Biraz geç oldu ama BİZ GELDİİİK!
Sürekli bölüm atan biri olarak çok özlüyorum ama elimden bir şey gelmiyor maalesef. Yaklaşık 3000 kelimelik uzuuuun bir bölüm yazdım o yüzden. Umarım okurken sıkılmazsınız.
<33
Arabayı yurda giden köşede durdurduğunda "Etrafta Emel yok," dedi Doruk. "Halka açık alanda da değiliz. İzninizle artık sevgilimi öpebilir miyim Asiye Hanım?"
Asiye gülerek ona doğru eğilip yanağına küçük bir öpücük kondurdu ve geri çekildi. Doruk kolundan tutup kendine çekerken "Ama öyle öpüp kaçmak var mı bebeğim ya?" dedi. Sıcak dudakları yanağına değerken huzurla gülümseyerek gözlerini kapattı Asiye.
Doruk kendini geri çektiğinde gülümseyen yüzünü inceledi bir süre. Baş parmağı gülüşünü okşarken iç çekti. Asiye de avuç içini onun yanağına dayadı ve ona doğru yaklaşıp dudaklarını birleştirdi kısa bir an. Dudaklarını ayırdığında Doruk uzaklaşmasına izin vermeden dudaklarını boynuna indirdi tekrar.
Asiye, Doruk'un sıcak nefesi boynuna çarparken gözlerini kapattı. Ardı ardına bıraktığı öpücükleri ile vücudunun karıncalandığını hissedince kendini geri çekti. Gözlerini Doruk hariç tüm arabada gezdirirken "Ben gideyim artık." dedi hızlıca ve arabadan indi.
Arkasından Doruk'un "Kaç sen, kaç." diyen sesini duysa da umursamadan yürümeye devam etti. Yetimhanedeki odasına çıktığında hızlıca yatağına oturdu ve boynunda hala Doruk'un dudaklarının baskısını hissederken ellerini deli gibi çarpan kalbinin üzerinde birleştirdi.
O nefesini düzene sokmaya çalışırken odaya "Kızım o nasıl ilan-ı aşktı öyle." diyerek Nazlı girdi. Asiye'nin kızarmış yanakları, hafif aralık dudakları, sık nefesleri ve kalbinin üstündeki ellerine bakarak "İyi misin sen?" dedi Emel'in yatağına otururken. Asiye onu fark etmeyince elini ona doğru uzatıp yüzünün önünde salladı "Asiye?" diyerek. "Sana diyorum. İyi misin?"
Asiye kafa sallarken "Hı," dedi. "İyiyim. Sen ne diyordun?"
"O nasıl romantik aşk ilanıydı ya." "Aşk ilanı değildi Nazlı, sevgiliydik biz zaten. Tartışmıştık biraz sadece." "Vay be, aşka bak." Asiye gülümsedi sadece dediğine.
💛💚
"Baba," dedi Doruk aramasına cevap veren babasına. "Sahildeyim ben. Gelsene yanıma müsaitsen, baba-oğul laflarız biraz."
Babasından aldığı onaydan sonra telefonu kapatıp avcunun içinde sıkarken "Artık yüzleşme zamanı geldi." dedi. Arabasına yaslanıp beklemeye başladı.
Babasının arabası arabasının karşısında durduğunda içinden inen babasına baktı. Akif yüzünde bir gülümseme ile kendisine doğru geliyordu. "Aslanım," dedi ona yakın bir yerde dururken. "Hayırdır? Ne konuşacağız? Yoksa senin şu gizemli güzel kız hakkında mı? Bak bana karşı rahat olabilirsin, her şeyini anlatabilirsin bana."
"Yok baba," dedi reddederken. "Konunun onunla alakası yok." Akif'in yüzü sorar bir hal alırken tek kaşı havalanmıştı. "Baba sen kötü bir insan değilsin, kimseye zarar vermezsin. Değil mi?"
İnanmaya ihtiyacı vardı Doruk'un. Babasının hayallerindeki gibi "kahraman" olduğuna inanmaya ihtiyacı vardı. "Aslan babam" dediği babasının ormanların kötü kralı olduğu fikrine inanmak istemiyordu.
"Oğlum, evladım ne oldu? Anlat hadi." Doruk bir nefes verip "Baba, Erhan Abiyi sen mi vurdun?" dedi içinde daha fazla tutamayarak. "Ne?"
Babasının tepkisi içinde bir umut yeşertirken "Doruk nereden çıkıyor böyle sorular?" sorusuyla "Baba cevap ver." dedi tekrar. "Erhan Abiyi sen mi vurdun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT GİBİ ✓
FanficAsDor hayali sahneler 🦋 💛💚 Omzunda hissettiği elle kolu yavaşlasa da durmadı. "Tamam Doruk, yeter." dedi Ömer durgun bir ses tonuyla. Doruk duymazdan gelmeyi tercih edince Ömer, Doruk'un umursamaz tavrına sinirlenerek "Ne yapıyorsun sen? Ha?" ded...