69.

13K 414 12
                                    


"Hahahah hayır! Ya dur yapma! Çağlar tamam!"

Kahkahalarımın arasında, boynumdan kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Elleri iki yanda ve gözleri dudaklarımdaydı. Dudaklarımı ıslatıp, parmaklarımı çene hattında gezdirdim.

"Sevişmemek çok zor!"

Dudağımı ısırıp gülümsedim. Gözlerini dudaklarımdan çekip açık olan boynuma getirdi.

"Evet, çok zor güzelim. Ama sevişmeden rahatlayabiliriz."

Kafamı salladım ve dizlerimi kırdım. Yüzünü yana yatırıp, dudaklarıma eğildi. Sakince dudaklarıma dudaklarını değdirdi ve dillerimizi ortaya koydu. Elimi ensesine atıp, saçlarını karıştırdım. Gülümsemek için dudaklarından ayrıldığımda, hızlı nefes alıp verdiğini fark ettim. Dudağımın kenarını ve kulak altımı öptü. Zevk alabilmemiz adına hızlı nefes alıp göğsümü yukarıya kaldırıyor ve ağzımdan sesli inlemeler kaçırıyordum.

"Elini belime at."

Dediğimi ikiletmeyip ellerini belime attı ve siyah atletimden beri kavrayıp, gezdirmeye başladı.

"Güzel. Boynumu emmeye başlasan iyi olur sevgilim."

İlk defa baskın tarafın ben olması hoşuma gitmişti. Dişlerini boynuma geçirdiği an başımı hafiften geriye atmıştım. İnlemelerime karşılık, beni yataktan kaldırmıştı. Bacaklarımı beline sardım ve başını boynumdan çekmesini sağladım. Elini kalçama attığında belimi biraz daha yükselttim ve elimi yanağına attım. Alt dudağını ısırıp çektim.

"Boğ beni!"

"Ne?"

"Sevişirken, boğ beni."

Sert bir şekilde dudaklarıma yapıştı ve beni kucağından indirdi. Dudaklarımız ayrılmazken pantolonunu çözmeye çalışıyordu. Taytımı da aşağıya indirdiğinde geriye çekildim. Yüz üstü yatağa yatırdığında, gözlerimi kapattım. Erkekliğini kadınlığıma sürtecek bir şekilde ayarladığında, gülümsemiştim. Üzerime yatıp elini boğazıma koydu ama sıkmadı. Sürtünmeye başladığı an dudağımı ısırmıştım.

"Siktir!"

Gözlerim kapalı bir şekilde zevki çıkarıyordum ama bir yandan da bunu yapmak midemi bulandırıyordu. Yüzümü buruşturup, yatağa alnımı yasladım. Aldığım zevk bir anlığına kaybolmuş ve istemediğim bir şey haline gelmişti. Çağlar'ın elini boğazımdan çekmesi sağlayıp yerimde kıpırdandım. Ne olduğunu anlamadığı için geri çekilmek durumunda kalmıştı. Taytımı yukarı çekip, yutkundum.

"Sen banyoda işini halletsen olur mu?"

Bir şey demesine izin vermeden yatak odasından çıkmış ve salona ilerlemiştim. Koltuğa uzanıp bacaklarımı kendime çektim. Evet içimde kesinlikle zevk almak isteyen bir yer vardı ama bunu yapınca kendimi kötü hissetmiştim. Midem bulanmıştı. Sanırım doktor haklıydı, birkaç gün birbirimize yaklaşmasak iyi olurdu.

"İzel? Ne oldu şimdi?"

"Bir şey olmadı. Sen banyoya gir."

"Bir şey oldu ve söylemiyorsun, ne oldu?"

"Kendimi kötü hissettim sadece. Bir şey yok."

"Özür dilerim. Bir anlık kapıldım öyle, yapmamalıydım."

"Senin bir suçun yok, ben seni zorladım. Sadece midem bulandı, yapmak içimden gelmedi."

"Tamam."

Dudaklarıma bir öpücük kondurup, koltukta arkama yerleşti ve elini karnıma koyup okşadı. Gözlerimi kapatıp, ona daha çok yaslandım.

"Saçların aynı papatya gibi. Narin, kırılgan, güzel kokan... Biz her şeyde beraberiz diye söz verdik unuttun mu?"

"Unutmadım."

Elini karnımda gezdirip okşadı.  Ona doğru dönüp, sarıldım. Sıkıca sarmalayıp kokumu içine çekmişti.

"Eğer daha önce bu hale geleceğimizi bilseydim inan seni bulmak için her şeyi yapardım."

Gözlerimden yaşlar istemsizce akarken, bedenimi sıkıca sarmıştı. Saçlarımı ve boynumu öptü.

"Özür dilerim."

"Bana dön bakayım."

Elini belime atıp, kendisine çevirdi ve beni üstüne aldı. Yüzümü ellerinin arasına aldı ve baş parmağıyla okşadı.

"Bir daha özür dilerim denmeyecek. Anlaştık mı?"

"Ama-"

"Denmeyecek İzel."

"Bana İzel demenden nefret ediyorum."

"Biliyorum ufaklık."

Gülümseyip dudaklarını sakince öpmeye başladım. Elini boğazıma attı ve sıkmadan tuttu. Uzun bir öpüşmemizin ardından geriye çekilmiştim.

"Yarın büyük gün."

"Evet."

"Seni böyle zorluyor muyum? Taşınalım diye."

"Hayır, yıllardır buradayım zaten. Sıkıldım."

"Beni bırakma olur mu?"

"Asla ufaklık. Asla."

Gözlerim yeniden dolarken göğsüne yatmıştım. Bu huzur kesinlikle en mükemmellerindendi.

***

"Hayır, hayır onu üste koyun."

"Tamamdır abla."

Kolileri arabaya yerleştirdiklerinde gülümsedim ve apartmandan yeni çıkan Çağlar'a doğru ilerledim. Gülümseyip yanağımdan bir makas aldı.

"Tamam mı her şey?"

"Evet. Gidelim mi?"

Kafasını salladığında, arabayı süren adamla konuşup kendi arabasına ilerledi. Bende arabaya bindiğimde yola çıkmıştık. Yarım saati aşkın bir süre sonra arabadan indiğimiz an, anahtarı gülümseyerek cebimden çıkardım. Eve doğru adımladım ve kapıyı açtım. Güneş yüzüme parlarken, içime bir huzur dolmuştu.

Eşyaları ve kolileri içeriye taşırlarken, Çağlar da aynı benim gibi yardımcı oluyordu. İki katlı bir evdi, ne çok büyük ne de çok küçüktü. Ve hala inanamasam da bu ev benimdi. Yani tapuyu sabah almıştım ve aşırı mutluydum. Etrafa göz attım ve alt dudağımı ısırdım.

"Bu ev bizi değiştirecek."

Bu bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

KORUMA MI? O DA NE? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin