Selam, n'aber?
Aslında bölümü yarın atacaktım ama yazmayı bitirince bekletmek istemedim ve bu saatte geldik.
Bugün Melisa'nın doğum günüydü. İyi ki doğmuş naif çiçeğim, iyi ki tanıdık onu. 🌺
Bölümde Melisa'nın bu seneki doğum gününü göreceksiniz. Geçen sene doğum gününde neşe saçan bir genç kızın solan ruhunu okuyacaksınız. Ben severek yazdım, umarım siz de beğenirsiniz.
İyi okumalar.
💗🌺
Kapıyı çaldıktan sonra yavaşça araladı ve kafasını uzattı araladığı yerden Doruk. "Melisa?" dediğinde kardeşinden bir tepki görmeyi beklese de kendisine bile dönmeyen bakışlarıyla suratı düştü istemsizce.
Birkaç adımla yanına gittikten sonra yanına oturdu ve yüzüne düşen saçlarını geriye aldı. Eğilip saçlarının üstüne bir öpücük bıraktıktan sonra "Doğum günün kutlu olsun bir tanem." dedi. "İyi ki doğmuşsun, iyi ki benim kardeşim olmuşsun."
Melisa cevapsız kalmaya devam ederken "Seni çok özledim Melisa." dedi çatallı çıkan sesiyle. "Benimle konuşmanı, her derdimi sana açmayı, seninle gülmeyi, sana bakmayı bile özledim. Melisa, ben sana sarılmayı çok özledim, sesini duymayı, yazdığın hikayelere beni dahil edip sonra bana okutmanı özledim. Heyecanını, gülüşünü, üzüntünü bile özledim."
Melisa ona cevap vermese de gözünden düşen bir damla yaşı görünce onun tepkisiz bedenini kendine çekti ve göğsüne yaslarken "Şş!" dedi. "Ağlaman için söylemedim. Sadece... Sadece dışarıda bir dünya, arkanda seni seven bir sürü insan bıraktın buraya gelirken. Biz seni çok özledik Melisa." Saçlarına bir öpücük bıraktıktan sonra "Bugün senin doğum günün hem, ağlamak yasak bugün." diye devam etti.
Akan gözyaşlarını umursamadan "18 oldun Melisa." dedi kendini gülmeye zorlayarak. "Hani reşit olunca ehliyet alıp arabamı kaçıracaktın? Gel, yap hadi dediğini." Melisa, duyduğu şeyden sonra Doruk'tan uzaklaştı ve yatağının köşesine oturup dizlerini kendine çektikten sonra ağlamaya başlayınca "Melisa..." dedi Doruk. Melisa, ellerini kulaklarına bastırarak onu duymamaya çalışırken, Doruk kardeşinin karşısındaki haline içi acıyarak baktı.
"Bak, sana kimi getirdim?" dedikten sonra Melisa'dan bir dönüt beklese de cevapsız kaldı yine odayı dolduran sesi. Oturduğu yerden kalkıp odanın kapısını açtı ve dışarı çıktıktan birkaç saniye sonra Asiye ile birlikte geri döndü. Asiye içeri girince odanın az önceki kasveti dağılmıştı sanki, Doruk'un yüzünde de az öncekinin aksine bir gülümseme vardı şimdi.
Melisa, Asiye'yi fark etmeyince dikkatini çekebilmek için "Melisa?" dedi Asiye naif ses tonuyla. Melisa'nın bakışları, anında Asiye'yi bulurken karşısındaki görüntüye inanamıyormuş gibi baktı. Yüzündeki ellerini yavaşça kendinden uzaklaştırırken titreyen sesiyle "Asiye?" dediğinde beklemedikleri tepki karşısında birbirlerine baktı Asiye ve Doruk.
Onlar sessiz kalmaya devam ederken, Melisa heceleri yutarak "Sen mi geldin gerçekten?" deyince yüzüne bir gülümseme kondurdu Asiye ve "Ben geldim." dedi. Onun cevabı üzerine Melisa "Asiye... Asiye, ben..." diye konuşmaya başlarken kelimelerinin arasında kendine yer bulan ağlaması kesti sözlerini.
Asiye yatağa oturduktan sonra Melisa'nın elini avuçları arasına aldı ve gülümseyerek baktı yüzüne. Bakışlarını, onun üzerinde gezdirirken bir hayli zayıfladığını fark ettiğinde ilk kez bu kadar hissetti abisinin yokluğunun hayatlarındaki etkisini. Onlar yıkılsalar da birbirleri için ayağa kalkmak zorundalardı, kendilerinden başka kimseleri yoktu çünkü ama Melisa'nın hayatı Kadir ile birlikte bitmişti sanki.
Melisa az önceki hallerine tezat bir dinginlikle "Asiye, ben... Ben gelmek istedim, size gelmek istedim. Ama gelemedim, size gelemedim ben." derken olanları hatırlamaya çalışıyor gibiydi. Kelimelerinin arasındaki birkaç saniyelik boşluklardan bile anlaşılabilirdi zihninin burada olmadığı. "Götüreceğiz, dediler ama getirmediler beni size. Asiye, beni size getirmedi onlar." Ağlamaya başlayan Melisa'nın gözyaşları yanaklarından sessizce düşerken durgundu her hareketi.
"Ben de senle vedalaşmayı çok isterdim ama bir önemi yok ki bunların. Bak, şimdi yan yanayız, beraberiz." "Beraberiz, değil mi? Burada mısın gerçekten? Sen de hayal değilsin, değil mi? Sen de gitmeyeceksin?"
Duyduğu şeyler ile Asiye'nin de gözünden bir damla yaş düşerken "Buradayım." dedi ve Melisa'nın gözyaşlarını sildi avuç içini yüzünde gezdirerek. "Her şey çok güzel olacak Melisa. Sadece buna inan, tamam mı? Tekrar ailene, hayatına döneceksin." "Ama artık Kadir yok ki Asiye, ona nasıl döneceğim? Ben, Kadir'i istiyorum, Kadir'e gitmek istiyorum."
Doruk, duyduğu şey ile hızla yatakta onların yanına çökerken kardeşinin yüzünü avuçları arasına aldı. "Melisa..." dedi sadece. Melisa bir şey demeden az önce kaçtığı göğsüne yaslanınca gözünden akan yaşlarla kardeşinin saçlarına öpücük bıraktı Doruk. Melisa kısık sesiyle "Ben de seni çok özledim." deyince gözyaşlarını yok sayarak güldü ve "Özleyeceksin tabi kızım." dedi. "Abiyim ben, saksı değilim."
Asiye, onların bu halini izlerken hıçkırığına engel olamadı. Abisi yanında olsa o da böyle sığınırdı abisine, böyle öperdi abisi de onu, yine şen şakrak olurdu yanında o varken. Abisi yanlarında olsaydı bu halde olmazlardı şimdi, yıkılmazdı hiçbiri.
Doruk, bakışlarını Asiye'ye çevirdiğinde ağlamasıyla karşılaşınca Melisa'dan ayırdığı kolunu açarak davet etti onu da sığınabileceği sımsıcak yuvasına. Asiye de aralarındaki mesafeyi kapatıp sevdiği adamın göğsüne yaslanınca bir öpücük de onun saçlarına kondurdu Doruk. Kolları arasında en değerlileri, dünyası vardı şimdi, dünyalar onundu.
💗🌺
Nasıl buldunuz bölümü?
Hissettirebildim mi, bilmiyorum ama gözlerim dolu dolu yazdım bölümü. Melisa'ya ruhunun özgürlüğünden daha güzel bir hediye veremezdim bence ve bu yüzden kaldırdım sözcüklerinin prangasını.
Asiye ile Melisa son bir kez görüşememişlerdi. Melisa'yı onlara götüreceklerini söyleyerek kandırmışlardı ve bu bende hep bir yara olacak sanırım.
Aslında yüzleşme yazmak, Melisa'ya her şeyi anlattırmak istedim ama ona böyle bir şey yazmak istemedim doğum gününde, belki daha sonra.
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Sizi seviyorum. ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT GİBİ ✓
FanficAsDor hayali sahneler 🦋 💛💚 Omzunda hissettiği elle kolu yavaşlasa da durmadı. "Tamam Doruk, yeter." dedi Ömer durgun bir ses tonuyla. Doruk duymazdan gelmeyi tercih edince Ömer, Doruk'un umursamaz tavrına sinirlenerek "Ne yapıyorsun sen? Ha?" ded...