Sabah dudaklarıma değen dudaklarla uyanmıştım. Islak öpücüğünü hissettiğimde gülümsedim. Elimi göğsüne koyup yüzümü sakladım. Dün gece, konuşmanın ardından uyumuştum ama Çağlar iki de bir rahat olamadığına dair hareketler sergileyip tişörtünü çıkarmıştı.
"Dün gece iyi uyuyabildin mi?"
Elini belime atıp üstüne çıkmamı sağladı. Omuzlarımı silktim. Tam uykumu alamamıştım. Derin bir nefes aldım. Büyük ellerini sırtımda gezdirip okşamaya başlamasıyla gözlerim yeniden kapanmıştı. Ona kızgın değildim, kırgın da değildim. Sonuçta hayatında ben yokken yapmış olduğu bir hareketti ama başka kadına dokunması sinirlerimi bozmuştu.
"Özür dilerim."
Kaşlarımı çattım ve kafamı kaldırdım.
"Neden?"
"Böyle bir şeyi söylememeliydim."
Ona bir türlü kızamıyordum anasını satayım! Gülümseyip dudaklarımı büzdüm. Onu gerçekten çok sevdiğimi fark ettim. Her haliyle gözüme çok hoş geliyordu.
"Eğer söylemeseydin daha çok kızardım."
"Yani kızdın?"
"Sadece, başka bir kadına dokunup ondan zevk alman... Hoşuma gitmedi."
"Haklısın."
Üzgün suratını gördüğümde, dirseklerimi yatağa dayayıp parmaklarımı dalgalı saçlarının arasından geçirdim. Dudaklarımı dudaklarını sürtüp kıkırdadım. Açıkta kalan kalçamı zar zor örten yorganı kürek kemiklerime kadar örttü.
"Gece üşüdün mü? Ellerin daha çok soğumuş sanki?"
"Belki bana daha çok sarılsaydın üşümezdim."
"Hmm, demek öyle?"
Sırıttığında, sırıttım ve boynuna bir öpücük kondurdum.
"Hıhı!"
"Hadi kalkalım, işe geç kalacağız."
"Kalacağız? Ah doğru, bana hala bahsedemediğin konu." Gözlerimi kaçırıp dudaklarımı büzdüm. Ona küsüp, trip atabileceğim çok konu vardı.
"Çok mu merak ediyorsun?"
"Sadece bana, benim bilmediğim şeyleri anlatmanı istiyorum."
"Peki. Ama ilk önce üstümü giymeliyim."
Kafamı salladığımda, üstünden kalktım. Ama kendisi beni geri vücuduna çekmişti. Yatakta oturur pozisyona geldiğinde, bacaklarımı ona doladım ve ellerimi omuzlarına koydum. Bir elini belime, diğer elini bacağıma koyup gardırobuna ilerledi. Rastgele aldığı tişörtüyle hızlıca üzerine geçirirken, beni de içine aldı. Bu yaptığı hareketine gülümsedim. Beni düşenen bir sevgilim vardı artık... Geri yatağa oturduğunda, derin bir nefes aldı.
"Ben üşümüyorum. Zaten hava sıcak. Gece gece üstünü çıkardın, hasta olacak olan sensin!"
"Olmam, güzelim."
"Ya hasta olursan?"
"Bir şey olmaz."
"Ben sana bakar, çorbanı da yaparım."
Gülümsediğinde burnunun ucunu burnuma sürttü. Elim ensesinde dolaşırken parmağımla hafifçe daireler çiziyordum. Bu hareketi her yaptığımda ela gözlerini birkaç saniye kapalı tutuyordu. Aynı şu anda olduğu gibi. Tişörtten kafamı çıkardım ve yorganı güzelce üstümüze örttüm.
"Babam Yalçın Aşkın, Cemil Amcayla ortak. Ve babam çok ısrarcı birisidir. Tahmin edersin ki otuz üç yaşımda hala sap olduğum için babam tarafından çok fazla kızla görüştüm. Ama hepsi zenginliğin peşindeydi. Bir gün şirkette Cemil Amca ile karşılaştım ve bana senin durumunu anlattı."
"Ben aslında askerdim. Üniversite okumayıp erkenden askere gittim ve astsubay olmaya karar verdim. Oldum da. Yıllardır da Ankara'ydım. Bir yıldır buradayım. E haliyle Cemil Amca, seni korumamı rica etti benden. Seni her detayıyla anlatmıştı ama güzelliğini unutmuştu." Gülümsedim.
"Seni Ceren'in yanında her gördüğümde o naif duruşun beni benden aldı. Hele ki, sarı saçlarını hep toplayışın... Bir gün benimle sevgili olacağını tahmin etmezdim."
Gözlerim hafiften dolarken, başını omuzlarıma yasladı. Ona sıkıca sarıldığımda, ensesini öpmüştüm.
"Eğer bir gün babam sana kırıcı bir söz ederse, lütfen bana söyle olur mu?" Kaşlarımı çattım.
"Neden kötü bir şey söylesin ki?"
"Hırslı bir insan her şeyi dile getirebilir meleğim."
"Tamam sevgilim."
Hınzırca gülümsediğimde, kafasını kaldırıp dudaklarıma uzun ve sert bir öpücük bıraktı. Üstünden kalkıp, gardırobuna ilerledim ve bir uzun kollu alarak eline tutuşturdum.
"Üstünü giyin, ben mutfaktayım. Sevgilime pankek yapacağım!"
"Bu kelimeyi dudaklarına yakıştırmayı beklemiyordum!"
Dişlerimi gösterecek şekilde gülümsedim ve odadan çıkıp mutlu bir şekilde mutfağa ilerledim. Ve aklımda kalan tarifle hızlı bir şekilde pankek yaptım. Çok mutluydum ve her an kötü bir şey olacakmış gibi hissediyordum. Pankekleri masanın üzerine koyduğumda Çağlar da gelmişti.
"Sen cidden mükemmel bir kadınsın!"
"Beni utandırıyorsun!"
"Utanmanı istemiyorum aynı dün geceki gibi!"
Göz kırptığında omuzuna vurdum. Dün gece ilk başta utanmıştım ama sonra, az da olsa haz almıştım! Benimde hormonlarım vardı, tamam mı? Dudaklarımı büzüp sırtımı ona döndüm. Sonra aniden ona döndüm. Ve kaşlarımı çatıp konuştum.
"Dün gece senin konuşmandan sonra, çıkardığım hazzı bile unuttum Çağlar bey!"
Elini belime atıp kendisine çekti. Kıkırdayıp kulağıma yaklaştı.
"Babacığı tercih ederim güzelim!" Ben de!
Omuzlarımı silktim. Eliyle saçlarımı kenara itip boynuma üfledi. Vücudum kasılırken dudağımın içini ısırmıştım.
"Evlenince intikamını alabilirsin! Ya da ben kendimi sana affettirebilirim?"
"N-nasıl olacakmış o?"
"Dondurma?"
Gözlerimi devirip omuzlarından ittirdim. Masaya oturacağım sırada, kendisi kalçamdan tutup kendi kucağına oturmamı sağladı. Yerimden kalkmak için yeltendiğimde, beni kendisine daha çok bastırdı. Yerimde sinirle hareket etmiştim.
"Çok fazla hareket etmeni önermem meleğim."
Derince nefes aldığımda, sırtımı ona döndüm ve dirseklerimi masaya yaslayarak kalçamı daha çok öne çıkardım. Ağzından kaçan erkeksi sesiyle sırıttım. Altımda kesinlikle bir şeyler hissediyordum ve yutkunmamak elde değildi.
Bence bu durumu başka zamana saklayıp, duş aldığım gibi evden çıkmalıydım.
Vote: 15
Yorum: 20
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUMA MI? O DA NE?
ChickLit"Şimdi ben nereye gidersem gideyim, sen benim peşimde mi olacaksın?" "Evet, efendim." "Efendim mi? Farkında mısın bilmiyorum ama sen benden büyüksün. Bu yüzden İzel demen yeterli." "Peki, İzel..." Ve hayatımın böyle süreceğini bilseydim, çok önceden...