Selam, nasılsınız?
Muhtemelen çoğunuza günaydın, azınlık için de iyi geceler.
Gece gece delirdim ve bölüm yazdım ama ne bölüm, öf!
Ben çok beğendim hatta uzun zamandır yazdığım en güzel özel bölüm bu oldu bence. Umarım siz de beğenirsiniz. İyi okumalar.
🥺❤️Elleri, üzerinde durduğu toprağı hırsla avuçlarken birkaç damla yaş düştü genç adamın gözlerinden. Nemli toprak ellerinin üşümesine sebep olurken umursamadan devam etti karşısındaki mezar taşına bakmaya.
Daha önce defalarca gördüğü, duyduğu, sıkça dudaklarından dökülen bir isim nasıl bu kadar yakabiliyordu şimdi canını?
Zihni bir an duyduğu kısık sesli ağlamaya kayarken bakışlarını arkasına çevirmeden bir nefes çekti içine. Ciğerlerini dolduran hava geçtiği her yeri yakarken arkasındaki genç kadının ağlamasına daha fazla dayanamadı ve kafasını biraz ötesindeki mezar taşına yaslayarak en yakınına sığındı.
"Abim," dedi dolu dolu. Daha önce neredeyse tüm duygularla söylemişti bunu ama şimdi ilk defa canı yanıyordu söylerken. "Benim güzel kardeşim, melisa kokulum..."
Bir hıçkırık dudakları arasından firar ederken "Çok yandı mı canın ruhunu bedeninden koparırken Melisa? Huzurlu muydun hayata gözlerini kapatırken? Sevgiline kavuşacağın için mutlu muydun? Yüzünde buruk olsa bile bir gülümseme var mıydı?" dedi.
Birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra "Yine küstün bana, değil mi?" dedi. "Seninle ilgilenmedim, seninle uyumadım, saçlarınla oynamadım diye yine küstün bana. Küstün ve uyuyor taklidi yapıyorsun anlamam için, değil mi Melisa? Bak ben geldim, yanındayım. Hadi gel, sarılarak uyuyalım geceyi beklemeden, hemen şimdi. Küçüklüğümüzdeki gibi oyunlar oynayalım birlikte."
Birkaç saat önce yağan yağmurun ıslattığı tahtaya baktı, üzerinde kardeşinin adı yazıyordu. Melisa Atakul... Sanki giden can onunkiymiş gibi hissediyordu, öylesine bir acı.
Gözünün önünde canlanan çocukluk anılarıyla dudaklarını kardeşinin adının yazılı olduğu tahtadan mezar taşına bastırdı. Dudakları üzerinde gezinirken gözyaşları üzerinde aktı zaten ıslak olan tahtanın üstüne.
Dudakları geri çekilirken başını yasladı ve "Bak öptüm yine seni, gel barışalım artık." dedi. Tahtanın ıslattığı dudaklarını bir kez daha bastırdı tahtanın üstüne. "Senin çekiştirmeyi çok sevdiğim yumuşacık yanakların yerine bu tahtayı öpmek çok yakıyor canımı Melisa. Şimdi burada olsan, alsam seni kollarımın arasına. Mis gibi kokunu içime çeksem keşke. Ama burası toprak kokuyor. Benim melisa kokulu kardeşim artık toprak kokuyor. Büyüdü, çiçek açtı, güneşe doyamadan yağan yağmurlar çürüttü onu ve kendisini hayata bağlayan köklerine, toprağına kavuştu."
"Beni neden burada bıraktın? Hani küçükken kaybolduğun gün söz vermiştin bana, bensiz bir yere gitmek yoktu. Niye böyle yaptın? Söyleseydin yine beraber giderdik. Hem abiyim kızım ben, saksı değilim. Ben burada dururken sen karşımda böyle yatamazsın.Sana burada böyle yatmak yakışmıyor Melisa'm. Ben burada hâlâ nefes alıyorken senin kalbinin atmaması haksızlık. Ben olmalıydım orada, benim yerime sen yaşamalıydın."
"Doruk," dedi Asiye bir adım atıp aralarındaki mesafeyi azaltırken. "Deme öyle." "Asiye, benim canım çok yanıyor." diye cevap verdi Doruk ona dönmeden. "Biliyorum, benim de çok yandı ama geçecek."
"Onu odasında öylece yatarken bulduklarında yüzünde bir gülümseme olduğunu söylemiş doktorlar. Ama ben inanmıyorum, benim kardeşim kendi canına kıyarken bile bizi düşünür çünkü hatta ağlamıştır bence."
"Doruk..." "Ama yine de mutludur bence. Yani üzülüyordur halimize ama Kadir'in yanında-" derken bir şey fark etmiş gibi Asiye'ye döndü yüzünü ve "Kadir'in yanındadır, değil mi?" dedi. "Asiye, benim kardeşim yalnız değildir, değil mi? Toprak örtülü üstüne zaten karanlıktan korkar o, üşür de. Ama eğer Kadir yanında olursa her şeye rağmen mutlu olur. Yanındadır, değil mi?"
Ondan alıştığı gibi kendi gözyaşlarını boş vererek önüne diz çöktü Asiye ve başparmakları ile yavaşça sildi sevdiği adamın gözyaşlarını. Yanağına bir öpücük bıraktıktan sonra "Yanındadır." dedi. "Korur abim onu, sen merak etme."
"Korur, değil mi?" Asiye kafa sallayarak onayladığında "Korur tabi." dedi kendi kendine. "Kadir herkesi korurdu ama ben yapamadım. Ben abi olamadım. Kadir'in sizi koruduğu gibi kendi kardeşimi koruyamadım."
"Doruk, sen çok iyi bir abisin. Melisa seni çok seviyor, en iyi sen biliyorsun." Kafa salladı yine. "Doğru, sever beni Melisa. Abiyim ben sonuçta, saksı değilim. O da benim canım kardeşim, her şeyim. Ama her şeyim artık bir avuç toprak."
Asiye, ona çaresizce bakarken bakışlarını yağmaya başlayan yağmura çevirdi Doruk. Yüzüne çocuksu bir gülümseme yayılırken bakışları tekrar Asiye'yi bulduğunda ani duygu değişimi korkuttu genç kızı.
Bir şey diyecekti ki o konuşmaya başlayınca sustu. "Biz hep birbirimizin yanındaydık Asiye, biliyor musun? Ne zaman birimizin bir sıkıntısı olsa ilk diğerine anlatırdı. O an ikimizin sıkıntısı olurdu o şey, derdi kederi bile bölüşürdük. Sonra da birbirimize sarılır, geçeceğine inanırdık. İnanırsak geçerdi çünkü."
Yağan yağmura ve ıslak yerlere aldırmadan Asiye'ye arkasını döndü ve Melisa'nın mezarının yanına uzandı Doruk. "Benim canım çok yanıyor Melisa, sen de hissediyor musun?"
Sevgilisinin, hıçkırıkları tarafından bölünmesine rağmen tamamladığı cümlesi ile elini ağzına kapattı Asiye, sesli iç çekişlerine engel olabilmek için.
"Ama geçecek, değil mi? Bugüne kadar hep geçti, sana sarılınca hepsi geçti Melisa. Yine geçecek, değil mi?"
Sadece bir saniye düşündükten sonra tereddüt etmeden Doruk'un yanına yattı Asiye. Çenesini, onun omzuna yaslarken kollarını beline sardı. Gözyaşları akmaya devam ederken sessiz ama onun duyabileceği kadar yüksek sesle, fısıltıyla ama haykırırcasına söyledi duymak istediği tek kelimelik cümleyi. "Geçecek."
🥺❤️Nasıl buldunuz bölümü?
Gece gece, anlık bir delirme ile yazdım bölümü. Öyle ki düzenlemeye bile vaktim olmadı. Kusurları illa ki vardır, affola.
Uzun zaman sonra ilk defa ağlayarak bölüm yazdım. Duyguları ne kadar geçirebildim, bilmiyorum ama ben kurgularken bile ağlamıştım.
Diğer özel bölüm eğlenceli olacak, şimdiden sözünü vereyim.
Bombayı bıraktığıma göre kaçıyorum ben. Sizi seviyorum ama böööyle en kocamanından seviyorum. 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT GİBİ ✓
Hayran KurguAsDor hayali sahneler 🦋 💛💚 Omzunda hissettiği elle kolu yavaşlasa da durmadı. "Tamam Doruk, yeter." dedi Ömer durgun bir ses tonuyla. Doruk duymazdan gelmeyi tercih edince Ömer, Doruk'un umursamaz tavrına sinirlenerek "Ne yapıyorsun sen? Ha?" ded...