"Yiyecek bir şeyler aldınız mı?"
"Aldık ama içecekleri unuttuk."
"Neyse, yapacak bir şey yok."
Çantaları karıştırıp içinden vücudumuza sürmek için güneş kremini aradım. Sonunda bulduğumda, Mine çoktan denize doğru gitmişti bile.
"Mine!"
Bana doğru baktı ve elimle çağırmama karşılık adımlarını bize doğru çevirdi. Hızla boynuma sarılıp yanağımdan öpmüştü.
"Biliyor musun, abim denize gelmeyi hiç sevmez."
"Cidden mi?"
"Hı hı! Denizde hep başına bir şey gelirmiş."
Kaşlarımı çattım. Ne gibi şeyler?
"Tamam hadi otur üstünü çıkaralım."
Elbisesini çıkartıp, vücuduna krem sürdüm ve saçlarını tokasıyla topladım. İşimin bittiğini anladığında hemen yanımızda durup kumlarla oynamaya başlamıştı. Çağlar da arabadaki şemsiyeyi kuma dikip, yanıma yerleşti. Gülümseyip başımı onun omuzuna koydum.
"Üstünü çıkarda krem süreyim."
Dediğimi ikiletmeden üstündeki tişörtü çıkardı ve sırtını bana döndü. Sırtındaki tırnak izlerim hala belli biçimde duruyordu. Bunun ardından ensesine ve omuzuna bir öpücük kondurup, tırnaklarımı sırtında gezdirmiştim.
"Güzelim, bunun bir üst leveli yatak olmalı, deniz değil."
Kahkahamı atıp kremi sürmeye başladım. İyice yedirdikten sonra, bende üstümdeki kıyafetleri çıkartıp ona sırtımı döndüm.
"Senin vücudunu yeni yeni çıplak görürken, bu itlerin benden önce görmesi sinirlerimi bozuyor!"
"Ama sen daha şanslısın ki, dokunabiliyorsun."
Arkadan beri boğazımdan tutup, başımı arkaya çevirmemi sağladı. Dudaklarıma sert bir öpücük kondurdu. Gözlerim yavaştan kapanmıştı Bile. O sırada Mine koşa koşa yanımıza geldi ve kucağıma oturdu. O da bunu fırsat bilip, boyun girintimi öpmüş ve elini kalçalarımda gezdirmişti.
"Keşke Ardayı da çağırsaydık!"
"Ama bizde numarası yok ki aşkım. Belki başka sefere."
Kafasını sallayıp, elindeki kürekle kucağımda oynamaya başladı. Saçlarıyla oynarken aslında iyi bir anne olabileceğimi düşünmüştüm. Gerçekten, mutlu bir anne olabileceğimi düşünmüştüm.
"Abi hadi denize girelim."
Ayağa kalktıkları vakit, Mine'nin ve Çağlar'ın yanağına öpücük kondurmuştum.
"Sen gelmiyor musun?"
"Ben biraz güneşleneceğim. Sonra gelirim."
Onlar denize ilerlediklerinde, havlunun üzerine yüz üstü yattım ve onları seyretmeye başladım. O kadar iyi eğleniyorlardı ki, bunu gülümseyerek izliyordum.
"Sence de yakışıklı değil mi?"
"Evet, boşanmış sanırım. Tek gelmiş gibi duruyor."
"Nerede oturuyor acaba, yanına yerleşsek?"
Gelen seslere kaşlarımı çatıp, kafamı kaldırdım ve ayaktan beri Çağlar'ı izleyen kızlara döndüm. Pisliklere bak sen! Sinirle ayağa kalkıp, denize doğru ilerledim ve çokta ötede olmayan Çağlar'ın yanına ilerleyip omuzuna bir öpücük kondurdum.
"Hayatım sen, Mineyle ilgilenir misin?"
"Neden?"
"Telefonuma bakmam gerekiyor."
"Hayır, bakamazsın!"
Kaşlarını çatıp, eliyle saçlarını düzeltti. Mine kendi halinde dizimizin dibinde su ile oynarken, bir yandan da elimle kolunu tutuyordum. Elini yanağıma atıp sırıtarak bana baktı.
"Bir şey mi oldu?"
"Hayır, olmadı. Ama ne güzel oynuyoruz, sonra bakarsın."
"Peki."
"Bir öpücük alayım?"
Sırıtması çoğalırken, Mine'nin bakmadığına emin olup dudaklarımı öptü. Gülümseyip dudaklarımı yaladım. Ve kulağına yaklaştım.
"Bugün çok yorulmazsam, yine duş alır mıyız?"
"Elbette güzelim, benim için bir zevktir!"
Sırıtmasını gördüğümde, bacaklarımın arasına girip beni omuzuna aldı. Çığlığım üzerine Mine ellerini çırparken, onu da kucağına almıştı.
"Abi beni de al!"
Kahkahalarımızın ardından beni yavaşça indirip, onu sırtına aldı. Ortaya güzel bir kare çıkarken, denizde baya zaman geçirmiştik. Güneşin batmasına yakın, denizden çıkıp kurulanmış ve yeni kıyafetleri üzerimize geçirmiştik. Çağlar bir yerden içecek bulacağını söylediğinden yanımızdan ayrılmıştı ve bizde Mineyle evde yaptıkları tostları gömüyorduk.
"Beğendin mi bugünü?"
"Hı hı çok güzeldi. Bir daha gelir miyiz?"
"Tabiki de geliriz aşkım."
"İzel abla?"
"Efendim canım?"
"Abimi seviyorsun dimi?"
"Elbette seviyorum. Hatta o kadar seviyorum ki, her zaman yanımda o olsun istiyorum, bana sarılsın, beni öpsün istiyorum. Bir çocuğumuzda olsun istiyorum tabi. Sen ne dersin?"
"Bebek mi?"
Kafamı sallarken gözlerini fal taşı gibi açtı ve yanağıma bir sürü öpücük bırakmıştı.
"Ben bebekleri çok severim. Hadi bebek olsun!"
Kısık kahkahamla, kucağıma yatıp kafasını göğsüme koyam Mine'ye baktım. Saçlarını okşarken, ikinci bir huzurun çocuk olduğunu anlamıştım. Bir bebek. Bizi birbirimize daha çok bağlayacak bir bebek.
"Ulan haysiyetsiz orospu! Bir de çocuk mu peydahladın lan sen?!"
Kolumdan tutulup savrulurken, hızla Mine'yi kucağımdan indirip arkama aldım. Karşımda gördüğüm Mert ile yutkunmuştum. Üstümüze doğru gelirken, Mine korkudan bacağıma sarılmıştı.
"Mert, git buradan!"
"Hanımefendiye bak sen! Kaç yıldır gizliyordun lan sen! Orospu mu oldun lan başımıza!"
"Ne düşünüyorsan düşün ama git buradan!"
"Öyle iş yok!"
Cebinden çıkardığı bıçakla, nefesimi tuttum ve Mine'nin bakmadığına emin olup bir adım daha geriledim. Ama ne kadar gerilesemde üstümüze doğru sırıtarak geliyordu.
"Lan piç! Ben sana bir daha yaklaşmayacaksın demedim mi lan?!"
Çağlar'ın Mert'e yumruk atmasıyla derin bir nefes aldım ve yerde olan Mine'yi kucağıma alıp geriledim. Mert'in elindeki bıçak başka yere savrulurken, hala yumruk yemeye devam ediyordu.
"Çağlar tamam hadi gidelim."
Son bir yumruk atıp, yerdeki bıçağı aldı ve eşyaları bir çırpıda toparlayıp arabaya doğru ilerledik. Derin nefesler almaya çalışıyordum ama pek fayda sağlamıyordu. Mine'nin kucağımda uyukladığını gördüğümde, bende gözlerimi kapatmıştım.
şimdi genellikle yorum yapan arkadaşlarımızın sorunu, bölümlerin kısa olması. Evet, haklısınız. Ama taslakları yayınladığım için kısa bölümler oluyor. Ama ileriki bölümleri uzun yazmaya çalışıyorum, ki +18 bölümler uzun hatta iki bölüm üst üste.
hadi öptüm sizi muaah 💖
vote:60
yorum:20
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUMA MI? O DA NE?
ChickLit"Şimdi ben nereye gidersem gideyim, sen benim peşimde mi olacaksın?" "Evet, efendim." "Efendim mi? Farkında mısın bilmiyorum ama sen benden büyüksün. Bu yüzden İzel demen yeterli." "Peki, İzel..." Ve hayatımın böyle süreceğini bilseydim, çok önceden...