Bölüm sonuna bir soru ekledim. Cevaplarsanız sevinirim.
Doruk, hastaların olduğu bölümden çıkınca kapıyı açmadan maskesini çıkardı ve gözlerini sildi. Dışarıdakilere iyi bir şeyler söylemesi gerekiyordu.
Odadan çıktığında onu ilk gören kapının karşısındaki duvara yaşlanmış, ayakkabılarıyla bakışan Oğulcan oldu. O doğrulunca diğerleri de fark ettiler Doruk'u.
Önünde durduklarında hepsi soran gözlerle Doruk'a bakıyordu. Doruk'un ise diyecek bir şeyi yoktu. Ne diyebilirdi ki zaten.
'Sevdiğim kız içerde yatıyor. Kendi kendine nefes bile alamadığı için ağzında yüzünün yarısını kapatan bir oksijen maskesi var. Boğazına açtıkları delikte ise bir hortum takılı, ne işe yaradığını bilmiyorum. Küçücük bedenine bir sürü kablo bağlamışlar, bir sürü makineye bağlı. Oynamaya doyamadığım kıvırcık saçları bir bonenin içine hapsolmuş. Hüzün gözleri sanki bir daha hiç açılmayacakmış gibi kapalı.' mı demeliydi?
"Oğlum bir şey desene artık." dedi Şengül sitemle. "Yok, hiçbir tepki vermiyor." diyebildi Doruk sadece. Üstündekileri geri verip döndüğünde tekrar eski yerine oturacakken Ömer önüne geçti ve "Gitme oraya." dedi. Mahcup hissediyordu Doruk'a karşı. Doruk'un ona karşı söylediği her şeyde haklı olduğunu biliyordu. Görmemişti kardeşinin acısını. "Kendini cezalandırmaya çalışıyorsun, biliyorum. Ama yapma. Asiye çok üzül-"
"Asiye benim yüzümden orada yatıyor Ömer. Ben o piçle sataştığım için orada Asiye. O Asiye'ye öyle davranmasaydı Asiye daha fazla çalışmak istemeyecekti belki de. Eğer ben hayatına girmeseydim bunları yaşamayacaktı."
Tolga'nın adı geçince huzursuzca yerinde kıpırdandı Berk. O ev Tolga'lara ait değildi. Arkadaşları Alp'in eviydi. Ama Tolga'nın sık sık gittiği bir yerdi. Kızların oradan çıkması tesadüf olamazdı. Oğulcan, hareketlenen Berk'e ne oldu der gibi bakarak göz kırpınca kafasını iki yana salladı Berk. Kadir'in sesiyle dikkatini ona verdi herkes.
"Eğer sen hayatına girmesen bunları yaşamayacaktı. Evet, haklısın." dedi arkadan gelip omzuna elini koyan Kadir.
"Al bak, gör işte. Aklın yolu bir." "Oğlum bir dur lafımı bitireyim. Sen gerçekten Asiye'nin anlattığı kadar sabırsız bir herifsin" "Asiye sana beni mi anlattı?"
"Anlattı tabi ya. Her şeyini hem de." dedi ve günler sonra ilk defa karşısında onu dinleyen bir Doruk görmenin cesaretiyle onu kolundan tutup koltuğa oturttu ve anlatmaya başladı.
"Mesela kirpiklerini çok seviyormuş, sanki kilometrelerce uzaktan görünebilir gibi diyor." Doruk gülümseyince devam etti. "Sonra gözlerin, içinde kaybolduğu derin ormanıymış."
Karşısında onu ilgiyle dinleyen genç adama gülümseyip devam etti. "Saçlarının arasında parmaklarını gezdirmeyi çok istermiş mesela. Ama 'Her sabah o kadar uğraşıp yapıyor, kıyamıyorum.' diyordu."
Doruk daha çok kendi kendine konuşuyormuş gibi ayak ucuna bakarak "Ah be güzelim, feda olsaydı sana saçlarım. Sen isteseydin de kökünden kazıtsaydım keşke." dedi.
Dediğine herkes burukça gülümsedi. "Sesin huzur veriyormuş ona. Telefonda tesadüfen denk geldim. Senden habersiz kaydetmiş sesini telefona. Uyuyamadığı geceler onu açıp dinliyordu. Yani sorduğumda utana sıkıla öyle demişti."
Aybike "Nasıl ya? Asiye çocukluğundan beri uyurken ses olmasından nefret eder." dediğinde onu ilgiyle dinleyen tek kişinin Doruk olmadığını gördü Kadir. Hepsi dolu gözleriyle onlara bakıyordu.
"Öyle," dedi Kadir. "Öyleydi. Doruk hariçmiş demek ki." dediğinde Doruk gülünce "Bak kerataya, bu hoşuna gitti." dedi Şengül yüzünde tatlı bir tebessümle.
"Ama en çok içindeki kalbini seviyormuş Doruk. Bir keresinde onunla konuşurken 'Arkadaşlarına kendini kabul ettirmek için iyi tarafını herkese karşı susturmak zorunda kalmış gibi hep. Sanki birileri içindeki iyiliği fark ederse artık herkes onu küçümsermiş gibi içindeki iyiyi hep bastırmış.' demişti. O zamanlar o seni seviyor, aklamak için öyle düşünüyor sanıyordum ama şimdi görüyorum ki gerçekten öyleymiş Doruk." dedi.
Doruk gülümseyince elini Doruk'un dizine koyarak devam etti. "Hani gözlerin içinde kaybolduğu derin orman demiştim ya, kalbindeki iyilik de o ormanda yolunu bulmasını sağlayan kutup yıldızı gibiymiş, ışıl ışıl."
"Bunları gerçekten Asiye mi söyledi? Kendimi iyi hissedeyim diye uydurmuyorsun değil mi?" dedi Doruk. Duydukları çok güzel şeylerdi ve o Asiye'den böyle şeyler duymaya alışık değildi.
"Oğlum ne olursa olsun o benim küçük kardeşim. Kardeşimin sevdiği çocuğu karşıma alıp o kendini kötü hissediyor diye aşk sözleri söyleyecek kadar mezhebi geniş bir insan değilim ben. Medeniyette bir yere kadar."
Gülerek dediklerine Doruk da gülünce sözlerine devam ederek asıl konuya döndü Kadir ve "Hani az önce dedin ya, ben olmasaydım bunları yaşamazdı, diye. Saydığım bu kadar şeyi de yaşamazdı. Asiye seninle ne yaşadı bilmiyorum ama hiçbirinden pişman olduğunu sanmıyorum. Annemle babam öldükten sonra," dedi bakışları yere kaymıştı.
"Ben evin babası oldum, o annesi. Küçücük yaşına bakmadan bana bile annelik yaptı. Oradan kalksın da bir, bir daha elini sıcak sudan soğuk suya sokturmam. Neyse, ben ihmal ettim onları. Başımıza gelenleri biliyorsun az çok. Emel'in hastalığı, borçlar, kira, faturalar... Bunlar yetmezmiş gibi Berk, Tolga..." dedi sitemle Berk'e bakarak. O bakınca Berk de utanarak kafasını yere eğdi.
"Amcamın hastalığı, bizim Adıyaman işi... Ben çok ihmal ettim onları. Para kazanmak için dişimle tırnağımla çalıştım. Asiye ilgilendi her şeyle. Küçücük yaşında bir sürü sorumluluk bindi üstüne. Bir de son zamanlar çalışıyordu da biliyorsun. Asiye bu kadar koşuşturmacanın içinde sadece senin yanından geldiğinde yüzü gülüyordu Doruk. Kardeşim seninleyken çok mutlu, bu da seni benim cephemde artı puana çıkarıyor. Ee bir yanlış da tüm doğruları götürmez. Zaten bunlar senin suçun da değil. O dengesiz çoktan hak etmişti sağlam bir dayağı. Kaldı ki sen ben işimden olmayayım diye dövdün."
Sitemle "Bırakmadınız ki doyasıya dövseydim. Bir ağzı burnu kırılsaydı şerefsizin." dedi Doruk.
Bakışlarını Doruk'un yüzüne çıkarıp, dizindeki elini omzuna koyunca oturuşunu dikleştirdi Doruk. "Kardeşim seni çok seviyor Doruk Atakul. O sevdiği insanları üzgün görmeye dayanamaz. Kendin için değil, onun için iyi ol. Benim Asiye'm sevdiğini yüreğinde hisseder çünkü."
Doruk'la Kadir birbirlerine gülümseyerek bakarken gelen seslerle koridorun başına baktı herkes. Doktorlar bir şey demeden yoğun bakım servisine girmişlerdi. Camdan baktıklarında doktorların Asiye'nin yattığı tarafa gittiklerini görünce hepsinin içini büyük bir korku kaplamıştı.
***
Hello, günaydın. Nasılsınız? Bölümü nasıl buldunuz?
Asiye'ye ne olacak sizce? Siz ne olsun istersiniz?
Bu arada küçük bir bilgi vereyim. Tolga'nın planı olduğunu bilmiyorlar. Sadece kantinde herkesin içinde Asiye'yle dalga geçtiği, Asiye bu olaydan sonra garsonluk yapmaya gittiği yerde başına bunlar geldiği için onu suçluyor Doruk.
Biraz kısa bir bölüm oldu diğerlerine göre. Ama bundan sonraki bölüm de açığımı kapatmaya çalışacağım.
Onun dışında kitabı yayınlayalı bir hafta oldu bugün ve neredeyse 1K olacak. Hepinize çok teşekkür ederim. 1K'ya özel bölüm yazmak istiyorum. Hikayeden bağımsız olacak.
Sizi seviyorum. Fikirleriniz benim için önemli, belirtirseniz sevinirim. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT GİBİ ✓
Hayran KurguAsDor hayali sahneler 🦋 💛💚 Omzunda hissettiği elle kolu yavaşlasa da durmadı. "Tamam Doruk, yeter." dedi Ömer durgun bir ses tonuyla. Doruk duymazdan gelmeyi tercih edince Ömer, Doruk'un umursamaz tavrına sinirlenerek "Ne yapıyorsun sen? Ha?" ded...