43| Sümbül

1.2K 113 162
                                    

Günaydın, nasılsınız?

Sınır dolmadı ama bölüm atmama sebebim hastalığım. İki gündür bayağı hastaydım. O yüzden bölüm atamadım. Kusura bakmayın lütfen.

Sınır: 60 Oy, 100 yorum
İyi okumalar ♡
***

Asiye'nin içindekileri Doruk'a söyledikten sonra arkasını dönüp onu orada bırakışının üzerinden 3 gün geçmişti ama Doruk ne aramış ne de mesaj atmıştı. Asiye uyku ile uyanıklık arasında gidip gelirken kulağına dolan sesle ne olduğunu anlamadan kafasını kaldırdı. "Asiye aşağıda bir şeyler oluyor, gelsene bir gidip bakalım."

Nazlı'yı kafasıyla onayladıktan sonra yataktan çıktı yavaş adımlarla ve gözlerini ovalarken esnedi. "Üstümü değiştirip geliyorum." dedi kıyafetlerini alıp yarı kapalı gözleriyle koridorun sonundaki tuvalete giderken.

Her ne kadar uyanmak istemese de uyanmak için suratına soğuk su çarptı. Su yüzüne ilk değdiğinde ürperse de iki üç kere daha tekrarladı bu işi ve yüzünü duvara sabit kağıt havluyla kuruladıktan sonra üzerini değiştirmek için kabine girdi.

Tekrar odasına gittiğinde Nazlı elindekileri hızla alıp yatağına adeta fırlattı ve Asiye'yi kolundan tutup çekiştirmeye başladı. Koşar adım merdivenleri inerken son birkaç basamak kala bahçe kapısına doğru ilerleyen kalabalığı daha net görüyorlardı.

Binadan dışarı ilk adımlarını attıklarında koşarak kendisine doğru gelen Emel'i gördü Asiye. Yaklaşık yarım saat önce yanağına küçük bir öpücük koyarak onu uyandırıp arkadaşıyla oynamak için izin isteyen küçük kardeşini kırmayıp izin vermişti. Emel elinden tutup onu biraz uzaklaştıktan sonra "Abla, Doruk Abim gelmiş." dedi heyecanlı bir şekilde.

Doruk kaç gündür Asiye'nin sinirinin geçmesi için aramasa da bir yanı Asiye'nin onu aramasını istiyordu, ara vermek isteyen oydu ve arayı hakem başlatır tekrar hakem bitirirdi.

Özlemini bir nebze bastırmak için telefonda birlikte çekildikleri fotoğraflara bakıyor, mesajlaşmalarını okuyordu kaç gündür.

Her ne kadar yüzünü fotoğraflardan görse de, sesi kulaklarında çınlasa da, kokusu burnundan gitmese de, şefkatini mesajlarından hissetse de 3 gündür dokunuşunu hissedememek işkence gibiydi Doruk için.

Telefonunu gelen bildirimle eline aldığında Aybike'nin mesaj attığını gördü, yine. 3 gündür sürekli mesaj atıyor, nasıl olduğunu soruyordu.

Aklına gelen fikirle yatağından doğruldu gülerek. Burada inat edip yatarak bir yere varamazdı sonuçta değil mi?

"Ne?" dedi Asiye. "Tüm bu insanlar ondan mı kapının önünde?" Emel heyecanla kafa sallayınca içinden yüzüne kocaman bir gülümseme kondurmak gelse de suratına tripli bir ifade takınıp yürümeye başladı kapıya doğru.

Yaklaştıkça kızların bakışlarını görüp sinirleri bozuluyordu. Sonunda dayanamadı ve "Şunlara bak, nasıl yiyecek gibi bakıyorlar." dedi. Sesi beklediğinden yüksek çıkınca "Bir şey mi dedin?" diye sordu Nazlı. "Kim gelmiş ki, dedim." diye cevap verdi Asiye zoraki gülümseyerek.

Kapının önüne gelmişti ama o kadar kalabalıktı ki buradan Doruk'u görmesi imkansızdı. İtiş kakış öne geldiğinde gördüğü yüzle birlikte aldığı nefes o kadar huzurlu geldi ki sanki kaç gündür nefes almıyordu.

Doruk da onu fark edince yüzüne bir gülümseme kondurdu. Asiye bakışlarını kaçırırken ona bakarak söze girdi. "Sevgilim," dediğinde birkaç kişinin daha bakışlarını üzerinde hissedince huzursuzca kıpırdandı olduğu yerde. Doruk bu hallerine sırıtarak birkaç adım attı ve göğsüne kadar gelen demir kapının önünde, Asiye'nin karşısında durdu.

HAYAT GİBİ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin