17.

37.1K 1.5K 95
                                    

Nasılsınız gençler?

Maalesef herkes hayalet okuyucu oluyor :(
Bu yüzden artık sınırlama getirmek istedim.

Vote: 20
Yorum: 30

Olursa yeni bölüm gelecek. Bundan sonra maalesef böyle olacak yoksa, size kıyamayıp bütün yazdığım taslakları yayınlayacak ve herkes hayalet okuyucu olacak, böyle olmasını istemiyorum.

Bu arada bir bölüm yazdım ve baya +18 var. O yazdığım taslak  bölümünü silip yeniden yazmamı ister misiniz? Rahatsız olur musunuz emin değilim, sonuçta Ramazan ayındayız.

Bu arada instagram hesabına sadece bir kişi olur dedi, bir tek kişiye göre karar alıp instagram hesabı açamam, anlarsınız ki. Sorularınızı ve yeni bölümün ne zaman geleceğini oradan öğreneceksiniz. Lütfen yorum atın!

İyi akşamlar!

Ceren'in odasının kapısına tıklayıp hızla açtım. Celal abi ile konuşuyorlardı.

"Özelse çıkabilirim."

"Yok prenses, birbirimizin arasında özel mi var?"

Gülümseyip kapıyı kapattım ve Celal abinin karşısında duran tekli koltuğa oturdum. Odanın kapısı çalındığında içeriye çalışan görevli girmişti. Elindeki kahveleri Celal abiye ve Ceren'in önüne koyduğunda bende kendime bir tane istedim. Kafasını sallayıp odadan çıkmıştı.

"Prenses, sende ne var ne yok?"

"Var ama bir şey, ne olduğunu çözemedim."

Kaşlarını çatıp, sırtını yasladığı yerden kaldırdı ve hafif öne gelerek dirseklerini dizlerine koydu. Ceren de dönen sandalyesiyle yanıma gelip bana baktı. Bu yönü aynı abisine çekmişti, ikisininde kaş hizaları aynıydı ve bu birbirlerine daha çok benzemelerine sebep oluyordu.

"Çağlar, Yalçın Bey'in oğluymuş."

İkisi birbirlerine bakıp gözlerini kaçırdı. Bu sefer benim kaşlarım çatıldığında, onların bu bilgiyi bildiklerini fark ettim.

"Ne yani, siz biliyor muydunuz?"

"Kuzum, bende aslında seninle bu konuyu konuşacaktım."

Ceren dönen sandalyesinin boyunu kısıp elimi tuttu. Yutkundum, açıklayacağı şeyin nelere yol açacağını bilememek beni ürkütüyordu. Odanın kapısı çaldığında kahvem gelmişti. Ceren ayağa kalkarak kahveyi eline aldı ve kapıyı kapattı. Kahvemi önümde duran kahverengi masaya koyduğunda, merakla ona bakıyordum. O ise söyleyip söylememek arasında kaldığı için abisine bakıyordu.

"Biz aslında sana yalan söyledik. Yani tam da yalan sayılmaz."

"Ceren ne saçmalıyorsun?"

"Biz Çağlar'ın, Yalçın Amca'nın oğlu olduğunu biliyorduk. Yalçın Amca oğlunun evlenemediğini sürekli babama dile getirmiş. O sırada seninde akrabalarınla sıkıntın vardı. Bizde böyle bir yola başvurduk. Bu durumu Çağlar'da ilk başta istemedi hatta sen kabul etmeden birkaç gün önce seni iyice tanımak istedi. Şimdi siz bu kadar iyi anlaşınca..."

Kirpiklerimi kırpıştırdığımda tutunduğum deri koltuğun köşesini sıktım. Vücudumun güçsüzlüğünü daha iyi hissediyor, kalbimin fazla hızlı attığını fark ediyordum. Kafamı salladığımda Ceren elimi tuttu. Ama onun elini tutacak gücüm bile kalmamıştı. Neden her şey bu kadar karmaşıktı?

KORUMA MI? O DA NE? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin