Doruk odadan çıkınca bir damla yaş düştü Asiye'nin gözünden. Doruk'un dediği her şeyi duymuştu.
İçeri koşarak giren doktorların peşinden ayaklandı herkes. Camın önüne geçip ağlayarak içeriyi izlemeye başladılar.
Birden kendini bir film seyrediyormuşçasına camdan izlemeye başladı. Annesi geldi, yanı başına oturdu. Asiye annesine gitmek istedi ama kıpırdayamadı.
"Ya biri bir şey söylesin artık." dedi Aybike ağladığı için çatallı çıkan sesiyle, içinde bulundukları duruma isyan ederek.
Annesi karşısında yatan yansımasının saçlarını okşayarak konuşmaya başladı. "Güzel kızım benim. Nasıl çökmüşsün 2 ayda. Çok ağlamışsın, belli. Biliyorum bizi çok özlediğini annem. Biz de sizi çok özlüyoruz. Ama gelemezsin Asiye. Dışarıda seni bekleyenler var." dediğinde saçında bir el hissetti Asiye.
"Olmaz, gitmez. Gidemez, söz verdi bana." dedi Doruk. Kafasını duvara dayamış, ağlayarak söylüyordu bunları. Sonunda dayanamadı ve duvara bir yumruk attı.
Arkasını dönüp baktığında dolu gözleriyle saçını okşayan Doruk'u gördü. Konuşmak istedi "Artık ağlama, hüzün gözlerine yakışmıyor." demek istedi, sesi çıkmadı. Elini yanağına koymak istedi ama hareket de edemedi.
Hızını alamayınca sinirlerine hakim olamayarak kafasını kaldırıp camın önüne geldi ve bağırmaya başladı. "ASİYE, BENİ DUYUYORSUN BİLİYORUM. BIRAKAMAZSIN BENİ. YARI YOLDA BIRAKMAK YOKTU HANİ, ÖYLE DEMEMİŞ MİYDİK? ŞİMDİ VAR MI BÖYLE BENİ YARIM BIRAKIP GİTMEK?"
Gelen sesle tekrar annesine döndü. "Asiye'm, benim asi kızım, asil kızım... Seni çok seven insanlar var annem. Dışarıda seni bekliyor hepsi. Abin, Ömer, Emel, Aybike, Oğulcan... Sonra o çocuk." dedi annesi muzip bir gülümsemeyle. Sonra ciddileşerek devam etti tekrar. "Hem sen daha çok küçüksün, hadi kalk benim güzel kızım. Burada böyle yatmak yakışmıyor sana."
Camdan bakanlar içeride işlerin kötüye gittiğini doktor ve hemşirelerin iyice paniklemesinden anlamışlardı. Kırılma noktası ise hemşirelerden birinin gelip stor perdeyi kapatması oldu.
"Yanınızda kalmak istiyorum anne." demek istedi Asiye. Ama kendini ne kadar zorlarsa zorlasın bir türlü konuşamıyordu.
Doruk gidip duvarın dibine oturdu ve hıçkırarak, içini çeke çeke ağlamaya başladı. İçi kaldırmıyordu artık. 4 gün önce ellerini tutan, kahkaha atan, konuşan, öpmeye doyamadığı, bakmaya kıyamadığı sevgilisinin şimdi orada ölüm kalım mücadelesi veriyor olmasını kaldıramıyordu.
Annesi saçlarındaki elini çekip elini tuttu Asiye'nin ve ağlamaya başladı. Annesinin yatakta hareketsiz yatan yansımasının başında ağlamaya başladığını gören Asiye "Anne bak ben buradayım." demek istedi. Avazı çıktığı kadar bağırıp "Ağlama anne." demek istedi. Ama sesi fısıltı gibi çıktığı için duyuramadı annesine.
Belki de birazdan o odadan çıkacak olan biri Asiye'sinin gittiğini, onu yarım bıraktığını söyleyecekti. Bunun ağırlığı altında ezildi Doruk. Yavaşça çöktüğü yerden kalktı ve camın önüne geçti. Perdenin açılmadığını görünce daha fazla burada bekleyemeyeceğini hissederek yavaş adımlarla yürümeye başladı.
Kadir arkasından seslenince dönüp baktı ağlamaktan kızarmış yeşil gözleriyle. "O uyanacak." Kadir'in dediği şeye gülümsemeye çalışsa da beceremedi. Onun yerine bir damla yaş düştü gözünden. Bahçeye doğru adımlarken "Lütfen Allah'ım," dedi. "Ya onu alma bizden ya da bende onunla gideyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT GİBİ ✓
Hayran KurguAsDor hayali sahneler 🦋 💛💚 Omzunda hissettiği elle kolu yavaşlasa da durmadı. "Tamam Doruk, yeter." dedi Ömer durgun bir ses tonuyla. Doruk duymazdan gelmeyi tercih edince Ömer, Doruk'un umursamaz tavrına sinirlenerek "Ne yapıyorsun sen? Ha?" ded...