184K ÖZEL

1.4K 87 282
                                    

Selam, n'aber?

Bölüme geçmeden önce küçük bir açıklama yapmak istiyorum soranlar için. Asiye'nin vurulması ile ilgili özel bölüm yazacağım tabi ki ama ben dizidekinden çok farklı bir kurgu kurdum kafamda ve bu öyle gelişigüzel yazabileceğim bir şey değil, çok önem veriyorum bu konulara biliyorsunuz. O yüzden yazmadan önce birkaç tıbbi bilgi edinmem gerekiyor ve sevgili Zeynep öyle bir konu seçti ki bununla ilgili makale bulamıyorum hdsgfdshgfd Neyse halledeceğim, merak etmeyin. 

Bu bölüme gelecek olursam, severek yazdığım bir bölüm. Kurgu fikirleri aklıma o kadar değişik yerlerde geliyor ve ben kurguları düşündükçe o kadar heyecanlanıyorum ki yüz ifadelerime hakim olamayıp cins bakışlara maruz kalıyorum sjfdsdgfds bu da o bölümlerden biri. Umarım severek okursunuz.

İyi okumalar.

💛💚

Dorukla buluşmak için sözleştikleri çay bahçesine geldiğinde ellerini saçlarına atıp düzeltti Asiye ve yüzündeki gülümsemeyi silmeden içeri girdi. Gözleri direkt onun olduğu masayı bulurken yanına vardığında ayağa kalktı ve kolunu onun ince beline doladı Doruk.

Saçları arasına konulan öpücüklerle birlikte sevdiği adamın huzursuzluğunu da hissederken içine dolan garip hisle geri çekildi ve "İyi misin sen?" diye sordu. Doruk eliyle masayı göstererek "Oturalım mı önce?" deyince bir şey demeden boş sandalyeye oturdu ve Doruk'un konuşmaya başlamasını bekledi.

Doruk'un verdiği nefeste hissettiği sıkıntının içine dolduğunu hissederken "Doruk bir şey söylesene artık." dedi. Söyleyeceği şeyin ağırlığını kalbinde hissediyordu, sanki kocaman elleri olan birisi kalbini sıkıyormuş gibiydi.

"Bizimkileri biliyorsun," diye konuşmaya başladı Doruk. "İlişkimizi hiçbir zaman onaylamadılar." Asiye, onu kafa sallayarak onaylarken konuşmanın varacağı yerden korkuyordu. Doruk tekrar bir nefes verdikten sonra "Beni yurt dışına gönderiyorlar Asiye," dedi. "Üniversite için, tabi yersen. Ayrılalım diye yaptıklarını bilmiyorum sanki."

"Sen ne dedin peki?" dedi Asiye diğer her şeyi boş vererek. "Ne diyeceğim Asiye? Gitmem ben hiçbir yere, dedim. Ama ikna olmadılar tabi. Kaç gündür bu yüzden huzursuzdum, tartışıyorduk sürekli ama seni aramadan önce kavga ettik aynı mesele yüzünden. Gideceğim okul, kalacağım ev, kullanacağım araba... Her şeyi ayarlamışlar Asiye. Bana kalan tek şey 2 hafta sonra gidip onların kurduğu hayatı yaşamaya başlamak."

Gözlerinin yandığını hissederken "Yani?" diye sordu Asiye. "Gidecek misin?" "Gideceğim, bekle, desem bekler misin?"

Doruk'un sorusu karşısında ne diyeceğini bilemeyerek birkaç saniye sessiz kaldı Asiye. "Doruk, sen benim her şeyimsin artık. Sevgilim değil, sevgimsin. Dünyayı senin sevgin kalbimde olduğu için seviyormuşum gibi geliyor bazen. Senden ayrılmak -ayrılmayı geçtim, ayrı kalmak- ölüm gibi benim için. Ben ayrılmak istemiyorum senden, bunun düşüncesinden bile nefret ediyorum."

Bir nefes verdikten sonra "Bekle, dersen ömrümün sonuna kadar gelmeyeceğini bilsem de beklerim. Ucunda sen varsan geleceğine dair umudum olur hep, o yüzden beklerim. Giden gelmez, biliyorum ama yine de beklerim Doruk." dedi.

Doruk'un bir şey demesine izin vermeden "Oraya gideceksin. Yeni bir ev, yeni bir şehir, yeni bir hayat... Belki de buradaki her şeyi unutturacak sana, beni, aşkımızı, hayallerimizi unutacaksın. Hayatına başka biri girecek belki, aynı hayalleri onunla da kuracaksın. Doruk çok zor, anlıyor musun? Ben beklerim, yemin ederim tek bir saniyesinden sıkılmadan beklerim seni. Ama hayat beklemez, yaşam akar. Karşına biri çıkar, beni unutturur." derken elini, yüzüne uzatarak yanağını sildi Doruk. Ağlıyor muydu ki?

HAYAT GİBİ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin