64.

14.2K 487 79
                                    


Herkesin istediği o yeni bölüm geldi!!

Kuralları es geçmekte hiçbir sıkıntı yok. Yorumlarınız ile beni çok mutlu ettiniz.

Herkesin bir düşüncesi var elbette ama ileriki bölümler neyi gösteriyor ona bakmalıyız bebişler.

Sizi seviyorum. İyi geceler.

Çok geç yatıp, o güzel gözlerinizi yormayın.



"Siktirin gidin!"

"Çağlar oğlum!"

"Ne oğlumu ya ne oğlumu? Siktiğimin evinde bir boku beceremediniz! Hele Ceren, onun yaptığını kimse yapmaz!"

"Kendine gel!"

"Kendime falan gelmiyorum! Siktirin gidin şimdi! Bu kıza yaptığınız her şey elbet bir gün sizin başınıza da gelecek! Dua edin şimdi uyanmasın, yoksa sizi pişman ederim!"

"Nereden bilelim oğlum biz hamile olduğunu?"

"Karnındaki benimde çocuğumdu!"

Duyduklarımla gözlerimi açıp, doğrulmaya çalıştım. Ama başıma giren ağrıyla elimi alnıma götürmüştüm. Hafifçe doğrulup etrafıma baktım. Evdeydim. Sertçe kapanan kapı sesini duymamla, ayaklarımı yorgandan çektim. Ama çekmemle birlikte kasıklarımdaki ağrıyı fark ettim. Kapı açılırken yanıma hızla gelmişti.

"Güzelim? Niye kalkıyorsun yataktan?"

"Sen?"

Yutkunup olanları düşündüm. Ben en son telefonda konuşmuştum. Ceren ile ve sesler. Karşımda duran Çağlar'a baktım. Gözlerim dolmuştu.

"Aldattın mı beni? Bunu yaptın mı bana?"

"Hayır hayır asla! Eğer izin verirsen her şeyi anlatacağım tamam mı?"

Kafamı sağa sola salladım. Ayağa kalkacağım sırada kasıklarımdaki acıyla geri yerime oturdum.

"İyi değilsin, lütfen bir otur. Anlatayım ondan sonra döversen döv, söversen söv. Ama beni bir dinle."

"Ne oldu bana?"

"Düştün yani yuvarlandın. Sikeyim ya bunu söylemek çok zor."

"Kimi evden kovdun? Hamile falan?"

Gözlerini gözlerime getirip yutkundu. Ela gözlerinin dolması ile anlamıştım her şeyi. Ben hamileydim ve merdivenlerden düşmüştüm. Bebeğimi düşürmüştüm. Hızla kafamı sağa sola salladım.

"Hayır, olmaz. Ben? Ben bebeğimi-"

Ağzımdan çıkan hıçkırıkla elimle yüzümü kapattım. Vücuduma sarılan beden ile haykırışlarım ve ağlayışlarım artmıştı. Benim bebeğimdi ve ben onu kaybetmiştim.

"Kaybettim! Ben kendi canımı kaybettim!"

"Şş, özür dilerim!"

Titreyen ses bu sefer onun, güçlü olmaya çalışan ise bendim. O da kaybetmişti ve bunu şimdi ancak öğrenmemiz daha kötüydü. Sıkıca ona sarıldım ve yüzümü sakladım.

"Her şey için özür dilerim. Seni yalnız bırakmamalıydım!"

Birkaç dakika sessiz kaldığımda geriye çekildim ve elimin tersiyle burnumu sildim. Gözleri kızarmıştı.

"Bizim bebeğimiz?"

Gözlerim yeniden dolarken, dudaklarımı birbirine bastırdım. Gözyaşlarımı sildiğinde yatağa yattım ve güçlükle dizlerimi kendime çektim. O da arkamdan beri sarılmış, elini saçlarıma atarak okşamıştı.

"Ne zaman düzeliriz, nasıl teselli oluruz bilmiyorum ama bildiğim tek şey onu hep hatırlayacak olmamız. İki haftalık bile olmamış daha. Bu yüzden doktor senin durumunun şu anlık iyi olduğunu söyledi."

"Düştüm, keşke bilseydim. Anlasaydım keşke!"

"Anlayamazdın! Güzelim daha çok erkenmiş, nereden bilecektin ki?"

"Kusuyordum, midem bulanıyordu. Anlamam gerekirdi."

Sıkıca sarılıp beni kendisine çekti ve saçlarıma bir sürü öpücükler bıraktı.

"Eğer yıkılırsan dayanamam! Eğer şimdi dayanmazsak birbirimize, olmaz. Daha önümüzde birçok sene var."

Ona doğru dönüp sıkıca sarıldım. Ama bir yandan da istemsizce gözlerimden yaşlar akıyordu. Bütün bu olanlar beni fazlasıyla yormuştu.

"Aldatmadın dimi?"

"Hayır, yemin ediyorum! Anlatmama izin verir misin?"

Kafamı onaylar biçimde salladım. Alnıma bir öpücük kondurdu ve ellerini saçlarımda gezdirdi.

"Gece yarısı olmadan eve geldi. Bizimkilerle takılıyorduk. Sonra Ceren geldi, benimle konuşmak istediğini söyledi. Bir takım şeyler zırvaladı işte. Sonra  -"

"Sonra ne?"

"Yanlış birkaç şey yaptı! Sen aradın, sana ulaşmak istedim seslendim ama bilmiyorum ne oldu, sana nasıl bir ses geldi."

"Ne söyledi sana?"

"Öğrenmeni istemediğim şeyler. Bu haldeyken sana söyleyemem."

"Ne söyledi?"

Derin bir nefes aldı ve sıkıntıyla konuştu.

"Beni sevdiğini, en başından beri benimle birlikte olmak istediğini söyledi. Karşı çıktım, ama hırsından gözü dönmüştü bir kere."

"Uğur bir şey yapmadı mı?"

"Onlar yanımızda değildi. Özür dilerim güzelim."

"Beni aldatmayacağını biliyorum. Ceren'in bunları yapması şaşırtmadı çünkü gece yarısı daha mutlu olacağım gibi şeyler zırvalayıp durdu. Tek amacı senmişsin demek ki!"

"Düşünme bunları şimdi. Ağrı kesici ister misin?"

"Beni yıkar mısın?"

Kafamı kaldırıp ona baktım. Dolmuş olan gözlerimizle ikimizde kırgın bir tebessüm ediyorduk. Yataktan kalkıp, tişörtünü çıkardı. Ardından beni kucağına aldığında banyoya ilerlemiştik. Suyu açtığında, tezgahın üzerinde, üzerimdeki giysiyi çıkarmıştım. Altımdaki eşofmanıda kendisi kolaylıkla çıkarttığında beni küvetin içerisine nazikçe bıraktı. Saçlarımı köpüklemeden önce güzelce ıslattı. Sırtımı ona döndüğümde, yeniden ağlamaya başlamıştım.

Ben, benim canımdan olan bir parçayı kaybetmiştim ve bunun cezası çok büyük olacaktı. Bunu bana yapanların cezasını çok ağır ödeyeceklerdi. Gözümdeki yaşlar birer birer giderken, içimdeki his öfkeye dönüşüyordu. Ama o öfke bile, Çağlar'ın bana sarılıp omuzumu öpmesi ile anında yok olup gitmişti.

"Canının yandığını biliyorum, senin yandığı kadar benimde yanıyor. Ve şimdi kendim bu kadar dağınıkken seni toparlamaya çalışmak kolay değil. Bu yüzden lütfen iyi ve olumlu düşün olur mu? Çünkü ben öyle yapacağım."

Saçlarımı köpüklediğinde geri ona döndüm. Suyu kapatıp, küvetin çeşmesini açtım ve küvetin deliğini kapattım. Ona sarıldığımda anında sarılışıma karşılık vermişti. Geri çekilip alnını alnıma yasladım.

"Ben, bebeğimizin intikamını almadan onların yakasını bırakmayacağım Çağlar. Bunu böyle bil."

Alnımı ondan çekip dudaklarına küçük ve sakin bir öpücük bıraktım. Kendisi de pantolonunu çıkartıp küvete girdiği gibi ona sarılarak uzanmamı sağladı. Gözlerimi kapatarak sıkıca kendisine sarılmıştım. Ama zihnim, intikam uğruna sarılıyordu.

KORUMA MI? O DA NE? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin