Gürültüden ve kalabalıktan sıkıldığım için dışarıya çıkmıştım. Hava çoktan kararmıştı. Ve bu güzel havada kendimi kapalı bir alana mahkum bırakmayı düşünmüyordum. Elbisemi kıvırıp havuzun kenarına oturmuştum ve elime çaktırmadan aldığım alkollü kokteyliyi yudumluyordum. Ceren, haliyle şirketteki müşterileriyle ilgileniyordu. Çağlar bir anda ortalıktan kaybolmuştu, bende haliyle sıkıldığım için buraya gelmiştim.
"Sıkıldın mı?"
Çağlar'ın sesini duyduğumda, başımı arkaya çevirmiştim. Hafif tebessüm ederek kafamı aşağı yukarı salladım. Bazen düşüncelerimi okuduğundan şüphe ediyordum. Ama bu hali hoşuma gidiyordu. Kendisi şezlonga otururken, ayaklarımı soğuk havuzdan çıkardım. Ve yanı başında duran şezlonga oturdum.
"Sen neredeydin?"
"Arkadaşlarımı gördüm."
Yeniden kafamı salladığımda elimdeki yarılanmış kadehi dikledim ve kenara koydum. Ardından kendimi şezlonga bıraktım. Yorulmuştum, uykum gelmişti ve göz makyajımdan dolayı gözlerim acıyordu. Hafiften gözlerimi kıstığımda, kendisinin ceketini çıkardığını ve üstüme örttüğünü gördüm. Hava akşam olmasına rağmen sıcaktı, ama arada bir rüzgar kendini belli ediyordu işte.
Ellerini kafasının arasına aldığında, kaşlarım çatılmıştı. Bu halini görmeyi sevmiyordum. Hızla yattığım yerden kalktım ve ceketi omuzlarıma aldım. Kırdığım bacaklarımı onun bacaklarının üstüne koyduğum da şaşkınca bana bakıyordu. Yüzümü yavaşça yüzüne yaklaştırdım.
"Seni üzgün görmek istemiyorum."
Elimi ensesine atıp, parmaklarımı saçlarına daldırdım. Birazda alkolun verdiği etkiyle onu öpme arzum daha çok çoğalmıştı. Burnumu, burnuna sürttüm sakince. Bir eli çıplak bacağımdaydı ama sadece dokunuyordu. Beni sevmediğini ve istemediğini biliyordum. Bunun için onu zorlamayacaktım.
Yüzümü hafifçe yana kaydırıp yüzüne daha çok yaklaştım ve kırmızı ile boyanmış dudaklarımı, yumuşak dudaklarına bastırdım. Kendisi bana karşılık vermese de dudaklarına uzun bir öpücük bırakmıştım. Beynim şu an kesinlikle utanç duygusunu es geçiyordu. Geri çekildiğimde, onu öpmüş olmanın verdiği sevinci midemde hissediyordum. Kalbim daha sakindi ama midem hala hareketliydi.
Gözlerim heyecanın verdiği etkiyle kapalıydı ve gülümsüyordum. Bana karşılık vermemesi ne kadar moralimi bozsa da, yine de onu öptüğüm için mutluydum. En azından bu duyguyu onun gibi mükemmel birisi tarafından tatmıştım. Bu benim için yeter de artardı bile.
Uykum yavaş yavaş gelirken, kafamı onun omuzlarına koydum. Ve birkaç dakika da onun kokusuyla uyuyakaldım.
***Yazardan;
Adam, kucağında taşıdığı küçük kızı yavaşça yatağına yatırdı. Ne kadar gürültülü olsa da, küçük kız alkolün etkisiyle uzun bir süredir zaten uyuyordu. Üstüne yorganını çekip güzelce omuzlarına kadar örttü. Yüzüne düşen bazı sarı kıvırcık saçlarını kenara çekti. Elini yanağına koyup biraz okşadı.
Küçük kızın onu sevdiğini mezarlığa gittiğinden beri biliyordu. Onu mezarlığın içerisinde ararken, neler konuştuğunu duymuştu. Kendisi için söylenenlere sevinmişti bile. Ama uzun zaman sonra sevginin ona bu kadar iyi gelmesi, kendisini korkutuyordu. Kendisinden yaşça küçük olan kızın kalbini kırmaktan korkuyordu. Çömeldiği yerden uzanıp dudağının kenarına bir öpücük bıraktı.
Bu öpücüğü sanki yıllardır bekliyor gibiydi. Hayatına giren hiçbir kadında, bu kadar iyi hissettiğini hatırlamıyordu bile. Dudaklarını yaladığında küçük kızın dudaklarındaki rujun tadını aldı. Bu onu gülümsetmişti. Derin bir nefes aldığında, küçük kızın hemen yanına bir yastık bıraktı gece sarılabilmesi için. Ve kendisi onu ne kadar yalnız bırakmak istemese de evden çıkıp gitti.
Sabaha kadar dışarılarda dolaşmış, ardından hızla babasının yanına gitmişti. Eve geldiğinde annesi sabahtan kalkmış, oğlunu evde görünce özlemle ona sarılmıştı. Biraz konuştuktan sonra, babası gelmişti yanlarına.
"Nasıl gidiyor, anlaşabiliyor musunuz o kızla?"
Demesinin ardından kafasını salladı yavaşça. İyi anlaşıyorlardı ama bugünden sonra nasıl olacaklardı emin değildi. Babası bu duruma sevindi. Ortağının kızını bilerek oğlu ile evlendirmek istiyordu. Ama babasının bilmediği bir şey daha vardı. O kız, ortağının gerçek kızlarından birisi değildi.
Genç adam bu durumu biliyordu ve babasına tek bir kelime bile etmemişti. Eğer babası bilseydi, sevdiği küçük kızı değil, ortağının gerçek kızını onunla evlendirecekti. Bunu asla istemiyordu. Gülümseyip annesinin elini bir kez daha tuttu ve sarıldıktan sonra odasına ilerledi.
Odasının duvarında duran siyah beyaz portreyi eline aldı ve gülümseyerek onu izledi. Yerine yerleştirdikten sonra, duygularının ne kadar çok açığa çıktığını fark etti. O küçük kızı gerçekten çok seviyordu ve onun için ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Sevgisini dışarıya yansıtan birisi hiç olmamıştı. Bu zamana kadar hiç gerçek ilişkisi bile olmamıştı. Ve şimdi onu gerçekten severken, neler yapması gerektiğini en ince ayrıntısına kadar düşünmeliydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUMA MI? O DA NE?
ChickLit"Şimdi ben nereye gidersem gideyim, sen benim peşimde mi olacaksın?" "Evet, efendim." "Efendim mi? Farkında mısın bilmiyorum ama sen benden büyüksün. Bu yüzden İzel demen yeterli." "Peki, İzel..." Ve hayatımın böyle süreceğini bilseydim, çok önceden...