GÜNAYDIN! NASILSINIZ?
Çok severek kurguladığım bir fikir var ve bu hikayeye eklemek için sabırsızlanıyorum. Diğer bölüm onu okuyacaksınız, bu haberle başlamak istedim.
Bu hafta aktiftim bence ama önümüzdeki hafta kafamdaki özel bölümleri yazarak daha da aktif olmaya çalışacağım.
Şey, birde her ne kadar hoşuma gitmese de, yeni bölüm için sınır: 65 OY, 250 YORUM
Yüksek gelebilir ama normalde bu civarda geliyordu zaten. Bölüm sınırı geçince gelecek. ♡
İyi okumalar.
💛💚"Ee," diyen Doruk'a çevirdi bakışlarını Asiye. "Sen nasıl şeker seversin? Yani nikah şekeri, diyorum, böyle badem şekerli mi yoksa çikolata falan mı istersin?"
Asiye gülerken "Ne alaka şimdi Doruk?" deyince "E ileride kendi nikah şekerlerimizi yaparız belki böyle, kim bilir? Ben şimdiden öğreneyim, dedim." diye cevap verdi. Yüzündeki gülümsemeyi bastırmaya çalışan Asiye'nin her bir mimiğini aşkla izlerken kafasını kaldırmasıyla göz göze gelince bir gülümseme yayıldı yüzüne. "Doruk, biz daha sevgili bile değiliz. Farkındasın, değil mi?" (Sence farkında gibi mi Asiye?)
"Yani değiliz ama illaki olacağız. Olacağız, değil mi?" "Bilmem." Asiye'nin gülerek verdiği cevaba karşılık "Bence kesin olacağız. Hatta bu sefer kendi rekorumuzu kırıp hemen ayrılmayacağız, başka şeyler girmeyecek aramıza. Daha fazlası da olacak tabi ama onları sonra konuşuruz." dedi.
"Daha fazlası derken?" "Yani işte, sizin evin bahçesinde nişanlanacağız, konuştuk ya." "Doruk..." "Ne 'Doruk' ama?" diye tekrar etti onu Doruk. "Bak Asiye," dedi sonra ciddiyetle. "Biliyorum şu an ayrıyız, daha da çok küçüğüz ama ben içinde senin olmadığın bir hayal kuramıyorum. Yani ileride kendimi mesleğimi yaparken hayal edince bile çalışmaya ara vermem için elinde iki bardak kahveyle sen giriyorsun içeri. Ya da benim için çok yoğun geçen bir günün ardından senin yanında hayata dönüyorum. 10 yıl sonra kendimi senin yanından başka bir yerde görmek istemiyorum. Nerede, ne pozisyonda olursam olayım sen yanımda olunca her şeyin üstesinden gelebilecek kadar güçlü hissediyorum kendimi."
Asiye yüzündeki gülümsemeyle onu dinlerken susmasıyla konuşmak için dudaklarını aralasa da diyeceklerini toparlayamadığı için sessiz kaldı bir süre daha. "Doruk," dedi sonra ışıldayan bakışlarını ondan ayırmadan. "Bunlar çok güzel şeyler. Yani ben ne desem, bilmiyorum." "Bir şey demene gerek yok Asiye." dedi Doruk gülümseyerek. "Yanımda olman yeter. Hangi sıfatla olduğunun da bir önemi yok hem, ister 'arkadaşım' ol ister sevgilim, senin yanımdaki varlığın yeter bana."
Doruk sözlerini tamamladıktan sonra açılan kapıya dönerken onda olan bakışlarını çekmeden titrek bir nefes doldurdu Asiye ciğerlerine. Çok seviyordu Doruk. Sevgisini göstermekten kaçınmadan, esirgemeden seviyordu, aşkını adı gibi doruklarda yaşıyordu. Kendisi ise bunu ne kadar çok istese de o kadar fazla sorumluluğu vardı ki aşkına ayıracak zamanı da gücü de bulamıyordu kendisinde. Sırf bu yüzden bazen kendini kötü hissetse de buna üzülme fırsatı bulamadan kardeşleriyle ilgilenmesi gerekiyordu.
İçeri giren Ömer, Oğulcan ve Aybike karşılarındaki sandalyeye oturunca gülümsedi onlara Asiye. "Hangi dersten başlayalım?" diyen Ömer'e "Bence edebiyat, yani edebiyat önemli." diyerek cevapladı Doruk. Ömer "Sınava çalışacağız Doruk, sinirlenmeme challenge değil." deyince kendisine gülerek baktığını gördüğü Asiye'ye göz kırptı Doruk.
Asiye yüzündeki gülümsemeyle önüne dönerken "Ya bence de edebiyattan başlayalım." diyen Aybike ile "Olur, tamam." deyip edebiyat kitabını eline aldı Ömer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYAT GİBİ ✓
FanfictionAsDor hayali sahneler 🦋 💛💚 Omzunda hissettiği elle kolu yavaşlasa da durmadı. "Tamam Doruk, yeter." dedi Ömer durgun bir ses tonuyla. Doruk duymazdan gelmeyi tercih edince Ömer, Doruk'un umursamaz tavrına sinirlenerek "Ne yapıyorsun sen? Ha?" ded...