66| Kaptan

1.3K 92 175
                                    

Selam, n'aber?

Bölüme geçmeden önce kısa bir bilgi vereyim içerik ile ilgili. Dizinin son bölümünde bana sadece yangın sahnesi eksik geldi ve kendime göre devamını yazmaya çalıştım. İstediğinizi bulabilecek misiniz, bilmiyorum ama ben severek yazdım. Umarım siz de severek okursunuz.

İyi okumalar.

(Sınır: 90 Oy, 300 Yorum)

💛💚

"Asiye?" dedi Doruk, sevdiği kızın yüzü avuçları arasındayken. "Asiye'm duyuyor musun beni? Asiye? Asiye, ne olur bir tepki ver. Asiye?" "Doruk tamam, sakin ol." diyen Aybike'ye dönmeden "Üşüyor mudur?" dedi kendi kendine konuştuğu belli olan bir ses tonuyla. "Üşüyordur, çok üşüyordur. Üşümesin."

Üzerindeki montu çıkarmak için bir hamle yaptığında Berk "Doruk hava çok soğuk, hasta olursun." deyince "Berk, Asiye üşüyor." diye cevap verdi ona gözlerini Asiye'den ayırmadan ve hızlıca çıkardığı montunu Asiye'nin üstüne örttü. "Cevap da vermiyor zaten. Asiye, güzelim ne olur bir tepki ver. Asiye, duyuyor musun beni? Asiye?"

"Doruk tamam, bak dumana maruz kaldı. Ambulans gelecek şimdi zaten. Sakin ol." Doruk, duyduğu şeyle yeni hatırlamış gibi Berk'e döndü ve gözünden düşen bir damla yaşla "Duman..." dedi. "Berk, ona bir şey olmaz, değil mi? İçeride dumana çok fazla maruz kaldı ama bir şey olmaz, değil mi?"

"Doruk, oğlum bilmiyor musun sen Asiye'nin ne kadar inatçı, ne kadar güçlü olduğunu? Bir şey olmaz ona, merak etme." Doruk, ona kafa sallayarak cevap verdikten sonra tekrar Asiye'ye döndü ve bu sefer dolu gözlerine rağmen gülümseyerek "İyi olacaksın Asiye'm, bir şey olmayacak sana." dedi.

Asiye'yi, göğsüne yasladıktan sonra ambulans gelene kadar kıpırdamadan Asiye'nin yüzünü izledi sadece. Elini yavaş hareketlerle yüzünde, saçlarında gezdirirken boynundaki kolyeyi fark edince gözünde canlanan anılarla gözlerinin yandığını hissetti.

Asiye'nin "Geceyle gündüz kadar farklıyız birbirimizden." diyen sesi, kulaklarında çınlarken yerini "Biz, dünyaya seninle farklı yerlerden bakıyoruz." sesine bırakınca bir damla yaş, gözlerinden düşüp usulca kaydı yanağından.

"Eğer bir gün ölürsem bu kolyeye bakıp beni hatırlayın." "Hayır, olamaz. Ben de yaşayamam o zaman. Siz ölürseniz nefes bile alamam, kıyarım canıma. Sizi o kadar çok seviyorum ki."

Bir damla yaş daha az öncekinin peşi sıra düşerken "Seni o kadar çok seviyorum ki." dedi. "Asiye, sana bir şey olursa ben ne yaparım, bilmiyorum. Ne olur bırakma beni, aç gözlerini."

Duydukları siren sesiyle ambulansın geldiğini anlarken bir öpücük bıraktı Asiye'nin saçlarına. Aldığı nefesle kokusunu kendine sakladıktan sonra Asiye'yi tekrar kucağına aldı ve ambulansa getirdi. İçerideki sedyeye yatırıldıktan sonra üzerine örtülü montu alıp onlara doğru uzattı ambulans hemşiresi.

Doruk, montunu eline almadan önce "Ama üşümez mi?" deyince hemşire samimi bir şekilde gülümsedi ve "Üşümez, merak etme." dedi Asiye'nin üstüne örtülü olan ceketini göstererek. Doruk başta kararsızlığı dışarıdan okunan gözlerle baksa da üşüdüğünü hissedince montu aldı hemşirenin elinden.

Belki de Asiye'nin üşümediğini bilmenin rahatlığıyla gerçek dünyaya dönmüş ve üşüdüğünü hissetmişti, bilmiyordu. Tek bildiği şey, Asiye'ye takılan oksijen maskesiyle kendi nefesinin kesildiğini hissettiğiydi. Nefesinin teklediğini, kalbinin acıdığını hissetmişti Asiye'nin güzel yüzü maskeyle örtülünce.

💛💚

"Asiye, amcam gel bu gece bizde kal istersen, rahat edersin." diyen amcasına dönerek "Yok amca, sağ ol." dedi Asiye. "Ben evde kalsam daha iyi olacak." Amcası bir süre sessiz kaldıktan sonra kafa sallayarak cevap verip "Hadi Şengül Hanım, gidelim biz." deyince Aybike, Asiye'nin önünde durdu ve "Kendini kötü hissedersen eğer, saat kaç olursa olsun haber ver, tamam mı?" dedi.

HAYAT GİBİ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin