Odanın kapısı açıldığında, elimdeki telefonu bıraktım ve ofladım. Çağlar gülerek yanıma geldi ve saçlarımı topladı.
"İyi misin? Karnın ağrıyor mu?"
"İyiyim çok ağrımıyor, toplantı bitti mi?"
"Kısa bir tane daha var. Ama ondan önce imzalamam gerekenler var."
"Ben kalkayım o zaman."
Kalktığımda, yerine oturdu ve belimden tutup kucağına oturmamı sağladı. Uykulu gözlerle boynuna sarıldım.
"Bu etek çok rahatsız edici. Bacaklarım kaşınıyor."
Elini etekten içeriye soktu ve okşamaya başladı. Bu hareketine gülümsemiştim. Boynuma bir öpücük bıraktığında kapı tıklanmıştı. Yerimden kıpırdamayıp sadece bekledim.
"İmzalamanız gerekenleri getirdim Çağlar bey."
"Tamam, sana özel olarak söylediğimde var mı içinde?"
"Evet efendim."
"Tamam teşekkürler, çıkabilirsin."
Kapının kapanma sesiyle, elini bacağımdan çekti ve kağıtları imzaladı. Bir zaman sonra vücut hareketleri arttığında geriye çekildim. Elini çeneme attı ve dudaklarımı öptü. Gülümsedim ve geri çekildim.
"İmzalaman gereken bir şey var."
"Benim mi?"
Benim imzalayacağım ne olabilirdi ki? Kaşlarımı çatıp ona baktım.
"Evet senin. İmzala, sonra ne olacağını söylerim."
"Korkutuyorsun beni."
"Korkacak bir şey yok güzelim, imzala."
Kalemi elinden aldım ve uzunca yazılmış olan kağıdı imzaladım. Kafamı çevirip ona baktığımda, gülümsüyordu. Elini saçlarıma attı ve okşadı.
"Neydi şimdi bu?"
"Bu, eğer ölürsem bütün mirasımın sana ve çocuklarıma kalacağına dair bir vasiyet kağıdı."
"Ne diyorsun Çağlar? Ne ölmesi?"
"Bir şey yok, sadece sizin hakkınızı-"
"Senin paran benim olmamalı! Tamam çocuklara yapmışsın ama bana?"
"İzel sen benim karımsın. Sen benim hayatımın baharısın. Sana bırakmayacağımda kime bırakacağım güzelim? Ben ölürsem sana kötü bir şey olsun istemiyorum. Zorluklarla mücadele etmeni istemiyorum."
"Ama-"
"Aması yok. Rahat bir hayat geçirmenizi istiyorum. Hem hisselerin yarısı zaten senin, diğer yarısı çocukların. Ayrıca bu işte senin olacak."
Gözlerim doldu ve sıkıca boynuna sarıldım. Elini sırtımda gezdirip ayağa kalktı.
"Bana bak bakayım."
Geri çekilip yüzüne baktım. Gülümsedi ve alnımı öptü.
"Üzülmeni istemiyorum. Bu konu burada kapansın."
"Teşekkür ederim ama cid-"
"Sana teşekkür etmeyi de yasaklıyorum. Bir daha kullanma."
Kıkırdadım ve masasının üzerine oturdum. Karnımın ağrısıyla da, biraz yüzüm düşmüştü. Toplantı için yeniden odadan ayrıldığında, bende koltuğa uzandım ve telefonumla ilgilenmeye başladım. Aklıma gelen fikirle dudak büzdüm ve bunu Çağlar'a söylemeyi unutmamak için masasının üzerindeki not kağıdına yazdım. O sırada içeriye bir adam dalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUMA MI? O DA NE?
Chick-Lit"Şimdi ben nereye gidersem gideyim, sen benim peşimde mi olacaksın?" "Evet, efendim." "Efendim mi? Farkında mısın bilmiyorum ama sen benden büyüksün. Bu yüzden İzel demen yeterli." "Peki, İzel..." Ve hayatımın böyle süreceğini bilseydim, çok önceden...