25,26,27,28K ÖZEL

2.2K 89 100
                                    

***

Birazcık libidosu yüksek bir bölüm oldu. Rahatsız olan olursa yorumlarda belirtmesi yeterli.

Bölüm sonuna soru bıraktım cevaplarsanız sevinirim.

***

"Of! Geldiğimiz hale bak, şaka gibi ya." diye söylendi Asiye. Doruk ayağını gazdan çekip yan koltuğunda oturan Asiye'ye dönünce "Senin aklına uyup bu mevsimde buraya gelende kabahat." diye devam etti.

Doruk bakışlarını cama çevirip bir nefes verdikten sonra Asiye'ye dönüp "Haklısın güzelim ama çok uzatmadın mı? Sonuçta ben de bilemezdim akünün biteceğini, değil mi?" dedi bir elini hafifçe sallayarak.

Asiye ofladıktan sonra kafa salladı ve "Şimdi ne yapacağız?" dedi. "Araba çıkmıyor, saplandı." "Ee ne olacak?" dedi telaşla Doruk'un sözünü keserek.

"Bir şey olmayacak. Sevgilin Herkül'e dönüşecek ve İstanbul'a kadar arabayı kollarında taşıyacak."

Asiye ona göz devirirken "Ne anlatıyorsun Doruk ya? Anlıyorum, moralin bozuldu ama arabanı ben bozmadım sonuçta." dedi trip ile. O yüzünü cama dönünce Doruk eğilip yanağına bir öpücük kondurdu "Haklısın, özür dilerim." diyerek.

Asiye "Bunun için sonra küserim. Şimdi ciddi bir şekilde cevap ver. Ne yapacağız?" deyip tekrar yüzünü ona dönünce "Yani mecbur ana yola kadar yürüyeceğiz." diye cevap verdi Doruk. Asiye onaylarcasına kafa sallarken baş parmağı ile işaret parmağının ucunu gösterip "Küçücük bir şey soracağım. Ana yola kaç kilometre var?" dedi.

"Bilmiyorum." dedi Doruk yine oflayarak. "Telefon çekmiyor burada da. Birilerini de çağıramayız yani. Mecbur yürüyeceğiz." dedikten sonra telefonunu cebinden çıkardı ve saate bakıp "Akşam da olmak üzere." dedi.

Bakışları Asiye'yi bulduğunda "Sen de incecik giyinmişsin." deyince "Kusura bakma, ormanın ortasında kalacağımızı öngöremediğim için Doruk." dedi Asiye sert bir ses tonuyla.

"Tamam tamam, kızma. Saat geç olmuş, biz ormandan çıkamadan hava kararız. Gel bu geceyi geçirecek bir yer bulalım." dedi. Asiye "Arabada kalsak?" deyince "Olmaz güzelim, soğuk olur gece." dedi.

Asiye kafa sallayarak indi ve arka koltuktaki şalını üstüne aldı. Nisan ayının başında olmalarına rağmen hava serindi ve bulutlardan anlaşıldığı üzere yağmur başlamak üzereydi.

Biraz yürüdükten sonra "Dur ya, ben buraları biliyorum sanki." diyen Doruk'a "Sevgilim 2 saattir aynı şeyi söyleyip duruyorsun ve sanırım biz sürekli aynı yerde dolanıp duruyoruz." diye cevap verdi Asiye.

"Yok artık Asiye. Ne kadar uzaklaştığımızın farkında değilsin herhalde?" "Aynı yerde dolaşıyoruz Doruk." "Siz bu kanıya nereden vardınız peki Asiye Hanım?" Asiye biraz düşündükten sonra "Bak ağaç kabuklarına," dedi aklına gelen ilk şeyi söyleyerek. "Yanından geçtiğimiz her ağacın kabuğu bu renkti çünkü hepsi aynı ağaç."

"Bravo Asiye Hanım. Sizi bu teorinizle doğru yolu bulmaya davet ediyorum." Doruk'un eliyle yol göstererek söylediği şey ile Asiye bir adım atsa da ayağı kaydı. Tam düşecekken Doruk onu kolundan yakalayıp kendine çekti ve "Gel buraya koala, gel." dedi. "İki saniye sarılmayınca düşüyorsun Asiye. Aşk sarhoşluğu dedikleri bu sanırım."

Asiye gülerek "Hı, aşkından ölüyorum Doruk. Bak ne hallere düştüm." dediğinde "Mecaz olarak mı yoksa az önceki düşmeden mi bahsediyoruz?" dedi Doruk gülerek. Asiye de gülünce "Hadi gidelim." dedi.

Biraz daha yürüdükten sonra hava kararmaya, yağmur çiselemeye başlamıştı. "Of ya! Doruk biz daha ne kadar yürüyeceğiz?" "Keşke bilsem güzelim. Sen yoruldun mu?" Asiye onaylarcasına kafa salladı. Ağaçların arasından oflayarak çıktığında gördüğü küçük kulübe ile gülümseyerek "Doruk!" dedi Asiye.

HAYAT GİBİ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin