeye bıraktıktan sonra hızla odadan çıkmıştı ve çıkarkende kapıyı kilitlemeyi unutmamıştı. Gözlerimden yaşlar akarken hıçkırıklarla ağlıyordum. Böyle olmasını istemiyordum. Hayatımın böyle ilerlemesini hiç istemiyordum!
Çağlar lütfen beni çabuk bul. Beni bul ve gidelim buradan, lütfen...
Helloo! Bu bölüm biraz kısa oldu ama idare edin. Diğer bölüm upuzun olacak!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUMA MI? O DA NE?
ChickLit"Şimdi ben nereye gidersem gideyim, sen benim peşimde mi olacaksın?" "Evet, efendim." "Efendim mi? Farkında mısın bilmiyorum ama sen benden büyüksün. Bu yüzden İzel demen yeterli." "Peki, İzel..." Ve hayatımın böyle süreceğini bilseydim, çok önceden...