"Uyusunda büyüsün ninni! Hadi kızım uyu artık!"
"Bana ver."
Tutku'yu kucağıma alıp sırtını ovalamaya başladım. O sırada Çağlar bizim fotoğrafımızı çekmeye çalışıyordu. Yorgunca gülümsediğimde, yatağa oturdum. Arkın çoktan uyumuştu. Ama Tutku sürekli ağlıyordu.
"Hadi kızım üzme bizi. Bak çok yorgunuz."
Odada gezmeye başladığımda Çağlar da beni takip ediyordu.
"Ne zaman uyur sence?"
"Bilmiyorum. Yorgunluktan çok, ağrım var."
"Tamam ver bana."
Tutku'yu kucağımdan aldı ve benim yaptığım gibi sırtını ovalamaya başladı. Beş dakika sürmeden de uyuyakalmıştı. Beşikleri iki yanımıza çektim ve yatağa oturdum. Kendisi de arkama geçip kıyafetimi çıkardı. Spor atletim göğüs altımı sıkmıştı. Çağlar da fark etmiş olacak ki, onu da çıkarmıştı. Eline krem alıp sırtıma ve boynuma masaj yapmaya başladı. Her parmak hareketinde de ağzımdan iniltiler kaçıyordu. Yorgunluktan gözlerimden birkaç damla yaş düşmüştü.
"Her yerim ağrıyor!"
"Biliyorum güzelim. Birkaç güne geçer emin ol."
Başımı sağa sola salladığımda, bedenimi kucakladı ve üzerine yatmamı sağladı. Bacaklarımı iki yana ayırdığımda daha rahat bir pozisyondaydım. Onun tarafındaki ışığı kapattığında, etraf loş bir hal almıştı. Saçlarımı okşayıp, geriye attı.
"Üstüm ıslandı!"
"Ne?"
Hafifçe kalktığımda göğüslerimden süt aktığını fark ettim. Emdireli çok olmamıştı ama akmıştı işte.
"Peçete nerede?"
Üzerinden kalkacağım sırada, beni yatağa yatırdı ve sıkmak için tuttuğum göğüslerime elleyip ağzına aldı.
"Çağlar napıyorsun?"
"Seni emiyorum."
"Saçmalıyorsun."
Kalkacağım sırada kendisini daha çok bastırdı ve cidden emmeye başladı. Gözlerimi kapatıp bedenimi serbest bıraktım. İlginç bir şekilde, yaptığı hareket hoşuma gidiyordu ve dudaklarını iyi kullanması huylanmamı sağlıyordu. Dudaklarını çektiğinde, yüzlerimizi hizaladı. Nefesinin dudaklarıma değmesinden anlayabiliyordum.
"Teşekkür ederim."
"Ne için?"
"Bu genç yaşında bana ikiz evlat verdiğin için, teşekkür ederim."
"Uyutsana beni."
Gülümsediğimde, bacaklarımı ona sardım. Beni üzerine aldığında, sırtımı okşamaya başladı ve yorganı üzerimize çekti.
"Uyusunda büyüsün ninni, tıpış tıpış yürüsün ninni..."
O mırıltılı sesi, beni mayıştırırken çocuklarımızın da bize eşlik ederek ağızlarından birkaç mırıltı çıkmıştı. Anladığım kadarıyla, eşimin sesi beni ne kadar etkiliyorsa, onları da o kadar etkiliyordu. Ve ben ne kadar yorgun ve ağrılı olsam da onlar için, çocuklarımın ve eşimin mutluluğu için bunu arka plana atacaktım. Aynı şeyinde eşimin yapacağından yüzde yüz emindim.
***
"Hani neredeymiş benim kızım?"
"Oğlum, annen iyice sizinle çocuk oldu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUMA MI? O DA NE?
ChickLit"Şimdi ben nereye gidersem gideyim, sen benim peşimde mi olacaksın?" "Evet, efendim." "Efendim mi? Farkında mısın bilmiyorum ama sen benden büyüksün. Bu yüzden İzel demen yeterli." "Peki, İzel..." Ve hayatımın böyle süreceğini bilseydim, çok önceden...