56| Umudun Rengi

1.5K 83 242
                                    

Öncelikle kestane balının diyarı, Zonguldak/Gökçebey Pazarlıoğlu köyünden tüm dünyaya selamlar.

Sonralıkla merhaba, nasılsınız?

Diziye paralel olan bir kitapta maalesef Kadir ve Melisa'yı yaşatmaya devam edemeyeceğim ama özel bölümlerde bizimle olmalarını istiyorum gittiği yere kadar.

Onun dışında, bu konularda konuşmayı sevmediğimi biliyorsunuz ama birkaç şey söylemem lazım bence artık. İlk başta hot bölüm yazmak istemediğimi, yazarken ne kadar zorlandığımı biliyorsunuz. Ama siz okumak istiyorsunuz diye bunu aşıp defalarca yazdım. Aldığım istatistikler ise pek tatmin edici değil genel olarak. Yani en çok istenen bölümler olmasına rağmen en az oy ve yorum onlarda. Eğer okumak istemiyorsanız söylemeniz yeterli, böylece yazmam ben de. Bu hali moralimi bozuyor ve yazma hevesimi kaybediyorum çünkü.

"AĞAĞAĞĞA DRAM YAZDIM." diyebileceğim kadar yoğun bir dram yok ama ben yazarken pıtı pıtı ağladım. Ondan hazırlıklı olmanızda fayda var. Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar.

💛💚

Sadece birkaç saniyeliğine gözlerini karşısında yatan adamdan ayırarak yanındaki sandalyede uyuyan Asiye'ye baktı Doruk. Aklına verdiği söz gelince içine düşen pişmanlıkla birlikte tekrar cama çevirdi bakışlarını. Gözlerini en güzel manzarasından ayırmak zor geliyordu ama söz vermişti. O biraz olsun kendini iyi hissetsin, gözlerini dinlendirsin diye söz vermişti.

Asiye kıpırdanınca istemeden de olsa ona döndü. Masumluğu karşısında gülümsemeden duramazken içeride yatan Kadir'i buldu bakışları yine. "Hep bak." demişti Asiye, abisini ona emanet etmişti. Kadir'in kalp atışlarını gösteren makineye bakarken sıkıntı dolu bir nefes verdi. Ellerini camın üzerinde durduğu mermere dayarken sesi çıkmasa da Kadir'in söylediklerini duyacağını hissederek kendi kendine konuştu Doruk.

"Uyan Kadir." dedi. "Bak kardeşlerinin sana ihtiyacı var. Emel daha çok küçük, onun güvende hissetmeye ihtiyacı var. Ömer'in onu sakinleştirecek birine ihtiyacı var. Asiye'nin sırtını yaslayacağı birine ihtiyacı var. O zaten çok yoruluyor. Söylemiyor kimseye, şikayet etmiyor ama anlıyorum ben. Sizin yanınızdayken sen üzülme diye yüzü gülse de tek başına kalınca içindeki kara bulutları görüyorum. Kadir, Melisa'nın sana ihtiyacı var. Benim kardeşimin sana ihtiyacı var. Yapma, alma ondan ilk aşkını. Onlar daha çok küçük Kadir. Kardeşlerin, kardeşim böyle bir acıyla büyümesin. Yaşatma onlara bu acıyı."

💛💚

Fısıltı gibi bir sesle adını seslenen Asiye'ye döndüğünde uyku mahmurluğundan kısılmış gözleriyle kendisine baktığını görünce tebessüm etti hafifçe Doruk. "Efendim?" dediğinde ona cevap vermeden önce oturduğu sandalyeden kalkıp camın önüne gelen Asiye'ye baktı. Gözlerini abisinden ayırmadan "Sen hep burada durup ona mı baktın?" diye sorunca yüzüne düşen saçlarını geriye atarken "Evet, hep baktım." diyerek cevap verdi. "Sana söz verdim ya 'Hep bakacağım.' diye."

Asiye'nin bakışları birkaç saniyeliğine kendisini bulduğunda hafifçe gülümsediğini görünce gülümseyerek karşılık verdi ona. "Teşekkür ederim." deyip tekrar içeri dönerken gülümsedi sadece. O da Kadir'e doğru dönüp içeriyi izlemeye başladıktan birkaç dakika sonra omzunda hissettiği ağırlıkla oraya döndü. Omzuna yaslanmış Asiye'yi görünce ona sarılmak, acısını kolları arasında yumuşatmak istedi.

"Doruk sakın aşağıya bakma, tamam mı?" dedi Asiye. "Ya güzelim gel, biz bu işten vazgeçelim. Valla ne istersen yaparım. Sen yükseğe çıkmak istiyorsan gel kucağıma alayım ben seni. Hem kollarını boynuma sararsın sen de." "Bir kere denesen ne olur ki? Hem korkarsan bana sarılacaksın, anlaştık ya."

HAYAT GİBİ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin