Üstüme eğilip uzandı ve usulca burnunu yanağıma değdirdi. Bu haline gülümseyip, elimle saçlarını karıştırdım. Bir anda başını kaldırıp bana baktı.
"Cidden hiç bebeğimiz olabileceğini düşündün mü?"
Kaşlarımı hafifçe çattım ve gülümsememi çoğaltıp gözlerinin tam içine baktım. Ama kendisi durgundu.
"Evet, düşündüm. Oğlumuz, senin çocukluğun gibi yerinde duramayan, hep enerjik. Kızımız, baba düşkünü, böyle hep bir şeyler yapmak istiyor seninl-"
Dudağıma yapışmasıyla şaşırsamda, gülümseyerek ona karşılık vermiştim. Ellerini sertçe yanağımda gezdirip kendisine daha çok çekiyordu. Kafasını yana yatırıp daha çok iştahla öpmeye başladığında, bir yandan da rahat durmayıp erkekliğini bastırıyordu. Bu nedenle ağzımdan inlemeler kaçıyor, ama bir yandan da gülümsemeye çalışıyordum. Dudaklarını ayırıp, hemen üstünde kalmasını sağladı.
"Eğer susmazsan, hemen şu an çocuk yapma işlemlerine başlayabiliriz güzelim!"
"Yapalım o zaman!"
İhtiraslı sesimle, bir elini bacağıma attı ama hesaplamadığımız bir konu olarak zil çalmıştı. Kaşlarımı çattım.
"Zil çalıyor."
"Çalar, çalar gider."
"Çağlar, bolca zamanımız var merak etme."
Oflayarak üstümden kalktı.
"Ne zaman bir daha bu kadar istekli olucaksın acaba? Sikimi elledin amına koyim!"
Sinirli haline kaşlarım hafiften kalkarken, odadan çıkmıştı. Peşinden gidip, zile basanın kim olduğuna baktım.
"Ne var anasını satıyım!"
Kapıyı öfkeyle açarken, aslında gelenin kardeşi olduğunu görmüştük. Elini ensesine atıp, dudağını ısırarak bana baktı. Gülümseyip yere çömelip kollarımı açtım ve bana sarılmasını sağladım.
"Mine hoşgeldin!"
"Hoş buldum İzel abla."
Geriye çekilip yanaklarından öptüm. Çağlar kapıdaki korumayı gönderip kapıyı kapattı.
"Ben size yatıya geldim biliyor musunuz?"
Çağlar sinirle elini saçına atıp, karıştırmıştı. Bu haline gülümsemiştim.
"Ne güzel aşkım. Hadi gel, karnın aç mı? Biz hiçbir şey yemedik ve çok açız."
Elimi karnıma atıp ovaladım. Bu halime gülüp, kendi karnını da ovaladı.
"Evet çok açım. Abi?"
"Efendim güzelim?"
Sırtındaki çantasını çıkarıp ona doğru döndü ve kucağına alması için ellerini yukarı uzattı. Onları öyle görünce mutlu olmuştum. Bir anda sıkıca sarılıp, ağlamaya başlamasıyla kaşlarım çatılmıştı.
"Mine, ne oldu abiciğim?"
"Annem bir daha senin yanına gelemeyeceğimi söyledi! Ben seni çok özledim."
Üzgün bakışlarımla onların yanına gittim ve bende sarılıp, Mine'nin sırtını okşadım.
"Aa Mine, öyle şey olur mu? Annen şaka yapmıştır, hem abin seni görmeden nasıl dayanır?"
Boncuk gözlerini bana çevirip, elinin tersiyle sildi ve büzülmüş dudaklarını bize gösterdi.
"Cidden mi?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUMA MI? O DA NE?
ChickLit"Şimdi ben nereye gidersem gideyim, sen benim peşimde mi olacaksın?" "Evet, efendim." "Efendim mi? Farkında mısın bilmiyorum ama sen benden büyüksün. Bu yüzden İzel demen yeterli." "Peki, İzel..." Ve hayatımın böyle süreceğini bilseydim, çok önceden...