24.

28K 901 55
                                    

Merhaba!
Nasıl gidiyor orucunuz?




Heyecandan sıkıca Çağlar'ın elini tutuyordum. Kapının önündeydik ve ben neredeyse ölmek üzereydim. Cemil Amcanın bizden önce geldiğini arabasından anlamıştım. Çağlar bana doğru döndü ve elini yanağıma yerleştirdi. 

"Sadece bir bakışın bile buradan gitmemizi sağlar. Tamam mı?"

Kafamı aşağı yukarı salladım. Dudaklarımı birbirine bastırırken alnıma bir öpücük kondurmuştu.

"Sakin ol, ben her zaman yanındayım. Cemil Amca da öyle."

Yutkundum ve Çağlar geriye çekildiği an zile bastım. Bu hareketime güldü. Bense hafiften bir tebessüm ettim. Kapı açıldığında çalışan bir kadın bizi karşılamıştı. İçeriye geçtiğimizde, evi inceleyemeyeceğim kadar büyük olduğu için ailesine yöneldim. Koltuklarda oturan Cemil Amca ve Yalçın Bey'i gördüğümde derin bir nefes alıp verdim. Cemil Amca ayağa kalktığında, Yalçın Bey de kalkmıştı. Ve kalktığı an da kaşlarını çatmıştı. Gülümseyerek yanına ilerledim ve elimi uzattım. Birkaç saniyelik bakışma sonucu bana elini uzatarak karşılık verdi.

"Demek meşhur gelinimiz sensin?"

"Sanırım, evet efendim."

Dudağımı ısırdığımda hala Çağlar'ın elini tutuyordum. Zaten onunda bırakmaya niyeti yoktu. Koltuğa oturmamızı işaret ettiğinde, Çağlarla birlikte aynı anda oturduk. Elimi ondan güçlükle çekip, avuç içlerimi elbisemin eteklerine sürttüm. Fazla heyecanlıydım. Babası dikkatle bana bakıyordu.

"Cemil, bu kız sana hiç benzemiyor."

Güldüm. Cemil Amca da güldü.

"Baba, her insan ailesine benzer mi?"

Çağlar'ın sert sesini duyduğumda kaşlarım çatılmıştı. Sakin olması için elimi dizine koydum. Sakallarını kaşıdı.

"Benzemez elbette."

"Bunları seninle daha sonra konuşuruz Yalçın."

Ne olduğunu anlamamıştım. Kafasını salladığında, yeniden bana dönüp bir soru yönelteceği sırada içeriye bir kadın girmişti. Ki büyük ihtimalle annesiydi.

"Oğluum! Ne kadar özlemişim!"

Çağlar ayağa kalktığında bende kalktım. Birbirlerine sarılıp ayrıldılar. Ayrıldıkları anda elimi tutmuştu. Kadının yüzünü dikkatli incelediğimde kaşlarım çatılmıştı. Ama, bu nasıl olurdu ki?

"Sultan teyze?"

Kendisi memnuniyetsiz bir şekilde bana bakıyordu. Kendisini tanıyıp, Yalçın Bey'i tanımamış olmam saçmalıktı resmen. Ama o kadar değişmişti ki, tanımam da çok garip olurdu. Sultan teyze annemin en yakın arkadaşıydı yani annem hep öyle anlatırdı. Ama annemler vefat etmeden önce bir nedenden dolayı kavga etmişler. Ve buna rağmen onların cenazesine bile gelmemişti. Yutkundum. Gözlerim yavaştan dolmaya başlamıştı.

"Defol evimden!"

Kalbime bir sancı saplanırken, Çağlar'ın elini sıkabildiğim kadar sıktım. Başımı yere eğdim. Tam adım atacağım sırada Çağlar durdurmuştu.

"Anne! Ses tonuna dikkat et!"

"Sultan ne oluyor, ne bağırıyorsun kıza?"

"Ne bağıracağım Yalçın, anası gibi bu da yetim. Gelmiş bir de oğlumu ayartmış! Seni pislik anası kılıklı!"

Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Doğruydu, annem yetim hanede büyümüştü. Ama Bu söyledikleri ile canım yanmıştı, bu yüzden neredeyse yüzümü görünmeyecek şekilde Çağlar'ın sırtına saklamıştım. Çünkü utanıyordum. Sessizlik etrafı sararken, herkes bana bakıyordu.

"Çağlar, İzel'i dışarı çıkar lütfen!"

Cemil Amca'nın sözleriyle Çağlar elini belime atarak beni evden hızla uzaklaştırdı. Kapının önüne adım attığım an dizlerimin hissini kaybederek yere düştüm. Ayaklarım artık kendisini taşıyamıyordu. Hıçkırıklarım etrafa yayılırken, içeriden bağırış sesleri geliyordu. Çağlar sıkıca bana sarılmış saçlarımı okşamaya başlamıştı.

"Şş, tamam. Özür dilerim, her şey için. Ağla hadi için soğusun!"

Ellerimi boynunda birleştirdim. Ne kadar ağladım hatırlamıyordum ama geri çekildiğinde alnıma bir buse kondurmuştu.

"Evimize gidelim mi?"

Kafamı aşağı yukarı salladım. Uyuyup dinlenmek istiyordum. Beni kucağına alıp arabaya yerleştirdiğinde, koltukta dizlerimi kendime çektim. Ve yol boyunca sessiz sessiz ağlayıp yeri izledim. Araba durduğunda üzgünce bana doğru döndü.

"Özür dilerim seni oraya götürmemeliydim."

"Özür dileme artık. Senin bir suçun yok."

Çatallı çıkan sesim ile yutkundum. Gözlerim artık ağlamaktan yorulmuştu. Elini tutup, parmaklarımızı birleştirdim.

"Burada uyusam olur mu? Yukarı çıkacak halim yok."

"Ne istiyorsan öyle yap bebeğim. Yeter ki iyi ol, çünkü seni böyle görmek kalbimi acıtıyor."

Koltuktan dikkatli bir şekilde kalkıp kucağına oturup kıvrıldım. Ve göğsüne başımı koydum. Büyük elleriyle vücudumu sarmalarken onun kokusu ve sıcaklığıyla gözlerimi kapatmıştım.

Vote:20
Yorum:10

KORUMA MI? O DA NE? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin