"Sokucam şimdi kapınıza!"
Ayağa kalkıp, kapıyı hızla açtım. Aniden bana sarılıp kapanan kapı sesiyle gözlerimi hafiften açmıştım.
"İzel napıyorsun Allah aşkına? Adam mı öldüreyim illa? Başkası gelseydi ne olacaktı?"
"Ne ne olucaktı?"
Gözlerimi yarım yamalak açıp, vücuduma baktım. Çıplaktım. Tepki vermeden gözlerimi yeniden kapattım ve ona sarıldım.
"Midem bulanıyor."
"Sana kızamıyorum bile anasını satayım!"
Bedenimi kucaklayıp, yürümeye başladı. Gözlerimi açamadığımdan ne yaptığını çözemiyordum. Soğuk bir yere yatırıldığımda, yüzümü buruşturup ona daha çok sarıldım.
"Güzelim, beni bırakırsan seni yıkayacağım."
"Çok soğuk!"
"Dün öyle demiyordun ama?"
"Sevişirken hissettiğim tek bir soğukluk yok sevgilim. Hadi birlikte yıkanalım."
"Ben daha yeni banyo ettim güzelim. Hadi bırakta seni güzelce yıkayayım."
Kollarımı boynundan çekip küvete tam biçimde oturdum. Üstümden beri sıcak su akarken, başımı yukarı kaldırmıştım.
"Beni hep sen yıkasana!" Dudaklarını şakağıma getirip öptü.
"Tabi güzelim."
"Annem beni yıkarken hep babamın ona yaptığı jestlerden bahsederdi. Gülüp geçerdim. Bazen banyodan seslerini duyardım. Babam hikaye anlatırdı anneme. Çok özenirdim. O yaşımda beni de başkası yıkasın, güzel güzel masallar anlatsın isterdim. Yıllar sonra seni bulduktan sonra yani, banyoya girip yere oturdum. Saatlerce orada kaldım istemsizce."
Gözümden yaşlar akarken, vücudumu köpüklüyor ve yıkıyordu.
"Bir gün beni de yıkayan olacak. Bir gün, bende kızımı , oğlumu yıkayıp öyle hikayeler anlatacağım. Bu yüzden işte. Benim tek sorunum bu."
"Ne sorunu?"
"Hamile kalmaktan korkmuyorum. Seni kaybetmekten korkuyorum. Beni yalnız bırakmandan, seni yalnız bırakmaktan. Bebeğimizi yalnız bırakmaktan korkuyorum ben."
"Hiçbir zaman bu kadar çok korkma, eğer korkarsan gerçekleşir. Bu yüzden en iyileri düşün olur mu meleğim?"
Bacaklarımı kendime çektim ve başımı dizime yaslayıp gülümsedim. Ona baktığımda gülümseyerek beni yıkıyordu. Hiçbir itirazı yoktu. Sanki en sevdiği şey buymuş gibi mutluydu. Bende mutluydum.
"İstersen eve gidelim. İster misin?"
"Bu gecede kalalım. Zaten başka ne zaman tatile çıkacağız ki?"
Kafasını salladığında, saçlarımı şampuanlayıp güzelce yıkadı. Küvette ayağa kalkıp havluya sarıldım. Ama mide bulantımla öğürmeye başlamıştım.
"Siktir!"
Yanımdan gitmesi için elimi kaldırdığımda, saçlarımı toplayıp elimi tuttu. Öğürmem dindiğinde, başımı geriye atmıştım.
"İyi misin?"
"Evet, içkiden olmuştur."
"Sana içki veren aklımı sikeyim."
"Şş!"
Ona sarılıp parmağımı dudaklarına bastırdım. Bu halime gülümsedi ve elini saçlarıma atıp okşadı.
"Bunu bir yerden hatırlıyorum sanki?"
Barda yine aynı bu şekilde durmuştuk. O günü kast ediyordu.
"O gün sarhoş değildim. Sadece senden hoşlandığım için evine gelmek istedim."
"Biliyorum, benimde bir itirazım yoktu zaten."
Gülümsediğimde havluyu sıkıca sarıldım ve odaya geçip yatağa oturdum. Dolapta duran kıyafetlerimi alıp hemen yanıma koydu. Burnumun ucunu öpüp, alnını alnıma yasladı.
"Seni aşağıda bekliyorum."
Kafamı salladığımda odadan çıkmıştı. Hızlıca üzerimi giyinip, saçlarımı kurutmuştum. Kış ayını çok fazla sevmiyordum. Tatile çıkmak bile içimden gelmemişti açıkcası ama birlikte olma fikri hoşuma gitmişti. Odadan çıkıp aşağı kata indim. Masalarda onu ararken, gözüme bir kadınla konuştuğu çarptı. Sarışın kadın! Kadın! Sarışın hemde!
Sinirle yanına adımlayıp, elini tuttum ve yanağına bir öpücük bıraktım. Hoşnut olmuşçasına sırıtıp elini belime attı.
"Bir sorun mu var hayatım?"
"Hayır güzelim. Hanımefendi birisini arıyormuş şimdi de gidiyordu."
"Evet öyle."
Yanımızdan ayrıldığında gözlerimi kıstım.
"Senin parmağında yüzük yok mu ya? Bu cadılar niye hala peşinde?"
"Oo birileri fazla kıskanç!"
Elini tutup baktığımda alyansı parmağındaydı. Dudak büzüp, saçımı geriye attım. Gülüp yanağımı okşadı ve yanımızdaki masaya yerleştik. Yanına oturmuş ve parmaklarımızı kenetlemiştim.
"Sakin ol güzelim, beni kapan yok."
"Dalga geçme Çağlar yoksa çocuk falan rüyanda görürsün!"
"Sen beni tehdit mi ediyorsun? Bir komutanı hemde?"
"Evet tehdit ediyorum. Karısı olarak."
Yüzüme yaklaştığında gülümseyip dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım. Ama o elini bacağıma atıp sıkmaya başlamıştı. Boynuma bir öpücük kondurduğunda masaya kahvaltılıklar gelmişti bile.
"Keşke karım bana dün gece neler dediğini hatırlatsa?"
Dudağımı ısırdığımda, ne demiş olabileceğimi düşündüm. Cidden hatırlamıyordum. Sarhoş olmaktan çok uykuluydum sanırım. Emin değildim.
"Onca içkiyi içip nasıl olanları hatırlamamı beklersin komutanım?"
"Belki hatırlatmana yardımcı olabilirim. Ne dersin?"
Geriye yaslanıp ona baktım. Yüzünü boynuma yerleştirip öptü ve ardından kulağıma yaklaştı.
"Beni yavaşça becermeni istiyorum sevgili-"
Elimle hızla ağzını kapattım. Utançla dudaklarımı birbirine bastırıp başımı eğdim.
"Yalan söylüyorsun, ben hayatta böyle bir şey söylemem!"
Kahkahası ile bana sarılmıştı. Elimi ağzından çekip bende sarıldım.
"Emin ol, sarhoş insanlar doğruları söyler sevgilim."
"Utanıyorum zaten demesene şöyle şeyler!"
"Kocanım ya ben senin! Hala ne utanması?"
"Olabilir ama ne bilim? Sence çok fazla değil mi bu söylediğim?"
"Hayır güzelim, tam yerinde söylenmesi gereken bir şey. Çünkü senin bunları söylemen beni daha çok azdırıyor. Ve beni azdırmanı seviyorum."
Gülümsediğimde, saçlarımı öpmüştü.
"Tamam o zaman komutanım. Bir dahakine bunu evde deneyimlemeliyiz."
"Hay hay!"
Kıkırdayışınla geri çekilip güzelce kahvaltımızı yapmaya başlamıştık.
Ayyy İzel, gece gece coşturmuşsun özğödpdnjdmfşfmkfn
İyi tabi böyle buldun yakışıklı erkeği vay anam vay
Vote:90
Yorum:20

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUMA MI? O DA NE?
ChickLit"Şimdi ben nereye gidersem gideyim, sen benim peşimde mi olacaksın?" "Evet, efendim." "Efendim mi? Farkında mısın bilmiyorum ama sen benden büyüksün. Bu yüzden İzel demen yeterli." "Peki, İzel..." Ve hayatımın böyle süreceğini bilseydim, çok önceden...