ÖZEL BÖLÜM-

13K 344 76
                                    

Kapıyı açtığında, üzerimi düzeltip çıplak ayaklarımla ilerledim.

"Abi kötü bir şey oldu."

"Ne oldu Ali?"

"Abi çocukları kaybettim."

"Ne?"

Kalbime atılan ateşle, karşımdaki adamın yanından hızlıca geçip gittim. Ona öfkelenmekten çok kendime öfkeliydim. Hiç yukarı çıkmalıydık.

Aptal kafam!

Onlara bir şey olmasına dayanamazdım. Onlara zarar gelmesine dayanamazdım. Hayır.

Lütfen onlara bir şey olmasın. Lütfen.

Gözümden yaşlar aka aka koridora ilerledim. Asansörün dolu olmasına sinirlenip, hızlı adımlarla merdivenlerden inmeye başladım. Arkamdan ne kadar bana seslenseler de, duymamazlıktan geliyordum. Locaya indiğim gibi dolu gözlerle çocuklara bakındım.

"Tutku! Arkın!"

"İzel sakin ol!"

Çağlar arkamdan beri kollarımdan tutarken, sinirle ona döndüm.

"Olamam! Sakin falan olamam! Çocuklarımı kaybettim ben! Nasıl bir anneyim ya ben?"

Etrafa bakınıp, ileriye doğru adımladım ve daha sonra gözüme yan taraftan çarpan kırmızı elbiseyle, kaşlarımı çattım. Bakışlarımla birlikte bedenimde sağ tarafa kaydığında, gördüğüm kişilerle şok olmuştum. Hızlı bir şekilde yanlarına gidip yere çömeldim ve çocuklarımı ellerinden aldım. İkisini de öpüp koklarken, sıkıca kendime sarmıştım.

"Anneciğim! Yavrularım benim!"

"İzel? Baba?"

Yalçın amca ve Sultan hanım gelmişti. Öfkem ne kadar kendimeyse, birçokta onlaraydı. Çocuklarımı almışlardı resmen! İnsan bir haber verirdi.

"Korkuttuk mu sizi?"

Çocukları kucağıma alıp, arkamı döndüm. Çağlar alnıma bir öpücük kondurdu. Derin bir nefesle birlikte, asansöre doğru ilerlerken Sultan hanımın sesini duydum.

"Çocukları öyle götüremezsin!"

Sinirle arkamı döndüm.

"Asıl siz çocuklarıma babaannelik yapmazken, onların yüzünü göremezsiniz! Şimdi izleyin nasıl götürüyorum!"

Sert tavrımla herkes şaşırırken, en sonunda yapmam gereken şeyi yaptığım için mutluydum. Ali bizi odaya kadar eşlik edip, gitmişti. Hala bile yanı başımda olmalarına rağmen stresliydim. Onların doğum günüydü ve ben yalnız bırakmıştım. Yatakta birbirleriyle oynamaya başladıkları için dalgınca elime oyuncak alıp önlerinde tutmaya başladım.

Çağlar uzun bir süre gelmemişti. Saat gece yarısını geçtiği içinde çocukları uyuttuğumdan, kapının önünde beklemeye başladım. Koridorda uykusuzca gözlerini ovalayan bir adam gördüğümde de, bakışlarımı yere indirmiştim. Ama beni fark etmiş gibi, yanıma gelmişti.

Kafamı kaldırıp, kendisine baktım. Elini cebine koyup, gülümseyerek bana bakmaya başladı. Gözlerimi devirip, geriye çekildim ve kapıyı kapatmak amaçlı hareketlendim ama o sert bir şekilde tutmuştu.

"Napıyorsunuz? Çabuk o elinizi çekin!"

"Sakin ol ufaklık, bir şey yapmadım."

Ufaklık. Ufaklık? Çağlar?

"Odamın önünden gidin yoksa kocamı çağıracağım!"

"Oow! Sert kayaya çarptık!"

"Aynen öyle, bas git!"

KORUMA MI? O DA NE? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin