31.

22.9K 674 37
                                    

Karanlık deponun önünde dururken, karşımızda duran korumalara inat güçlü durmaya çalışıyordum. Öfkem gözlerimden ve burnumdan çıkan nefesten anlaşılıyordu. Turgay'ın sert sözleri üzerine bir koruma içeri girdi ve ardından takım elbiseli bir adamla geri döndü. Sırıtan yüzünü görmemle, suratına sert bir tokat attım. Ama attıktan saniyeler sonra Turgay tarafından geri çekildim.

"Sen misin lan benim kocamı döven?!"

Tokatım onda etki etmemiş gibi yüzünü bana doğru çevirdi ve elinde tuttuğu saydam kutuyu korumalarına uzattı. İki adım ileriye gelip tam karşımda durdu. Dik duruşu yüzünden, kendimi Turgay dan kurtarıp dikleştim.

"Kimmiş senin kocan?"

"Adını bilmediğine göre haddinden fazla insan dövüyorsun demek ki!"

"Çağlar'ın karısı sanırım Aziz Bey!"

Korumasının bunu demesinin ardından elimi yumruk yaptım. Sırıttığında, yüzümü buruşturmuştum. Elini hızla takım elbisesinin cebine attı.

"İstersen bunu kolay bir şekilde halledebiliriz..."

"İzel Aşkın!"

"Evet, İzel hanım. Bu işin kolay yolu budur."

Dedi elindeki yazılı çek kağıdını bana uzatarak. Uzatmış olduğu kağıdı alıp rakama baktım. Koca bir kahkaha attığımda, şaşırmıştı. Kağıdı ona çevirip gözünün hizasında tuttum.

"Kolay? Anladım. Asıl kolay olan ne biliyor musunuz?"

Kağıdı gözünün önünden çektiğimde, Turgay'a uzattım. Kaşları çatılı bir şekilde elimden aldı. Ve ardından gülümseyerek önüme döndüğüm an adamın çenesine yumruk attım. Korumaları anında silah çektiğinde Turgay önüme geçmişti.

"Asıl kolay olan, korumalarının yanında bile bu kadar ezik olman pislik herif!"

"İzel tamam bu kadar yeter, gidiyoruz!"

Kolumdan tutan Turgay'a ne kadar karşı çıksamda yerde yatan adama bakıyordum öfkeyle.

"Bu iş sandığın kadar kolay bitemez. Eğer bir daha seni görürsem, yumruk atmaktan fazlasını yaparım!"

Arabaya bindiğimde, işlerin bu kadar da kolay biteceğini sanmıyordum. Bana karşı çıkar veya bana vurur sanıyordum. En azından birazda olsa içim rahatlamıştı. Kalbimin hızlı atması bile hala korkuyor olmamdan kaynaklıydı. Turgay hızlı bir şekilde gaza basarak oradan uzaklaşırken, sinirini her şekilde belli ediyordu.

"Gebertecekler bizi!"

"Bok yaparlar öyle bir şeyi!"

"İzel sen ne ile karşı karşıya olduğunu biliyor musun? Bu adamlar bizden bile yüksek mevkide!"

"Ben ölümle burun burunayım Turgay! Ben, bana nefes olan birisini kaybetmek üzereyim. Şimdi gelmiş bana ölmekten bahsetme! Çağlar'a bir şey olmasına dayanamam!"

Gözlerim yeniden dolarken, üşüdüğümden bacaklarımı sallamaya başladım. Uzun bir yol olacağı için gözümü yola diktim. Ama aklım hala Çağlardaydı. Ameliyattan çıkmış mıydı acaba? O kadar çok merak ediyordum ki, yol boyunca sürekli onu düşünmüştüm.

Hastaneye geldiğimizde hızlı adımlarla ameliyathanenin önüne ilerledim. Bizimkileri görmemle, çıkmadığını anlamam uzun sürmemişti. Üzgün bir şekilde koltuğa otururken, yanımıza bağırışlar içerisinde Yalçın Amca ve Sultan hanım girmişti.

"Oğlum nerede?!"

Çığlığı karşısında beni görmesiyle yanıma geldi ve hızlı bir şekilde suratıma tokatı yapıştırdı. Tepki bile vermeyip aynı pozisyonda kalmıştım.

"Napıyorsun be sen?"

Ceren'in çirkefliği gözler önüne serilirken, Sultan hanımı anında önümden itmişti.

"Hepsi senin yüzünden! Sen hayatımıza girdiğinden beri oğlumun yüzünü bile göremez oldum! Şimdi de bu hale sen mi getirdin onu?"

Acımasız sözleri üzerine yutkundum. Ben hiçbir şey yapmamışken, bu kadar laf etmesi canımı acıtmıştı. Önümde duran Ceren'in koluna tutunup yavaşça ayağa kalktım. Ayaklarım bile kendini götüremez bir haldeydi. Ceren ve Berna koluma girdiğinde son bir kez ameliyathanenin girişine baktım.

Lütfen sevgilim, bizi yalnız bırakma.

Gözlerimden yaş akarken, merdivenlerden aşağıya indik ve bir kat aşağıdaki koltuklara oturduk. Ceren'in çirkefliği hala devam ediyordu.

"Çağlar'ın annesi o kadın Ceren."

"Kim olursa olsun, benim kardeşime kimse vuramaz!"

İkisinin de elini tutup geriye yaslandım. Nefes almak bile zor geliyordu artık.

"Geçende de bize anlatmak istemediğin konu bu kadın mıydı?"

Berna'nın sözüne kafamı aşağı yukarı salladım.

"Ah götüm! Bir de gelmiş senin yüzünden göremedim diyor!"

Sözünü bitirir bitirmez hıçkırıklarımla birlikte seslice ağlamaya başladım. Elimle yüzümü kapatıp, dua ederek ağlıyordum. Beni mutlu edebilecek tek şey, ameliyattan sağlıklı bir şekilde çıkmasıydı. Bunun için ne olursa yapardım.

İlk yapacağım iş ameliyattan çıktığı andan itibaren hayaller kurup, gerçekleşmesi için harekete geçmek olacaktı.

Çünkü kendisi şu an yanımda bile değilken, hayal kurmak çok cazip gelmiyordu.

"Onu kaybetmek istemiyorum. Allah'ım lütfen! Lütfen yardım et!"

Kriz geçirir biçimde olduğum yerde ağlıyor, tırnaklarımla açıkta kalan vücudumu çiziyordum. Kızlar zar zor ellerimi vücudumdan çekmemi sağlamıştı. Ama fayda eder miydi ki?

İnsan diğer canı masa başındayken, kendi canını düşünür müydü?


İzel'in cesaretinden isteyen var mı xşsğsçğskekdn

Cidden birkaç bölümü ağlayarak yazdım, siz bir de diğer bölümü görün çok fenaa

🥺😣

Vote:45
Yorum:20

KORUMA MI? O DA NE? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin