Eline aceleyle tutuşturulan kıyafetlere bakarken iç çekti Asiye. Bunları mı giyecekti cidden?
Oflayarak elindeki kıyafetlere bakarken başka çaresi olmadığı için elindeki kıyafetlere son bir bakış attıktan sonra önce kendisinden en az birkaç beden büyük alt eşofmanı giydi. Üstüne kendisine elbise gibi olan tişörtü de geçirdikten sonra saçlarını düzeltirken burnuna dolan koku yutkunmasına sebep oldu.
Eliyle yüzüne gelen ıslak saçını geriye atarken hissetmeye devam ettiği koku onu birkaç dakika öncesine götürmüştü.
"Sesimi duyan var mı?"
Duyduğu ince ses ile durakladı Doruk. Asiye'nin sesiydi. Ne işi vardı ki hâlâ burada? Neden gitmemişti?
Açılan kapı düşüncelerini bölerken Asiye'nin ince bileğinin kapının kenarına tutunduğunu gördü. Ardından tekrar Asiye'nin sesini duydu. "Kimse var mı?"
"Ben varım." dedi gözlerini kırpıştırarak. Kesin yine tersleyecek, diye geçirdi içinden.
İçindeki sesi boş vererek birkaç adımda kapının arkasında durdu ve "Ne oldu?" diye sordu.
Asiye net bir tonda, hızlıca "Bir şey yok. Gider misin?" deyip kapıyı kapattıktan sonra beliren 'Ben demiştim.' diyen iç sesini umursamadan "Niye korkuyorsun? Sıkıntı neyse söyle, yardımcı olayım." dedi.
Tekrar açılan kapıdan sonra Asiye'nin ürkek nefesini duydu ardından ise "Eşyalarım yok, bulamıyorum. Biri almış galiba." diyen korkmuş sesini.
Yüzünü buruşturup kafasını diğer tarafa çevirirken "Başka giysim de yok. Ne yapacağım, bilmiyorum." diye devam etti Asiye.
Birkaç saniye düşünürken aklına gelen spor çantası ile oraya çevirdi bakışlarını ve hızlıca çantayı omzundan indirip yere bıraktı.
Asiye oluşan birkaç saniyelik sessizlikle Doruk'un gittiğini düşünse hemen ardından gelen yumuşak düşme sesi ve ardındaki fermuar sesi ile hâlâ orada olduğunu anladı.
"Al, giyin bunu üstüne." Bu çocuk ciddi miydi? Kendi kıyafetlerini mi verecekti Asiye'ye?
Asiye ne diyeceğini bilemediği için birkaç saniye dursa da sonra "Biraz yaklaşır mısın?" dedi.
Doruk rahatsız olmaması ya da kendini kötü hissetmemesi için bir şey demeden sessiz iki küçük adım attı kapıya doğru elini indirmeden.
Elindeki kıyafetlerin ağırlığı giderken "Tamam, ben yıkayıp geri getiririm bunları." diyen sesi duydu.
Bir şey diyemeden kapanan kapıyla elini açıp Asiye'ye seslenecekken vazgeçip gülümseyerek "Peki, tamam." dedi sadece.
"Of!" dedi Asiye kafasını toplamak için. "Eve geç kaldım. Kendi işim yetmiyormuş gibi bir de bu kıyafetler çıktı başıma. İşin yoksa yıka, ütüle şimdi."
Burnuna gelen koku kıyafetleri bir bahane ile vermemesini söyleyince "Saçmalama Asiye," dedi kendi kendine. "Eve git ve şu şeyden kurtul sadece."
Kurtulmak mı istiyordu cidden?
Üzerindeki kendine büyük ve içinde palyaço gibi durduğu kıyafetlere bakarken gülümsedi istemsizce.
Aklına gelen şeyle "Ah be kızım, çocuk seni bu durumdan kurtarsın, sen bir teşekkür bile etme." diye söylendi kendi kendine. "Neyse artık yarın kıyafetleri verirken ederim teşekkürümü de." deyip bunu aklına not ettikten sonra önce soyunma odasından sonra odadan çıktı.
***
"Doruk, bir bakar mısın?"
Doruk elini yanındaki çocuğun omzuna koyup "Sonra konuşuruz." dedikten sonra gitmesini işaret etti. Çocuk gittikten sonra ise Asiye'nin yanına adımladı.
Sorar bir ifadeyle yüzüne bakan çocuğa çantasından çıkardığı poşetle cevap verdi Asiye. Poşeti ona uzatırken "Ben dün telaştan teşekkür etmeyi unuttum, kusura bakma." dedi.
Doruk poşeti eline alırken "Önemli değil." dedi hafifçe kafa sallayarak. "Önemli Doruk." dedi Asiye onun bu hareketi üstüne. "Sen olmasan, gelmesen yani, ben çok zor durumda kalırdım."
"Kalmadıysan sıkıntı yok." dedi Doruk gülümseyerek. Aklına gelen şeyle "Evde bir problem oldu mu?" diye sordu.
Asiye duyduğu şeye şasırırken "Yok," dedi hızlıca. "Yani beni üzerimde kendime en az 3 beden büyük kıyafetlerle görünce şaşırdılar tabi ama anlatınca bir şey demediler."
Doruk kafa sallayarak anladığını belirtirken yüzünü inceledi Asiye, dalga geçip geçmediğini anlamak istercesine. "Ama yine de bu aramızda kalsa?" dedi sonra. "Tabi tabi, rahatsız olma sen." diye hızlıca cevap verdi Doruk ciddi bir şekilde.
Cidden bugün Asiye'yi şaşırtıyordu. Şu an dalga geçmesi gerekmez miydi birkaç gündür tanıdığı Doruk'un?
"Bu arada," dedi Asiye çantasından küçük bir kap çıkartırken. "Dün kek yapmıştım. Sever misin, bilmiyorum ama sana da getirdim."
Doruk gülümseyerek ona uzatılan küçük kabı aldıktan sonra "Teşekkür ederim." dedi. "Ellerine sağlık."
Asiye gülerken "Umarım beğenirsin." dedi. Çünkü dün Doruk'u kovar gibi gönderdikten sonra kendini kötü hissettiğinden Doruk'a yapmıştı keki.
O başını eğdiğinde iç çekti Doruk. Bu kızdan gelen bir şeyi beğenmeme ihtimali var mıydı ki?
"Eminim çok güzel olmuştur." dedi gülümseyerek. Asiye de gülümsedi ve "Ben artık sınıfa gideyim." dedi. Doruk küçük bir baş hareketi ile onu onaylayınca arkasını döndü ve sınıfa doğru yürümeye başladı.
***
BU SAHNE BENİM KANAYAN YARAM AGA.
Cidden devamı neden yazılmadı anlamadım. Ama kafamda kurguladığım şekliyle paylaşmak istedim. Nasıl buldunuz?
Kafamda böyle çok tatlı sahne fikirleri var. Özellikle kesilen, verilmeyen sahneleri yazmak istiyorum. Sahilde konuştuklarında Asiye "Yarışmadan döndüğümüzden beri bir tuhafsın." demişti mesela. Aradaki 10 günü yazmak istiyorum. Siz ne düşünüyorsunuz bu konu ile ilgili?
Sizin istek sahneleriniz tabi ki önceliğim. Şu an elimde iki istek sahne var kurgusunu yaptığım. Her zamanki gibi istek sahnelerinizi belirtin lütfen.
Sınır konusunun tam anlaşılmadığını düşünerek açıklamak istiyorum. Dün attığım "Sen Benim Şarkılarımsın" bölümü için sınır. Bir arkadaşımız fazla bulduğu için biraz aşağı çektim az önce. Bu haliyle oy sınırını geçtiniz, yorum sınırı kaldı sadece. Onu da hallederseniz bölüm yarın sizindir.
Onun dışında ithaf listem bitti. O yüzden birkaç bölümdür ithaf yazmıyorum. İthaf isteyen varsa özelden yazabilir.
Çok daha iyi günlere, sizi seviyorum. ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT GİBİ ✓
FanfictionAsDor hayali sahneler 🦋 💛💚 Omzunda hissettiği elle kolu yavaşlasa da durmadı. "Tamam Doruk, yeter." dedi Ömer durgun bir ses tonuyla. Doruk duymazdan gelmeyi tercih edince Ömer, Doruk'un umursamaz tavrına sinirlenerek "Ne yapıyorsun sen? Ha?" ded...