48| Kabus

1.6K 91 278
                                    

Selam, n'aber? Bu hafta yoğun geçti benim için, o yüzden bölüm biraz geç kaldı. Kusura bakmayın lütfen.

İyi okumalar <3

***

Boş derste zaman geçirmek için eline aldığı kitapta geçen cümleyle bir iç çekti Asiye. "Ruhuna dokunan insanı bul, konuştuğunda gözleri gülen ve seni olduğun gibi seven..." Gözünün önünden Doruk ile olan anıların geçmesine engel olamadı. Her gülüşüyle içinde ılık rüzgarlar estiren, gözlerinin içinde kaybolduğu, her haline aşık olduğu adamdı o, özlüyordu.

Kafasını kitaptan kaldırdığında kendisini izleyen gözleri başka tarafa çevrildi. Eskiden utanmadan, çekinmeden kendisini izleyen adam bir bakışmadan kaçıyordu şimdi. Gözlerinin dolmasına engel olamadan ona bakmaya devam ederken Doruk'un yanına oturan Tolga'yı görünce bir anda buz oldu ifadesi. İçindeki özlem yerini sinire bıraktı. Tolga neler yaşatmıştı onlara, şimdi onun yanında mıydı?

Doruk'un kaçamak bir bakışını yakalayınca oturduğu yerden hızlıca kalktı ve okul binasına yönlendirdi adımlarını. Hızlı yürüyüşünü yavaşlatmadan tuvalete gitti ve aynanın karşısına geçti. Dolu gözlerine baktı. Bir bakışı bile içini titretirken nasıl onu sevmediğini düşünebilmişti, aklı almıyordu. Yaşadıkları onca şeyden sonra sevgisinden şüphe etmesi ayrı yakmıştı içini.

Saçlarına kaydı sonra gözleri, Doruk böyle seviyor diye sürekli açık bıraktığı saçlarına. Bileğinden tokasını çıkardı ve sımsıkı topladı saçlarını. Her halini sevdiğini söylemişti en son ama olsun, üzgün olduğunu anlardı en azından. Aynada kendine son bir kez baktıktan sonra sınıfa gitmek için çıktı tuvaletten.

Sınıfa girer girmez gözüne çarpan Doruk'a bakarken yanından geçip Doruk'un yanına varan Tolga ile bakışları sert bir tavır takındı ve sırasına geçip oturdu. Kendisi bile oturmamıştı daha yanına. Suratı asılırken duyduğu adıyla kafasını kaldırıp Berk'e baktı. "Aybike nerede?" "Yengemle işi vardı onun, bir sonraki derse gelecekti. Gelmiş olur birazdan." "Öğle arası birlikte oturalım mı? Sen, ben, Aybike? Kahve falan içeriz."

"Berk benim hiç keyfim yok ya." deyince Berk, Aybike'nin boş olan yerine oturup Asiye'ye doğru eğildi ve kısık sesle. "Asıl şimdi keyfin yerinde olmalı tatlım, daha bir şey kaybetmedin sonuçta." dedi. Sonra oturuşunu dikleştirip "Hem Aybike benimle kahve içmeyi kabul etmiyor. Eğer sen de gelirsen kabul eder."

Yüzüne küçük bir tebessüm kondurup "Seviyor musun onu?" dedi. Berk kafa sallayarak onaylayınca "Eğer onu hiç üzmeyeceğine söz verirsen olur, gelirim." diye devam etti. Berk'in bakışları Tolga'nın bir şeyler anlattığı Doruk'a kaydı. Tolga ne anlatıyorsa umurunda değildi, dik bakışlarla kendilerini izliyordu. "Bak, istersen gidip onun o sana bağıran ses tellerini gitarına tel yapar eline veririm."

"Ya Berk." dedi Asiye kıkırdarken. Gülümsemesi buruk bir hal alırken "Gerçi boşuna yapmış olursun. Şarkı söylemek istemez artık o da." Berk anlamadığını belli eden şekilde bakarken "Bizim için aşk, şarkı söylemekti." diye açıkladı.

"O zaman sen söylet." dedi Berk gülümseyerek. Asiye "Nasıl?" deyince "E sizden kayıt istemişler, anlattı Aybik. Kabul et, mecbur kalsın söylemeye." dedi.

"Berk, ben söylediği şarkıda gerçek hisleri olsun istiyorum, mecburiyet değil." "Ya tatlım benim, bu Doruk seni bu kadar çabuk unutabilir mi? Hala serçe parmağının tırnağına kadar aşık sana. Sadece sen fotoğrafları silince bozuldu, ondan sert çıktı."

"Herkesin içinde telefonumu kurcaladı resmen Berk, sinir etti beni." "Yine de bir tık ağır oldu sanki be. Belki barışırdınız, belki değil kesin barışırsınız. Asiye belki sana anlatamadığı bir şey vardır, hı? Hiç böyle düşündün mü?" "Düşündüm tabi Berk, sordum hatta. Ama yalan söyledi bana. Benden bir şeyler sakladığı için gözlerimin içine bile bakamadı ama yine de anlatmadı."

HAYAT GİBİ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin