1.

129K 2.8K 725
                                    

Odasına doğru ilerlediğimde, beyaz kapıyı açıp içeriye girdim. Çoğunlukla yeşil olan odada gözlerimi çalışma masasına yönlendirdim. Adımlayıp masanın önüne geldiğimde, kulağıma tuttuğum telefonda ki Ceren'e sordum.

"Hangi dosya?"

"Çekim yazan, sarılı büyük harfli."

Elimle dağıtıp tek tek baktım. Arkalarda kalan dosyayı alıp, içine baktım. Tamam, bu dosyaydı.

"Tamam buldum, geliyorum."

Vedalaştığımızda, telefonu kapatıp odadan çıkmıştım. Merdivenlerden hızlıca inip, evden çıktım. Hızlı adımlarımla durağa doğru ilerledim. Çok geçmeden otobüs geldiğinde bindim. Ceren'in bu dosyayı unutmasına şaşırmıştım aslında. Onun ve babasının için çok önemli bir dosyaydı bu. Toplantıda ona lazım olacak şeyleri özenle seçip çantasına koyardı, sanırım yorgunluktan unutmuştu. Holding'e geldiğimde hızlıca içeriye girip asansöre bindim. Katlar sanki çok yavaş geliyormuş gibi hissediyordum.

Kata geldiğimizde, yerini zorla ezberlediğim odaya doğru koşup içeriye bodoslama daldım. Ve bu yüzden herkesin gözü benim üzerimdeydi. Dudağımı ısırdığımda bana kaşlarını çatmış bir adamla bakıştım. Yutkunup, geri Ceren'e döndüğümde mahçup bir şekilde gülümsedim.

"Çok özür dilerim. Size iyi toplantılar."

Dosyayı hızlıca Ceren'in eline tutuşturduğumda, bileğimden tutmuştu. Kaşlarım çatılırken şaşkınca Ceren'e baktım. Ağzımı fazla oynatmadan ona yanaştım.

"Napıyorsun kızım, tutmasana beni!"

"Biraz sabret, hala sana ihtiyacım var."

Kısa bir bakış atıp, gülümsedim. Stresten sıktığı bileğimi bıraktıktan sonra ovaladım. Ama ovalamamla bilekliğimin düştüğünü anladım. Hızlıca gözlerim yere ulaşırken, ayak ucuma düştüğünü anladım. Eğilip aldım ve avucuma sakladım. O sırada yeniden o adamla göz göze gelmiştik. Rahat tavrı, oturduğu sandalyeden belli olurken bana garip bakıyordu.

"Öyle değil mi İzel?"

"Evet, evet öyle."

Ne dediğini bile duymamışken, onu onaylamak pek doğru bir karar değildi sanırım. Ne dedin dermiş gibi Ceren'e baktığımda yüzünde tuhaf bir gülüş sergiledim. Etrafa baktığımda bazı kimseler gülüyordu. Ne dedim ben?

"O zaman Çağlar beyi kabul ediyorsunuz?"

Kaşlarım çatıldığında, hala Ceren'e bakıyordum. O ise dudaklarını birbirine bastırmış gülüyordu. Hiçbir şey söylemeyip, hafifçe kafamı salladım. Ayaklarımın birbirine çarptığını hissettiğimde, masanın başında oturan Cemil Amca'nın yanına doğru ilerledim. Yanındaki sandalyeye oturduğumda, ayaklarımı ağrıtan topuklu ayakkabılarımı çıkarmıştım. Bu lanet şeyi giydiğim için, evde ağrılarla uğraşacaktım kesin.

"Cemil Amca?"

"Efendim kızım?"

"Ben az önce neyi onayladım?"

"Senin korumalığını yapacak olan adamı."

"Neyi, neyi?!"

Bıyık altından kıkırdayıp, elindeki kalemi bıraktı. Ben neyi onaylamıştım pardon? Koruma mı!

"Bak İzel, sen Ceren'le arkadaşlık yaptın yapalı hep yanındaydın. Onu kötü olaylardan kurtardın, hatta yeri geldi benden bile azar işittin. Burada çalışmanı emin ol Ceren den çok ben istiyorum. Ama sen ısrarla reddetiyorsun. Bu yüzden bizde sana bir koruma ayarladık."

"Ama neden, böyle bir şey ihtiyacım yok. Ben kendi başımın çaresine bakarım Cemil Amca."

"Biliyorum kızım, ama seninle yaşayan kişileri de biliyorum. Eninde sonunda seni o evden postalamak için elinden geleni yapacaklar ve sen gurur yapıp bizim yanımıza bile gelmeyeceksin. Ne tür yollardan geçtiğinde belli, bari kabul et bunu yapalım."

Gözümden bir damla yaş düştüğünde, hızla elimin tersiyle sildim. Sıkıca kendisine sarıldığımda, derin bir nefes alıp Ceren'e doğru döndüm. Ama Cerenden çok bana bakan başka birisi vardı. Bir çift ela göz.

Elinde ki kalemi hızla çeviriyor olmasına rağmen gözü bendeydi. Nasıl beceriyordu bunu? Hafif gülümsediğimde, karşılık verdi ve geri önüne döndü. Toplantının bittiğinde dair Ceren son cümlesini bitirdiğinde, hafif sesli olacak şekilde onu alkışladım. Bu hep yaptığım bir şeydi. Babası şirkete alışması için birkaç müşteriyle toplantı da onu başa koyuyordu. Daha 19 olmasına rağmen çok başarılıydı.

Herkes ayağa kalktığında, bende kalktım. Ceren ve Cemil Amca hepsiyle tokalaştığında, sona kalan adamla tokalaşmadılar. Cemil Amca, adamın sırtına elini koyup bana doğru döndü.

"Tanıştırayım korumalığını yapacak olan kişi Çağlar Aşkın. Bu da kızım İzel Korhan."

"Memnum oldum."

"Bende, memnun oldum."

Uzattığı elini tuttuğumda, elinin sıcaklığı soğuk ellerime geçtiğinde karnıma bir baskı uygulandı. Bu da neyin nesi böyle? Elimi geri çektiğimde, Cemil Amca gülümseyerek yanımızdan ayrılmıştı. Ceren de telaşla dosyalarını alıp kapıya doğru ilerledi.

"Baba!"

"Sizin adınıza sevindim. Kardeşim umarım sevinmişsindir. Seni seviyorum. Çağlar bey, bende çok memnun oldum. Görüşmek üzere."

"Bende çok memnun oldum Ceren hanım."

Sarılmamızın ardından hızlıca odadan çıkıp babasının arkasından koşmaya başladı. Hemde topuklularla!! Bende daha yürüyemiyordum bile! Cebinde duran elini ensesine attığında, gözlerim kollarında ki kası görmemle hızla açıldı. Siktir! Hızla arkamı dönüp, yüzümü buruşturdum. Ardından yerde duran ayakkabılarımı alıp giyindim.

Beni süzdüğünü belli edercesine olan bakışlarını yakaladığımda, seslice boğazımı temizledim.

"Şimdi ben nereye gidersem gideyim, sen benim peşimde mi olacaksın?"

"Evet, efendim."

"Efendim mi? Farkında mısın bilmiyorum ama sen benden büyüksün. Bu yüzden İzel demen yeterli."

"Peki, İzel..."

Gülümsediğimde odadan çıkmıştık. Asansöre gitmeden gözlerimle Ceren'i aradım. Büyük ihtimalle babasının yanındaydı. Bu yüzden cebimdeki telefonu çıkartıp ona mesaj attım. Ve gelen asansöre bindim. Yani bindik...

İzel: Ben şirketten çıkıyorum. Yani çıkıyoruz ( göz deviren emoji)

Ceren vakti: Hahaha çıkıyoruz deyince başka bir şey anladım. Tü tü tü maşallah, artık o da olur.

İzel: Saçmalamayı keser misin Ceren?

Ceren vakti: Tamam, tamam. Hadi öpüyorum, yarın görüşürüz.

İzel: Görüşürüz baş belası.

Telefonumu kapattığımda zemin kata gelmiştik. Dışarı çıktığımızda, ben adımlarımı durağa doğru ilerletecekken, belimden tuttu. Şaşkınlıkla yüzüne doğru bakarken, tuttuğum nefesi dışarıya bıraktım. Ne oluyordu ya?

"Pardon da nereye?"

"Arabaya?"

"Yok artık bir de arabada mı verdiler sana?"

"Hayır, bu benim kendi arabam ufaklık."

Ufaklık?

Tamam ondan küçüktüm ama ufaklık ne ya? Otoparka ilerlediğimizde belimdeki elini çekmişti. Bu yüzden rahatça bir nefes almıştım. Karnımdaki baskı normal miydi? Dudağımı ısırdığımda, arabasının kilidini açtı. O şoför koltuğuna oturduğunda bende yanına yerleştim. Yandan bir bakış atıp, ayakkabılarımı çıkardım. Tamam, sakin ol. Sadece bir insan, en fazla ne olabilir ki?

KORUMA MI? O DA NE? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin