"Asiye," dedi Aybike dolu gözlerle. "Asiye hadi kalk. Kalk hadi evimize gidelim." Asiye tepki vermeyince onu iten adama döndü.
"Ne yaptın sen? Şikayet edeceğim sizi, anlatacağım her şeyi polise."
"Ne bağırıyorsun be. Su testisi su yolunda işte. Hem polise gitsen ne olacak ki, bir eskort kimin umrunda olur?"
"Birincisi," dedi Aybike dik bir tavırla. "Ne ben ne de o eskort değiliz buraya garsonluk için geldik. İkincisi senin gibi bir pezevenk kimin umrunda olursa eskortlarda onun umrunda olur." dedi ve serinkanlılıkla çantasından telefonunu çıkardı.
Adamların fotoğraflarını çekmek için bir hamle yapmıştı ki Asiye'yi iten adam kolunu yakaladı ve sıkmaya başladı. "Bırak kolumu." dedi Aybike.
"Bırakacağım, bırakacağım. Ama önce sen şunu bırak." dedi ve Aybike'nin elinden telefonunu alıp yere attı. Aybike'yi geriye doğru iterek bıraktı ve diğerleriyle birlikte koşarak evden çıktılar.
Onlar giderken Aybike kısa bir süre arkalarından baktı. Kendine gelince Asiye'nin yanına gitti ve kanayan kafasını alıp kucağına koydu ağlayarak.
"Asiye," dedi yanağını pat patlayarak. "Hadi aç gözünü. Bak ben çok korkuyorum." dedi.
Asiye hareket etmeyince ne yapabileceğini düşündü. İlerdeki telefonu gözüne çarpınca Asiye'nin kafasını yavaşça yere koyup telefonunun yanına gitti ve eline aldı. Ekranı çatlamıştı ama kullanılabilirdi.
Kimi arayacağını düşündü. Ambulans yavaş gelirdi, o kadar zamanları yoktu. Abisini ya da kuzenlerini arasa onlar gelene kadar Asiye dayanamazdı. "Doruk," dedi kendi kendine. "Doruk'u arayacağım."
Rehberden Doruk'un adını buldu. Tam üstüne tıklayacakken Doruk panikle oraya gelirken ona da bir şey olabileceğini düşündü.
Aklına Berk gelince rehberden adını buldu ve arayıp kulağına koydu.
Berk yatağında uzanmış telefonunda oyun oynuyordu. Üstten gelen arama bildiriminde Aybike'nin adını görünce gülümseyerek aramayı yanıtladı ve "Aybik, daha birkaç saat önce okulda beraberdik. Bu kadar çabuk mu özledin beni?" dedi her zamanki gevşek tavrıyla.
"Berk," dedi Aybike ağlayarak. Berk, Aybike'nin ağladığını duyunca panikle uzandığı yatağında dikleşti ve "Aybike iyi misin?" dedi.
"Berk, Asiye... Asiye uyanmıyor. Kafası kanıyor Berk, çok kan var. Ben çok korkuyorum." "Ne? Neredesiniz siz? Ne demek kafası kanıyor?"
"Berk ben çok korkuyorum." "Neredesiniz? Geliyorum hemen." "B-bilmiyorum." "Ne demek bilmiyorum Aybike. Nereye gittiğini bilmiyor musun?" dedi panik dolu sesiyle. Sonra daha sakin bir tonda "Aybike paniklemenin zamanı değil. Hadi güzelim. Konum at bana geliyorum ben." dedi.
Aybike kapanan telefona baktı bir süre. O sırada Berk çoktan evden çıkmıştı. Aybike titreyen elleriyle Berk'e konum atıp tekrar Asiye'nin yanına gitti ve kafasını dizlerine yatırıp Asiye'nin kanı bulaşmış elleriyle saçlarını okşamaya başladı.
Berk gelen konuma baktığında 20 dakikalık mesafede olduklarını gördü. Ama Aybike kafası kanıyor demişti. 20 dakika sonra çok geç olabilirdi. O yüzden neredeyse boş olan yolda gazı kökledi.
5 dakika sonra konuma geldiğinde, başta panikle fark etmese de buranın Tolga'nın babaannesi onlara geldiğinde kaçmak için geldiği ev olduğunu görmesiyle kaşlarını çattı.
Bahçe kapısından girip arka tarafa dolaştığında havuz başında baygın yatan Asiye ve üstü başı kan olmuş Aybike'yi görünce koşar adım yanlarına geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT GİBİ ✓
FanfictionAsDor hayali sahneler 🦋 💛💚 Omzunda hissettiği elle kolu yavaşlasa da durmadı. "Tamam Doruk, yeter." dedi Ömer durgun bir ses tonuyla. Doruk duymazdan gelmeyi tercih edince Ömer, Doruk'un umursamaz tavrına sinirlenerek "Ne yapıyorsun sen? Ha?" ded...