"Ben camdan bir bedenim Doruk. Hayat defalarca kırdı beni, her seferinde başkaları için kendi kendimi yapıştırdım."
"Senin güzel yüzünde yaşam bile güzeldi."
Doruk'un kitaptan bir cümle söylemesine gülümsedi Asiye ve aynı şekilde cevap verdi. "O kadar uzun süredir mutlu değildim ki, mutsuz olmamayı mutluluk sanıyordum." dedi.
"Dudaklarının kenarında güneş ışığı vardı sanki. Yana kıvrılınca elmacık kemiklerinde en güzel gün doğumu yaşanırdı."
Doruk'un dediğiyle gülümsedi Asiye. Doruk onun gülümsemesinden aldığı cesaretle elindeki çiçeği Asiye'ye uzattı. Asiye bir eliyle çiçeği alınca iki eliyle Asiye'nin diğer elini tuttu.
"Sana 'Yürüyemiyorsan uç' desem bana uçar mısın, kaldığımız yerden değil yandığımız yerden tekrar tekrar yanmak için?"
"Yürüyemiyorsan uç dedi ölüme fısıldayan adam. Ben de ona uçtum." dedi Asiye gülümseyerek. Dediğiyle Doruk da gülümsedi.
"İşte bu ya. Edebiyat yapmanın bu kadar işe yaradığını bilseydim daha önce başlardım kitap okumaya." dedi Doruk kolunu Asiye'nin boynuna atarken. Asiye gülerek elindeki sarı lalelere baktı. "Senin şu ödevi yapmasak ne yapardın acaba Doruk? Sarı laleler her seferinde hayatını kurtarıyor resmen." dedi.
"Sana sarı laleler aldım, çiçek pazarından. Sen olmasan buralara, gelemezdim ben. Sevemezdim bu şehri, anlamazdım dilinden."
"Birileri yine uçak moduna geçmiş." dedi ayakkabılarını giyen Oğulcan gülerek. Birbirlerine o kadar dalmışlardı ki, onun dışarı çıktığını fark etmemişlerdi bile.
Doruk, Asiye'ye göz kırparak "Ama napayım kanka, sarı laleler hayatımı gülümsetiyor." dedi. Asiye utandığı için içeri kaçınca Doruk da gülerek Oğulcan'a bir selam verip içeri girdi.
Doruk, Asiye'nin peşinden "Yalnız sen her seferinde utanacaksan işimiz var." diyerek içeri girdi. Masanın üstünde başı önüne düşmüş Emel'i görünce gülümsedi. Asiye de ona dönüp "Şş, sessiz ol!" deyince kafa salladı.
"Asiye, böyle boynu falan ağrımaz mı Emel'in?" dedi.
"Haklısın, dur ben onu yatağına yatırıp geleyim." dedi Asiye, Emel'e doğru bir hamle yaparken. Doruk "Dur sen, dur. Ben alırım." deyip Emel'i kucakladı.
Yatağına yatırdığında aşağı inecekken Emel'in yatağının yanındaki yatakta kendi aldığı pengueni görünce gülümsedi. Aşağı inerken "Asiye, Emel'in yanında sen mi yatıyorsun?" dedi akşam için yemek yapmaya başlayan Asiye'ye.
Asiye "Evet, de neden sordun?" derken Doruk çoktan gelip onun yanında durmuş, onu dikkatle izlemeye başlamıştı.
"Hiç, sadece Ömer veya Kadir'i bir an o peluş penguenle hayal ettim de." dedi gülerek.
Asiye de gülerken gelen kokuyla ocağın üstündeki tencereye çevirdi bakışlarını Doruk. Tencerenin içindeki pilava bakıp tekrar Asiye'ye döndü ve "Bir insanın elinin değdiği her şey nasıl bu kadar mükemmel olabilir ya." dedi.
Asiye gülerken Doruk'un "İyi iyi. Üniversite de aç kalmayacağım." demesiyle kaşlarını çattı. O an Asiye Doruk'un gözüne o kadar tatlı görünmüştü ki, Doruk kendini tutamayarak eğilip Asiye'nin yanağına bir öpücük kondurdu. Geri çekildikten sonra ise kendini açıkladı. "E hani üniversiteyi aynı şehirde okuyacağız ya, ben birlikte eve çıkarız diye düşünmüştüm."
"Birincisi ben üniversiteyi aynı şehirde okuyacağız demedim. İkincisi ben senden bir yaş küçüğüm. Üçüncüsü ve en önemlisi senin aileni bilemem ama benim ailem, özellikle Ömer, bu fikre çok sıcak bakmaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT GİBİ ✓
FanfictionAsDor hayali sahneler 🦋 💛💚 Omzunda hissettiği elle kolu yavaşlasa da durmadı. "Tamam Doruk, yeter." dedi Ömer durgun bir ses tonuyla. Doruk duymazdan gelmeyi tercih edince Ömer, Doruk'un umursamaz tavrına sinirlenerek "Ne yapıyorsun sen? Ha?" ded...