dilenci değilim ama bol yorum istiyorum
***
"Anlatmak istersen, dinlerim." dedi Aybike güven verir şekilde gülümseyerek. Berk kafasını önüne eğip "Boş ver ya, sonra anlatırım." deyince "Berk, sana bir şey söylemem lazım." dedi Aybike. Berk bakışlarını yerden kaldırıp yüzüne sorar bir şekilde bakınca "Bu seninle ilk ve son buluşmamız. Annem beni buraya bu şartla gönderdi." dedi Aybike hala Berk'in avcunda olan eline bakarak.
"Nasıl ya?" dedi Berk boştaki elini havada sallayarak. Aybike mahcup ve üzgün bir şekilde "Öyle işte." dedikten sonra yüzünü düşürünce "Böyle olmuyor ama tatlım. Az önce ne güzel gülüyordun, gülsene yine." dedi Berk.
Aybike ona gülümseyince "Hah şöyle ya. Ben bu şipşak pratik zekamla bulurum şimdi bir şeyler. Sen merak etme." dedi ukala bir tavırla gülümseyerek. Aybike elini çekip sırtını sandalyeye dayadı. Kollarını göğsünde bağlayıp "Hah bul da göreyim." dedi.
Berk biraz düşündükten sonra "Dedikodu?" dedi. Aybike anlamaz şekilde ona bakarken "Annen diyorum, dedikodu sever mi?"
Aybike neden sorduğunu anlamasa da "Benim annemin lakabı queen of dedikodu." diye cevap verdi. Berk gülerek "Ee bende king of dedikodu olduğuma göre anlaşamamamız için bir problem yok." dedi ellerini iki yana açıp.
"Kalk, yürü gidiyoruz." diyen Berk'e "Nereye be?" diye sordu Aybike. Berk eliyle garsona hesabı getirmesini işaret ederken "Annen ile kola – çekirdek yapmamız gereken konular var Aybik." dedi.
Aybike yavaşça onu alkışlarken "Bravo Bay Dahi. Harika plan dediğin bu mu? Kola – çekirdek yaparak mı alacaksın annemin gönlünü?" dedi. "Evet, problem?" Aybike onun bilmiş tavrına burun kıvırarak bakıp kafasını iki yana salladı. "Sen benim annemi bilmiyorsun. Katır inadı var onda. Hayatta ikna olmaz."
Hesabı ödeyip ayağa kalktıklarında Berk elini Aybike'nin omzuna atarak onu dışarı yönlendirirken "Anneni bilmem ama beni hiç tanıyamamışsın Aybik." dedi ona üstten bir bakış atıp. "Ben istedikten sonra yapamayacağım şey yok." Aybike kafasını kaldırıp ona baktı ve bilmiş bir edayla "Emin misin? Melisa-" derken boştaki eliyle durdurdu onu Berk.
Aybike, Berk'in adımlarını durdurup gözlerini kapatarak derin bir nefes almasından sinirlendiğini anlayınca dudağını dişleyerek önünde birleştirdiği ellerine çevirdi bakışlarını. Berk konuşmaya başlayınca ise tekrar ona döndü.
"Aybike seninle sonra bu konuyu da konuşuruz, tamam mı? Şimdi söyleyeceğim tek şey seni tanıdıktan sonra Melisa'nın yanındayken bile seni aklımdan çıkaramıyordum. Bu konuyla alakalı aklında bir soru işareti kalmasını istemiyorum ama önce şu işi halledelim."
Aybike onaylayarak kafa sallayınca tekrar yürümeye başladılar. Arabaya binmeden önce Berk, Aybike'ye dönüp "Sizin o mendebur bakkalcınızın suratını görmek istemiyorum. Sen arabada bekle ben şuradaki marketten alıp geleyim." dedi.
"Ben neden arabada kalıyormuşum? Ben de geleceğim." dedi Aybike omuz silkerek. "Doğru," dedi Berk ona yandan bir bakış atıp. "Bazen yerimin senin yanın olduğunu unutuyorum. Ama sen unutma, hep bir adım arkamda ol. Düşsem de senin kaldıracağını bilerek atayım tüm adımlarımı, olur mu?"
Çalan telefon ile beline sarılmış, uyuyan Emel'e bir bakış attı ve uzanıp telefonu aldı Asiye. Ömer'in aradığını görünce yüzüne yayılan gülümseme ile açtı telefonu. Ömer'in "Can parçam." diyen sesini duyunca gülümsemesi genişledi ve "Diğer yarım." diye cevap verdi ona.
Ömer'in ona böyle demesi hep çok hoşuna gitmişti. "Konuşamadık bugün. Nasılsınız?" dedi Ömer. Asiye yarı oturur pozisyonda olduğu yatakta biraz daha aşağı kaydı ve "İyiyiz. Emel'i uyuttum uzanıyorum bende." "Uyuyacaksan sonra arayayım?" "Yok yok. Uyumam daha." diye cevap verdi hızlıca.
"Asiye, çok güzel bir şey oldu bugün." "Ne oldu?" dedi Asiye, Ömer'in dediğinden sonra. "Buradaki çocuklardan birinin okuldan arkadaşı özel hoca arıyormuş, matematik için. Daha önce sohbet ederken bahsetmiştim matematiğimin iyi olduğundan. Çocuğa özel ders vermeye başlayacağım yarın."
"Ömer, bu çok güzel bir haber. Para biriktirmeye şimdiden başlayabileceğiz yani." Ömer, Asiye görmese de gülerek kafa salladı. Asiye "Benim de yarın küçük bir işim var. Ondan sonra iş bakayım diyorum." deyince "Ben de 'Yarın geleyim, üçümüz birlikte bir şeyler yapalım.' diyecektim." "Olmaz," dedi Asiye sert bir tonda. Sonra sesini doğru tonda ayarlayarak "Yani olmaz. Dedim ya, işim var."
"Ne işi bu? Nereden çıktı? Erteleyemez misin?" Ömer'e "Yok, erteleyemem. Bir arkadaşa sözüm var." diye cevap verdi. "Ya kızım boş ver arkadaşı. Yarın gelin, üçümüz birlikte vakit geçirelim benim dersten önce işte. Hem bana da moral olur."
"Ömer gerçekten erteleyemem. Yanlış anlar ertelersem." cümlesini içinden "Tekrar 10 gün öncesine döndüğümüzü, onunla görüşmek istemediğimi sanacak eğer ertelersem." diye tamamladı.
"Asiye kim bu bize tercih ettiğin arkadaş?" "Ömer alınganlık yapma, kimseyi kimseye tercih ettiğim yok." "Üçümüz birlikte vakit geçireceğiz kaç gün sonra. Sen arkadaşınla buluşmaya gideceğin için geçiremiyoruz ve sen onu bize tercih etmiş olmuyorsun, öyle mi?"
Asiye bir nefes verdi ve "Ömer sana yalan söylemek istemiyorum. O yüzden bölmeden dinle." dedi. Ömer onay verince "Doruk," dedi. "Bulmuş beni."
"Ne demek bulmuş? Nasıl bulmuş Asiye?" "Bilmiyorum, sormadım. Bugün beni görmeye gelmiş, yarın da onunla buluşacağız." "Belliydi zaten o dingilin olduğu. Herif benim kardeşimi benden daha çok görüyor resmen."
"Abartma Ömer. Sadece bugün görüştük." "İyi aman, tamam bir şey demiyorum sevgiline. Diğer gün benimsin ama, itiraz kabul etmem söyle o Dorukcuğa da." dedi 'Dorukcuğa' vurgu yaparak.
Asiye kıkırdarken Ömer'in aklına gelen kişiyle yüzü ile birlikte sesine yansıyan neşesi de soldu. "Asiye, Ayşe-" dedikten sonra sanki boğazına bir şey takılmış gibi güçlükle yutkundu ve "Ayşe nasılmış, öğrenebilir misin benim için?"
Asiye'nin aklına dün gece kendisinin de Ömer gibi sevdiği adamı düşündüğü gelince gözleri doldu. "Özellikle Doruk'un bugünkü halini gördükten sonra ne halde olduğunu tahmin etmek zor değil." dedi bir nefes verip. "Ömer biz doğru mu yaptık? Sonuçta onlar bizim hayatımızdaki insanlar. Onlara karşı bir sorumluluğumuz vardı. Biz bir ateşin içine düştük, yanıyoruz diye onları da dipsiz kuyularda boğmak ne kadar doğru?"
"Bilmiyorum Asiye, bilmiyorum. O an düşününce en mantıklısı bu gibi gelmişti ama oturup sakin kafayla düşününce neden yaptık diyorum. Mesela şimdi seninle konuştuktan sonra Ayşe'yi arasaydım, ne kaybederdik ki? Aşkımız okul için miydi ki okulla beraber onları da bıraktık?"
Sona doğru sesinin titremesine engel olamamıştı Ömer. Derin bir nefes çekti içine ve "Zaten içinde olduğumuz durum zorken işleri iyice zorlaştırdık. Çok özledim onu Asiye. Sanki böyle Ayşe'ye sarılsam dertlerim hafifleyecekmiş gibi geliyor."
Telefonun ucundan Ömer'in nefesi duyulduktan sonra kaldığı yerden devam etti Ömer. "Sana da öyle mi geliyordu? Doruk'a sarılınca kısa bir anlığına da olsa unutabildin mi tüm kötü şeyleri? Tüm sıkıntılar o birkaç saniyede terk etti mi seni?"
Asiye, Ömer'in son söyledikleriyle göz yaşlarına hakim olamayarak "Geçti Ömer." dedi. "Doruk'a sarılınca değil dertlerimi dünyayı unuttum. Ara Ömer, şimdi telefonu kapat ve Ayşe'yi ara. Ona da kendine de daha fazla çektirme bu acıyı." dedi ve kapattı telefonu.
***
HERKESE MERHABA, NASILSINIZ?
BUGÜN BURADA KEYİF DOLU ŞEYLER YAZMAYI İSTERDİM HER ZAMANKİ GİBİ AMA İÇİNDE OLDUĞUMUZ DURUM ELVERMİYOR. ARANIZDA YANGIN BÖLGESİNDE OTURAN, ETKİLENEN VAR MI BİLMİYORUM AMA UMARIM HEPİNİZ İYİSİNİZDİR. DAHA FAZLA KAYIP VERMEDEN ATLATIRIZ BU DURUMU İNŞALLAH.
BÖLÜM ATMAYACAKTIM ASLINDA. PANOMA DA YAZMIŞTIM. AMA KARDEŞİM SİZİN EN ÇOK BU DÖNEMDE MORALE İHTİYACINIZ OLDUĞUNU SÖYLEYİNCE ATAYIM DEDİM. AKŞAMA DA YETİŞTİREBİLİRSEM BİR WP YA DA İG BÖLÜMÜ ATACAĞIM. HANGİSİ OLACAĞINI SİZ SEÇİN.
BÖLÜMÜ BEĞENMİŞSİNİZDİR UMARIM. DAHA İYİ GÜNLERDE BULUŞMAK ÜZERE. SİZİ SEVİYORUM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT GİBİ ✓
Hayran KurguAsDor hayali sahneler 🦋 💛💚 Omzunda hissettiği elle kolu yavaşlasa da durmadı. "Tamam Doruk, yeter." dedi Ömer durgun bir ses tonuyla. Doruk duymazdan gelmeyi tercih edince Ömer, Doruk'un umursamaz tavrına sinirlenerek "Ne yapıyorsun sen? Ha?" ded...