23.

30.4K 939 67
                                    

Medyada Çağlar'ımız var hehehe

"Çağlar ver şunu!"

Sinirli sözlerim üzerine kahkaha atarak geriye çekildi. Şirkete gidecektim ve etek giymemem için boyunun uzunluğunu kullanıyordu. Ve bilin bakalım kimin boyu kısa?

Benim!

"Hadi artık ver şunu! Ne istersen yaparım!"

Kaşlarını çattı. Ardından sırıttı. Gözlerimi devirdim bu hareketine. Yukarıda tuttuğu elini indirdi. Bu yaptığı hareketine karşılık, üzerine atladım ve eteği aldım. Sevinç çığlığı atarken, belimde duran elini hissettim.

"Ailemle tanışmanı istiyorum."

Kaşlarım havalandı. Ne diyeceğimi bilemez halde yüzüne baktım. Ama o benim aksime mutluydu. Belimdeki elinden kurtulup, eteği üzerime geçirdim. Onun ailesiyle tanışmam sıkıntı değildi. Benim ailemle tanışmaları sıkıntıydı. Benim ailem kimdi ki?

"Yani hemen istemezsin belki-"

"Hayır, isterim. Eninde sonunda tanışıcam zaten."

Gülümsedi ve alnıma bir öpücük kondurdu. Gözlerim dolmuştu. Ama ağlamayacaktım. Ağlamamam gerekiyordu.

"Seni çok seviyorum İzel. Her ayrıntını, dokunuşunu, sesini, hatta gece bana sarılmanı bile. Her ayrıntını ayrı ayrı seviyorum."

"Teşekkür ederim bende kendimi seviyorum!"

Kıkırdayışımın ardından, beni kızdırmak için boynuma üfledi. Omuzlarımı yukarı kaldırırken o da gülmeye başlamıştı. Çantamı elime aldığımda, odadan çıktık. O sırada aklıma Burcu'ya dediğim şey geldi. Ve arkamı döndüm.

"Çağlar, ben bir şey yaptım." Kaşlarını çattı.

"Ne yaptın güzelim?"

Aldattım diye şaka yapasım gelmişti ama bana güven sorunu oluşsun istemiyordum. Ama ne komik olurdu be!

"Burcu var ya, seni seven? Ben ona nişanlıyız dedim."

"Ee ne var bunda?"

Önüme geçip askılıktan ceketini alıp giyindi ve bana da ceketimi uzattı. Şaşırmıştım. Garip bir tepki bekliyordum.

"Ne yani kızmadın mı?"

"Neden kızayım ki?"

Omuzlarımı silktim. Ceketimi üstüme geçirip, çantamı koluma taktım ve ellerimi Çağlar'ın vücudundan içeriye soktum. Elini çeneme koyup üstüme yürüdü. Dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsedim. Sırtım duvara değdiğinde gözlerimi dudaklarına indirdim.

"Bana dokunman hoşuma gidiyor sevgilim."

"İzel, beni kışkırtıyorsun güzelim!"

Omuzlarımı silktim ve belinde olan ellerimi kaslarına getirip tırnaklarımla sürttüm. Vücudu kasılırken, yüzünü boynuma yerleştirdi. Haddinden fazla öpücük bıraktığında, ellerimi boynuna yerleştirdim.

"Çağlar?"

Kafasını boynumdan çekip, yüzüme hizaladı. Dudaklarına sert bir öpücük bıraktım. Bir elini çıplak bacağıma atıp okşamaya başlamıştı. Beni daha sert öpmeye başladığında telefonu çalmıştı. Sinirle benden ayrıldı ve geri çekilerek, telefonunu açtı. Dudaklarımı yalayarak, evin kapısını açmıştım. Ayakkabılarımızı giyinip evden çıktığımızda hala telefonla konuşuyordu. Ona biraz kulak vermiştim.

"Tamam baba. Akşama geliyoruz zaten. Cemil Amca da gelecek mi? Tamam."

Kalbim bunun üzerine hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Ne yapacaktım bilmiyordum. Annesi beni sever miydi ya da kız kardeşi? Babası için sinirli diye söz etmişti. Kalbimi kırarsa ne yapmalıydım? Eğer Cemil Amca gelirse benim için daha iyi olurdu. Peki ya gelmezse o zaman ne yapacaktım? Stresten dudaklarımı ısırırken apartmandan çıkmıştık.

Arabaya bindiğimizde yaptığı ilk hareket elimi tutmak olmuştu. Gözlerime bakarak avucuma bir öpücük kondurdu.

"Stres yapma, ben hep yanında olacağım! Ne olursa olsun, elini tutacağım. Eğer seni kırarlarsa lütfen bana söyle olur mu? Elimi sıkman, bir bakış atman bile o evden uzaklaşmamıza yeter. Anlaştık mı?"

Kafamı aşağı yukarı salladım. Bu konuşması istemsizce beni mutlu etmişti. Ailesi hakkında neden böyle diyordu bilmiyordum ama keskin bir problemi olduğu kesindi. Umarım her şey yolunda giderdi.

Yol boyunca elimi hiç bırakmadı. Şirkete geldiğimizde de ayrıldık. O kendi iş yerine gitmişti. Binaya girdiğimde Ceren'in odasına girdim. Daha gelmemişti. Bunu fırsat bilerek Cemil Amca'nın odasına ilerledim. Cemil Amca her zaman iş yerine erken saatte gelirdi ve bu disiplinli halini çok severdim. Kapıyı tıklatıp içeriye göz attım.

"Gel kızım gel!"

Gülümseyip kapıyı kapattım ve karşında duran koltuğa oturdum.

"Nasılsın Cemil Amca?"

"İyiyim kızım, sen nasılsın?"

"Bende iyiyim. Ben şey dicektim."

Dudağımı ısırdım. Bunu nasıl diyebilirdim ki? Yani ne diyecektim? Sıkıntıyla etrafa bakarken, oturduğu koltuktan kalkıp karşıma oturdu.

"Her şeyi biliyorum kızım."

Kaşlarım havalandı. Nasıl ya? Acaba kızdı mı diye suratına dikkatle bakarken, o gülüyordu.

"Kızmadın mı?"

Oh be! Vallahi üstümden bir yük kalkmıştı. Rahatlamıştım. Uzanıp elimi tuttu. Bende gülümseyerek ona bakıyordum.

"Asıl sen bana kızma, ben zaten baştan beri biliyordum sizin sevgili olacağınızı. İnsan kendisini koruyan kişiye daha da bir bağlanır. Sen, sana iyi gelecek insana kalbini verdin, neden kızayım ki?"

Omuzlarımı silktim. Bunu demesine sevinmiştim. Hatta baya mutlu olmuştum. Gözlerim hafiften dolarken, dudağımı ısırdım. Ama bir yaş akmasına engel olamamıştım. O da bunu fark etmiş olacak ki ayağa kalktı ve beni de kaldırıp sarıldı. Yaşlar kendiliğinden akarken, annem ve babamın burada olmasını istemiştim.

"Ben senin babanım unutma! Ceren benim için neyse, sen de o'sun! Tamam mı? Şimdi git, akşam için hazırlan."

"Yok Cemil Amca. İşler var, onları halledeyim biraz erken çıkarım sadece."

Geri çekildiğimde, gülümseyip eliyle sırtıma vurdu. Derin bir nefes alıp gözyaşlarımı sildim.

"Sen de gelecek misin? Akşam yemeğine?"

"Elbetteki geleceğim. Kızımı yalnız bırakacak değilim ya?"

Bu haline gülümsedim. Kesinlikle hakkını ödeyemezdim. Bana cidden çok iyilik yapmıştı. Odasından çıktığımda hızlıca masama doğru ilerledim. Kendimi sakinleştirip çalışmaya başladım.

Vote:25
Yorum:10

KORUMA MI? O DA NE? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin