27.

25.9K 734 67
                                    



Arabadan indiğimizde, erkeklerin bizi kapının önünde beklediğini gördük. Sıra halinde yanlarına ilerlerken konuştum.

"Ne halletmek istiyorsanız onu yapın, öpüşün, koklaşın ama buradan sevgili olarak çıkın!"

İkisi de kafasını salladığında gülümsedim. Benim bir problemim yoktu ki zaten. Onları kışkırtıp, sevgili olmalarını sağlamıştım sadece. Çağlar ile karşı karşıya geldiğimizde ellerimi göğsümde birleştirdim. Aynı şekilde kızlarda öyle. Bu bir kıskançlık belirtisiydi...

"O kız nerede?"

"Ne kızı Berna?"

"Telefondan gelen ses diyorum hocam!"

"Hala hocam diyor çıldırıcam ya!"

Çağlar kaşlarını çatarak bana baktı.

"Sen hoparlörde mi tutuyordun telefonu?"

Kulağına doğru ayak uçlarımda yükseldim. Ama bir yandan da kıkırdıyordum.

"Hayır, kızların derdi olduğu için kız sesi duydum dedim. Aslında o sesin Uğur'dan çıktığına adım kadar biliyorum. Ama sen yine kavga ediyormuşuz gibi yap."

Gülümsememi silip geri çekildim. Sinirli sinirli bakmaya çalışsam da, gülümsemesi beni benden alıyordu.

"Kimdi o kız Çağlar?"

"Evet, kimdi o kız?"

Berna ve Ceren yeniden tekrarladıklarında gülmemek için dudaklarımı bastırdım. Ceren sevgili olmamalarına rağmen hesap soruyordu ve bu durum komiğime gitmişti. Sonuçta sevgili değillerdi.  Ama bu iyiye işaretti. Uğur ise korkmuş gibi Çağlar'a yanaşmaya çalışıyordu.

"Abi kim bunlar?"

Gerçekten bir kız sesi duymamla kaşlarım çatılmıştı. Kime abi demişti o? Çağlar arkasını döndüğünde, sırıtarak kıza sarıldı ve bana doğru getirdi. En fazla beş, altı yaşındaydı. Siktir, bu kız kardeşi!

"Mine, İzel benim kız arkadaşım."

"Sürekli bahsettiğin o kız mı?"

Dudağımı ısırıp Çağlar'a baktım. Kardeşine benden mi bahsetmişti? Benden! Gülümseyerek kıza elimi uzattım ve hafiften eğildim.

"Memnun oldum Mine."

"Sonunda be!"

Bir anda boynuma sarılmasıyla, kaşlarım havalanmıştı. Ceren ve Berna erkeklerle birlikte yanımızdan ayrılmışlardı. Kızı kucağıma alıp Çağlar'a baktım. Baktım ama kocaman gülümseyerek bize bakıyordu. Şaşırmıştım. Ne yapmalıydım?

"Birlikte resim yapabilir miyiz?"

Bana gülümseyerek soru sorduğunda, kafamı onaylar biçimde salladım.

"Tabi ki, neden olmasın?"

Kucağımdan indiğinde elimi tuttu ve içeriye götürdü. Burası kimin eviydi bilmiyordum ama aşırı pahalı duruyordu.

"Abim senin dairelerini söyleyip duruyor. Daire çizmeyi çok mu seviyorsun?"

Ensesine çizdiğim dairelerden bahsediyordu. Dudağımı ısırıp elimi alnıma koydum. Masanın köşesine oturduğumda, Çağlar da yanıma oturmuş kulağıma eğilmişti.

"Eve gidince böyle ilgi istiyorum."

Gülümsedim. Kafamı ona çevirmeden Mine'ye cevap verdim. Yoksa ona dönseydim büyük ihtimalle dudak dudağa gelecektik.

"Evet, severim. Peki sen, ne tür şeyler çizmeyi seversin?"

"Ben abimi çizmeyi çok severim. Artık seni de çizeceğim."

"Teşekkür ederim."

Önümdeki kalemi alıp kağıda bir şeyler karalamaya başladım. Mine de o sırada bir şeyler çiziyordu. Bu haline gülümseyip ,Çağlar'a döndüm. Elini şakağına koymuş bize bakıyordu. Elimle yanağını okşadım.

"Neler yaptın gittikten sonra?"

"Seni özledim!"

Yanaklarım kızarırken, Mine'nin kıkırdayışını duymuştum. Yüzümü eğip elimi Çağlar'ın yüzünden çektim.

"Abi, yengem utandı!"

Yenge demesiyle bakışlarımı kaldırıp ona baktım. Beni bir anda sahiplenmesi çok hoşuma gitmişti. Saçlarını karıştırıp alnından öptüm. Bu halime gülümsemişti. Mine'yi sevmiştim. Zaten ikimiz de birbirimizi sevmeseydik çok zor olurdu. Hem annesi, hem de kız kardeşi... Bu bana biraz fazla gelebilirdi.

Yüzüm hafiften düşerken, kağıdı karalamaya devam ettim. Resim yeteneğim berbattı. Kesinlikle cin ali bile zor çiziyordum :D

Çağlar elini bacağıma atıp okşamaya başladığını bile yeni yeni fark ediyordum. Kalemi elimden bırakıp, ona doğru baktım. Çok güzel gülümsüyordu. Kalın dudaklarını ıslatıp, göz kırptı. Gülmeme rağmen gözlerimi devirdim. Her seferinde nasıl düşmeyi beceriyordum bilmiyordum.
***
"Nasıl yaparsın ya bana bunu?"

"Ben bir şey yapmadım! O sikik herif yüzünden oldu her şey!"

"Hayır, hepsi senin yüzündendi.Defol git bu evden!"

"Sesini bana yükseltme, son kez uyarıyorum!"

Vücudundaki bütün siniri kollarına yükleyip destek alarak göğsünden ittirdi ve kapı dışarı etti. Son bir bakışmanın ardından tek duyulan ses, ikisininde gözlerindeki öfkenin savaş sesiydi. Kendine hakim olamayarak ağlamaya başladı ve yere yığıldı. Onu düşünmek bile artık acı veriyordu kendisine. Son hatırladığı şey ise, ona gerçekten kırgın olduğuydu...

Görselde bebek var ama çok aldırmayın. Sadece bu fotoğrafı bulabildim.

Vote:30
Yorum:13

KORUMA MI? O DA NE? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin