12.

41.5K 1.4K 82
                                    

"Alo?"

Çağlar telefonun sesini kısıp, ayağa kalkarak odaya ilerlemişti. Bende bu durumu takmayıp makarnayı yemeye devam ettim. Bu soslu makarna kesinlikle efsaneydi. Ağzım dolu bir şekilde makarnayı yerken, öfkeli bakışlarla içeriye Çağlar girdi.

"Ne oldu?"

"Ben gidiyorum, yarım saate kalmaz gelirim. Evden dışarıya çıkma, hatta kapıyı benim üstüme kitle."

"Çağlar ne oluyor?"

Ceketini üstüne giyerken hızla masadan kalkıp yanına gitmiştim. Ellerini yanaklarıma koyduktan sonra alnıma bir öpücük bırakmıştı. Kaşlarım çatılırken, ne olduğunu anlamamıştım bile.

"Hemen geliyorum, kapıyı kilitle ve yemeğini ye."

Kapıdan çıkarken sadece kafamı sallamakla yetinmiştim. Ama içimde bir sıkıntı vardı. Ona bir şey olmasını istemiyordum. Tam gideceği sırada kolundan tutup hızlıca sarıldım. Korkuyordum.

"Tamam, korkma bir şey yok. Sadece bir işim çıktı. Halledip geliyorum."

Kafamı salladığımda benden ayrılmıştı. Asansöre bindikten sonra, kapıyı kapatacakken dün gelen kız hızla yanıma gelmişti. Kaşlarım çatılırken merakla bana bakıyordu.

"Merhaba, biraz konuşabilir miyiz?"

Tereddütte kalsamda onu içeriye almıştım. Kapıyı kapattım ama kilitlemedim. Umarım kötü bir şey olmazdı. Ayakta kalan kıza mutfağı gösterdiğimde yavaşça ilerleyip masaya oturdu.

"Aç mısın, makarna var?"

"Yok, teşekkür ederim tokum."

Kafamı sallayıp masaya oturdum. Adını bilmediğim için hızla elimi uzattım.

"Kusura bakma, tanıtmadım kendimi. İzel ben."

"Burcu bende memnun oldum."

Tokalaştıktan sonra dikkatlice etrafı inceliyordu. Bu halini sevmemiştim. Kendisinin apaçık Çağlardan hoşlandığı belliydi. Kıskanıyor muydum, kesinlikle evet ama ani bir şekilde yaklaşamazdım.

"Ne hakkında konuşacaktık?"

"Çağlarla sevgili misiniz?"

"Pardon?"

"Yani, Çağlar uzun zamandır bu apartmanda kalıyor. Kız kardeşini ve kuzenlerini tanıyorum. Ama seni görünce, sevgilisi olabileceğini düşündüm."

Yutkundum. Demek kız kardeşi vardı.

"Hayır, sevgili değiliz."

Kızın gözleri fal taşı gibi açıldığında ellerini çırptı. Keşke böyle demeseydim. Bir an pişman olmuştum ama doğruyu söylemeliydim. Sevgiliyiz deseydim ve bunu Çağlar öğrenseydi hiç iyi olmazdı.

"Sen, sanırım ondan hoşlanıyorsun?"

"Evet, hemde çocukluğumdan beri. Yani kendisi çok iyi birisi, insan hayranlıkla bakıyor resmen."

Heyecanla söylediği şeylere hafif tebessüm ettim. Kesinlikle ağlamak istiyordum. Çatalımla makarnayı oynayıp kıza baktım. Uzun siyah saçları, esmer teniyle uyumluydu. Kahverengi gözlerine yaptığı makyajla ortaya çıkıyordu. Güzel bir kızdı yani.

"Kaç yaşındaydın Burcu?"

"17. Böyle dedim ama beni yargılamıyorsun değil mi? Çağlar'ın en yakın kız arkadaşının beni yargılamasını istemem."

"Yok, hayır."

Yapmacık tavırlarını sergilediğinde derin bir nefes aldım. Benden iki yaş küçüktü ve Çağlar'a hayranlık duymakta haklıydı. Kendisi nereye gitse insanların nefesini kesebilecek bir endama sahipti.

"Müsadenle kıyafetlerimi dolaba yerleştireceğim."

"Burada mı kalacaksın?"

"Evet, hemde uzun bir süre."

Tek kaşını kaldırdığında, gülümsedim ve ayağa kalkarak kapıyı açtım. Somurtkanlığıyla evden çıktığında, hızla kapıyı kapattım ve kilitledim. Telefonumda yoktu. Çağlar'a ulaşamayacaktım. Ne zaman gelirdi acaba?
***

Saçlarımın okşandığını hissettiğimde gözlerimi yavaşça araladım. Karşımda Çağlar'ı gördüğümde hızla ona sarılmıştım. Kıkırdamasını duyuyordum ama bir şey demiyordum. Yarım saate geleceğim demesine rağmen çok fazla zaman geçmişti ve korkmuştum. Ve en sonunda uyuyakalmıştım.

"İyi misin? Nereye gittin?"

"Bir arkadaşa bakıp geldim."

Kaşlarımı çattığımda geri çekildim. O sırada, birkaç dakikadır yüzüne bakmadığımdan kaşındaki ve dudağındaki kanı gördüm. Elim hızla dudağına giderken , korkuyla suratına baktım.

"Şu haline bak, kiminle dalaştın?"

"Bu ne ki, sen bir de diğer adamı gör!"

Sırıttığında, hafifçe gülümsedim. Gözlerim dudaklarına kaydığında, yutkundum. Baş parmağımla yarasına dokunduğumda, hafiften kaşları çatıldı.

"Acıyor mu? Gel yıkayalım, mikrop kapmasın."

Elinden tuttuğumda, hızla beni geri yerime oturttu. Eliyle şakaklarına ovuşturduğunda, içime bir şey oturdu. Kötü bir şeyler olmuştu işte. Gözlerimin dolmaması için alt dudağımı ısırdım.

"Bu gece de birlikte uyusak olur mu?"

Dediği şeye kaşlarım havalanırken gülümsedim ve kafamı aşağı yukarı salladım. Yatakta kenara kaydım, yanıma yatması için. O da oturduğu yerden kalkıp yanıma uzandı ve kafasını göğsüme koydu. Elleri belime sarıldığında, elimi saçına atmıştım.

"Çağlar ne oldu? Kiminle kavga ettin?"

"Önemli birisi değil."

"Önemli birisi değilse neden moralin bozuk?"

"Moralim bozuk değil ufaklık, sadece yorgunum."

Derin bir nefes aldım ve verdim. Kesinlikle onu böyle görmek istemiyordum. Bir elimi açıkta kalan koluna atıp, daireler çizmeye başladım. Bu yaptığım hareket hoşuna gitmiş gibi gülümsemişti.

"Bugün komşunun kızı geldi, şu geçende kek getiren. Sevgili olup olmadığımızı sordu."

Ofladı. Oflamasına şaşırmıştım.

"Bu kızdan kurtuluşum yok."

"Al benden de o kadar. Neymiş on yedi yaşında olmasına rağmen, onu yargılamamı istemiyormuş, oldu canım. Senin en yakın arkadaşınmışım da, ondan yanlış anlamamı istemiyormuş."

Sinirle söylediğim söz üzerine gülerek kafasını kaldırdı. Bu hareketine gözlerimi devirdim. Yavaşça yattığım yerden doğrulduğumda, o da sırtını yatağa yaslamıştı.

"Kahve ister misin? Uykum kaçtı."

"Olur. Canın çekmiştir diye çikolata ve dondurmada almıştım."

Gözlerim kocaman açılırken gülümsedim. O da bu halime kıkırdadığında, hızlıca yataktan kalktım ve mutfağa ilerledim. Çıplak ayaklarım mermer taşında tok bir ses çıkarırken, mutfağın ışığını yaktım ve masanın üzerinde duran poşeti açtım. Çikolatayı elime aldığımda mutfağa sırıtarak girmişti.

"Sen kesinlikle kadınları nasıl kandırabileceğini bilen koca bir adamsın!"

"Ee, bizim de felsefemiz bu!"

Omuzuna yumruk attığımda, kıkırdamıştı. Ve bu kıkırdamayı yıllarca dinleyebilecek durumdaydım.

KORUMA MI? O DA NE? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin