Tamı tamına beş saat. Beş saattir, mağaza mağaza geziyorduk. Bacaklarımı artık hissetmiyordum. Ceyda teyze benden daha hızlı çıkmıştı vallahi.
"Ay bittim ben!"
"Al bende de o kadar!"
İkimizde elimizdeki poşetleri yere bırakmıştık. Ceyda teyze bunu gördüğü gibi bize doğru dönüp, kahkaha attı.
"Hadi hadi, şuraya da girelim otururuz bir yerde."
Alt dudağımı büzüp Ceren'e baktım. İkimizde aşırı yorulmuştuk. Elimdeki poşetleri alıp hınzırca gülümsedim.
"İlk yeri kapan tatlıları seçer."
"Ya!"
Hızlıca adımlayıp, Ceyda teyzenin girdiği mağazaya girdim ve gözüme kestirdiğim koltuğa gittim. Tam oturcaktım ki, kolumdan tutulmasıyla yeniden yürümeye başlamıştım. Ceren koltuğa oturduğunda kahkaha atmıştı.
"Çok kötüsün!"
"Ee kardeşim, sonuçta evlenen ben değilim!"
Kıkırdayıp önüme döndüm. Ama dönmemle bir iç çamaşırla karşılaşmam bir olmuştu. İç çamaşır mı?
Yüzümü buruşturdum ve iç çamaşırı elime alıp baktım. Hani nerede?"Beğendiğin bir şey var mı?"
"Ee, hayır."
"İyi o zaman. Ben senin için seçerim."
"Ceyda teyze, teşekkür ederim ama ben seçsem daha iyi."
"Emin misin?"
Gülümseyip kafamı salladım. Yanımdan ayrılırken, poşetleri Ceren'e verip mağazayı gezmeye ve beğendiğim şeyleri elimde tutmaya başladım. İç çamaşırlar kesinlikle çok güzeldi. Ama bunları giymek bana göre cesaret isterdi. Hele ki Çağlar'ın yanında.
***
"Nasıl geçti günün?"
"Yorucu!"
Kendimi yatağa atıp bacaklarımı kendime çektim. Gözlerim yavaştan kapanırken, arkama geçip sarılmıştı. Saçlarımı bir kenara çekip boynuma öpücükler bıraktı. Huylanmam üzerine kıkırdamıştım.
"Senin günün nasıldı?"
"Özlem dolu!"
Gülümseyip gözlerimi kapattım. Elini geceliğimden içeriye soktuğunda, elinin üzerine elimi koydum.
"Bu kadar istekliyken, anne olmaktan korkman saçma değil. Biliyorsun değil mi? İstekli olman senin arzundur ama annelik herkesi korkutur."
Ona doğru dönüp, bir bacağımı bacağının arasında doğru yerleştirdim. Bu hareketime gülümsemişti.
"Biliyorum. Senin arzunu da hissedebiliyorum."
Dudaklarına doğru yaklaşıp, nefesimi verdim. Elimi yanağına attığımda, gözlerimi kapatmıştım.
"Öp beni! İlk ve son günmüş gibi!"
🔞
Elini saçlarımda dolaştırdıktan sonra yanağıma koyup, nazikçe dudaklarıma yapıştı. Sakin sakin öpüşmemizi sürdürken, dudaklarının tadını alabiliyordum. Dişlerini dudaklarıma geçirmeye başladığında yatakta üstüme çıkmıştı. Dillerimizi yavaştan içeriye sokmuş ve öpüşmeye devam etmiştik. Sessiz inlemelerime karşılık kendisini bana bastırmasıyla aniden dudaklarını dudaklarımdan çekmiştim. Karnım içeriye çekilirken, nefeslerimiz hızlanmıştı.
Çağlar, üzerimde ki geceliğin eteklerini tuttuğunda durdurdum. Sütyenim yoktu. Olması gerekli miydi? Nişanlacaktık sonuçta. Gözlerimi kapatıp elimi elinden çektim ve geceliğimi çıkarmasına izin verdim. Başımdan çıkardığında, hızlı nefesimden dolayı göğüsüm yukarıya çıkıyordu. Üzerime yeniden eğildi ve elini çok sıkmadan boğazıma attı.
"Çok güzelsin, her zerren çok güzel."
"Benimle konuş meleğim."
Bir elini yavaşça sol göğsüme attığında, seslice inledim. Yavaş yavaş sıkıyordu.
"Ne demem gerektiğini bilmiyorum!"
Hazdan dolayı çıkan sesim fısıltı gibiydi. Boynuma öpücükler bırakırken, bir yandan da göğsümü sıkmaya devam ediyordu.
"Lütfen."
"Lütfen ne güzelim?"
"Lütfen daha çok sık."
"Ah!"
Bir anda sıkmasıyla, başımı geriye atarak inlemiştim. Belim havaya kalkmış, ona daha çok yaslanmamı sağlamıştı. Bir elimi çarşafa atıp sıktım. Elini boğazımdan çekti.
"Bana bak. Güzelim bana bak!"
Gözlerimi açıp ona baktım. Gözleri gözlerimdeyken, göğsümü yalamaya başladı. Ardından ağzına alıp, emmeye başladı. Hazdan dolayı gülümsüyordum. Ellerimi saçına attım.
"Çağlar!"
Sert emmesine karşılık her dil darbesinde, dişlerini geçirmesinde inliyordum. Bu yüzden kalçalarım daha fazla yukarıya kalkıyor ve kabarmış olan erkekliğine değiyordu. Ve onu hissetmek beni daha çok heyecanlandırıyordu. İşini bitirdiğini, kafasını kaldırıp gülümsemesinden anlamıştım. Bende gülümsedim ve elimi ensesine attım.
"Seni rahatlatmak istiyorum."
Kadınlığımı ona daha çok bastırdığımda, beni üstüne çıkarmıştı. Üzerinde oturur pozisyona geldiğimde, reglimin bittiği için sevinmiştim çünkü kabarmış olan erkekliğini daha net anlayabiliyordum. Bacaklarımı daha fazla ayırdı. Elini kalçalarıma atıp bedenimi biraz öne ittirdi. Bu yüzden bir elimi göğsüne atmak durumunda kalmıştım. Nefesim hızlanırken, onun gözlerini kapatmış olduğunu gördüm.
"Üstüme eğil!"
Söylediğine itaat edip, üstüne eğildim. Kalçamı tam kavrayıp, ayırdı ve erkekliğine daha çok bastırdı. Ve ileri geri hareketler yapıp üstünde sürtünmemi sağladı. Kısık kısık nefes alışverişimi yaparken, boynunu emmeye başlamıştım. Kadınlığımda hissettiğim ıslaklıkla ufak bir çığlık atmıştım.
"Islandın mı?"
Kafamı sallarken, gözlerimi kaçırıyordum. Elini yanağıma koydu.
"Utanma hatta arsızlaş! Açık konuşabilirsin tamam mı güzelim?"
Yine kafamı salladım. Kalçamdaki ellerini alıp, açık olan göğüslerime getirdim. Utanma hissimi bir kenara atıp bu sefer üzerinde kendim gel git yapmaya başladım. Dişlerimi sıkarken, başımı geriye atmıştım. Eli göğsümü sıkıca kavrarken gözlerimi kapattım.
"İzel inle!"
Dediğine kulak asmadım. Ama o sinirlenmiş bir şekilde boğazımdan tuttuğu gibi kendisine çekti.
"Ah, dayanamıyorum!"
Ona sürtünmem yavaşladığında, elini belime atıp kendisi hareket ettirmeye başlamıştı. Bir yandan da boynumu emiyordu.
"Siktir, bu çok güzelmiş!"
"Hadi güzelim biraz daha dayan!"
Sürtünmem hızlandığında oturur pozisyona geldim ve kadınlığımı birleştirdiğim erkekliğine baktım. Eşofmandan beri tam üstündeydim. Sanki delip geçecek gibiydi. Biraz geriye doğru gidip sürtünmeye devam ettim.
🔞
"Bu durumda bile beni böyle rahatlatabiliyorsan, evlendiğimizde..."
"Evlendiğimizde ne?"
"Evlendiğimizde kim bilir nasıl rahatlatacaksın!"
Kendisini serbest bırakana kadar sürtünmeye devam etmiştim. Aradan geçen tahminen beş dakikanın ardından sürtünmeyi bırakmıştım. Serbest kaldığında biraz oturur pozisyonda kaldık ve ardından ayrı ayrı duşa girdik. Kesinlikle çok güzel hissetmiştim. Korkum git gide azalmıştı. Ve bu daha iyi hissetmemi sağlıyordu.
vote:55
yorum:20
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUMA MI? O DA NE?
Literatura Feminina"Şimdi ben nereye gidersem gideyim, sen benim peşimde mi olacaksın?" "Evet, efendim." "Efendim mi? Farkında mısın bilmiyorum ama sen benden büyüksün. Bu yüzden İzel demen yeterli." "Peki, İzel..." Ve hayatımın böyle süreceğini bilseydim, çok önceden...